=6=

211 27 36
                                    

        Hastanın koltuğuna yerleşmesini bekledim ve defterimin üzerindeki tükenmez kalemi elime aldım. "Hoşgeldiniz." Gülümsedim. Hasta çok yorgun ve bitik görünüyordu. Arkadaki su sebilinden su ve raftan peçeteliği alıp önüne koydum. "İhtiyacınız olursan çekinmeden kullanabilirsiniz." Hasta başını salladı ve anlatmaya başladı.

        Bir sene önce çok ağır bir hastalık süreci geçirmişti ve Annesinin böbreği kendine nakledilmişti. "Resmen ölümün kıyısındaydım. Hayatım harika gidiyordu ama bir anda beni kapkaranlık bi odaya hapsetmişti bu durum." Uzunca bir süre yatalak yaşamış ve gerçekten ölüm evresindeyken nakil gerçekleştirilmişti. "Bu ölüm korkusu beni yatalakken de rahat bırakmıyordu sürekli kafamdaki iç sesler bana sonumun geldiğini bagırıyordu."
     
      Onu dinlerken bir yandan notlar alıyordum. "İşte üzerinden bir sene geçti ama ben hala bu kabuslarla uyanıyorum bu sesler kafamdan çıkmıyor. Önceki gibi ölümün kıyısında olmadığımı biliyorum seslerde bundan bahsetmiyor zaten." Suyu yudumladı ve başını geriye eğdi. "Benim bedenimi onlar kontrol ediyor gibi.. bazen tamamen kontrolümü kaybediyorum."

      Ayağa kalktım ve endişeyle ona baktım. "İyisin değil mi?" Hasta tir tir titremeye başlamıştı. Acil yardım butonunu elime aldım ve yavaşça onu koltuğa yatırmaya çalıştım. "Ama o dediği gibi sanki başkası kontrol ediyor gibi ayağa kalktı. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Korkuyla geri adımladım. "Hamza bey lütfen sakin olur musunuz? Hadi oturup sakince konuşalım." Ancak hasta üzerime yürümeye başlamıştı. Acil durum tuşuna bastım ve cebimdeki şırıngaya  sakinleştirici ilaç çekmeye çalıştım. Şizofreni atağı geçirdiği çok ortadaydı. Masamdan aldığı tahta kalemliği kafama fırlatmıştı. O sırada güvenlik ve sorumlu doktor odaya girip hastayı etkisiz hale getirdiler.

       Hayatımda ilk kez böyle bir hastayla karşılaşıyordum umarım son olurdu diyecekken psikolog olduğumu hatırladım. Odadan kendimi atıp koridora çöktüm.Başım fazlasıyla ağrıyordu. Elimi alnıma koyduğumda her tarafım kan olmuştu. İçindeki bir şey alnıma isabet etmis ve kesmişti. O sırada Mert'i gördüm odama doğru koşuyordu. "Lan noldu burda?" Mert'ten destek alıp ayağa kalktım. "Hastam.. şizofreni nöbeti geçirdi." Mert hemen kolunu belime sardı ve beni intörn odasına götürdü. "Hadi gel alnina pansuman yapalım."

        Beni koltuğa oturttuğunda kafama aldığım darbeden dolayı başım dönmeye başlamıştı. Mert  pansumani yapip alnıma yarabandı yapıştırdı. "Teşekkür ederim Mert. Çok sağolasın." Elini tuttum ve hafifçe sıktım. Mert yanıma oturup kolunu omzuma sarmıştı. "Bir dahakine  daha hızlı bas yardım tuşuna."  Omzuna yattım ve başımı salladım. "Peki anneciğim." Ikimizde gülmeye başlamıştık. "Başımın dönmesi normal değil mi?" Mert beni onayladığında rahatlamıştım. "Benim randevulu hastam var gideyim sende burda yat dinlen niraz öyle git nereye gideceksen. Bie de yolda bayılıp kalma."

    Başımı salladım ve koltuğa uzandım. Bu günlük başka hastam yoktu zaten. Çıkmadan bi sergene ugrarim diye düşünüp gözlerimi kapadım. Biraz şekerleme yaptıktan sonra  kalktım ve odama gittim.

       Odamı toparlayıp Sergen'in resmini masamdaki boş çerçevenin içine yerleştirdim. Masam ayrı bi güzel gözüküyodu ama sanki bi tık narsist gibide hissetmistim kendi resmimi masama koyunca. Gülerek aynada saçımı başımı düzeltip odamı kilitledim.  "Alnım fena gözüküyo ya.." ofladım ve Sergen'in odasına yürüdüm. O sırada karşı taraftanda Çağatay geliyordu. Şimdi Sergen'in odasına girsem bana sacma salak imalarda bulunacaktı. Kafeteryaya girdim ve Çağatay'ın geçmesini bekledim.

      Sergen'in odasına girip kapıyi arkamdan kilitledim ve gülümseyerek ona baktım. Hür dikkat puzzle çözmeye çalışıyordu. Arkasından çaktırmadan yaklaşıp kollarımı omzuna sardım. "Böö!"

Psikolog || TahSerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin