Bölüm 11 🐺

3.5K 189 9
                                    


Lacivert Kurdun anlatımıyla...

Düşünceler aleminde boğuluyordum ve yavaş bir şekilde yürüyordum.

Dağı tırmanmaya başlayacaktım ki, zeytin toplayan insanları fark ettim. O kadar dalmışım ki, insanları fark etmemiştim bile.

İnsanları ürkütmemek için, oradan ayrılacaktım ki içlerinden birisi beni fark edip bağırdı.

"Amann kurt geliyor, kaçın!"

Hızla geri dönecektim ki, bir kızın korku içinde bana dönüp baktığını fark ettim.

Bakmamaya çabalasam da gözlerim onda takılı kaldı. Ve ona doğru ilerlemeye başladım istemsizce.

Köylülerin sürekli giydiği şalvardan giymişti. Başında ise kırmızı bir yazma vardı.

Açık kahverengi gözlerine bakarken, aniden kız, düşüp bayıldı.

Etraftakilerin -" Leyla Leyla.!" diye bağırışları beni kendime getirdi. En çokta bir kadının, " Leyla, kızım." diye haykırışları. Sanırım annesiydi.

Ben ne yapıyordum böyle? Kendi kendime kızarken, insanların ellerindeki tüfek ile buraya doğru koştuklarını gördüm.

Sonra avcı Mehmet'i gördüm. Elinde tüfek ile bana bakıyordu şaşkınlık içinde.

Ben ise Leyla'nın başında durup, göğe doğru başımı kaldırdım ve uludum.

Leyla'dan...

Çiseleyen yağmur ve hafifçe esen rüzgar beni üşütüyordu.

Havada uçuyordum sanki. Bir saniye havada mı?

Olanları yavaş yavaş idrak etmeye başladığımda korkudan donup kalmıştım. Gerçi kıpırdayamıyordum ya.

Bir şey beni, belimden yakalamış olanca gücüyle koşuyordu. O, o şey bir kurttu.

En son kurdu gördüğümde bayılmıştım. Kurtta beni yakalamış ve galiba beni, bir yere götürüp yiyecekti.

Bayılmadan önce annemin canhıraş
" Leyla, kızımm!" diye bağırması hala kulaklarımdaydı.

Ailemi son görüşüm müydü yani? Gözlerimden istemsizce yaşlar akmaya başladı. Ölecektim.

Kurdun sivri dişleri canımı acıtıyordu. Belimden tutuyordu dişleriyle.

Birazdan o dişler beni parçalayacaktı. Bunu düşününce hıçkırarak ağlamaya başladım. Kurt bir anlık durakasasa da koşmaya devam etti.

Ah keşke bunlar bunlar bir kabus olsaydı. Sıcak evimde ve yatağımda sıçrayarak uyansaydım bu kabustan.

Sonra başka kurtları fark ettim. Beni getirdiği yerde kurt sürüsü vardı.

Kalbim güm güm çarparken beni taşıyan kurt bir tepeyi tırmanmaya başladı.

Tepeye çıkınca beni yere bıraktı. Ne kadar korksamda doğrulup,oturur bir pozisyona geldim

Ve LACİVERT KURT konuştu. Bir kurt konuşuyordu.

Diğer kurtlara bakıp "İşte, gelinim..." dedi.

Sonra Yeşil gözlerini kararlı bir ifadeyle bana çevirdi. Ben ise şok olmuştum.

Ne? Ben mi? Gelin mi?

Yüzüme atılan soğuk su ile irkildim. Sonra birisi beni dürtmeye başladı.

Eren "Abla uyannn." diye beni dürtüyordu.

Bir dakika Eren mi? Kan ter içinde uyandığımda, yanıbaşımda elinde bardak ile duran Eren 'i fark ettim.

Alelacele gözlerimle etrafı tarafım. Evimde, odamdaydım.

Rahatlayarak, derin bir nefes verdim.
Bakışlarımı kardeşime çevirdiğimde korku dolu gözlerle bana bakıyordu.

Yanıma oturup kolumu sıvazladı. "İyi misin abla?" diye sordu.

Zoraki bir şekilde gülümseyip "İyiyim ablacım. Bir kabus görüyordum." yanıtını verdim.

"Evet, fark ettim. Sürekli sayıklıyordun. Ben de seni uyandıramayınca, yüzüne su atmak zorunda kaldım. Üzgünüm, seni korkutmak istemedim."

"Sorun değil, ablam." deyip ona sarıldım.

Kardeşimden ayrıldığımda lacivert kurdu hatırladım ve korku ile sordum.

"Zeytin toplarken bir kurtla karşılaştık, ve ben bayıldım. Biliyor musun?" diye sorduğumda başını salladı. Ben de konuşmaya devam ettim.

"Eren, o kurt bana nasıl zarar vermedi? Bizimkiler anlattı mı sana?"

"Evet, anlattılar. Kurt Mehmet amcama bir süre baktıktan sonra senin yanıbaşında durup korkutucu bir şekilde ulumuş.

Hayvan çok zekiymiş. Bizimkilerin elindeki tüfeklere dikmiş gözlerini. Sonra da hızlıca geldiği gibi gitmiş."
Diye soluk soluğa olayları anlatışını dinledim.

En çokta bizimkilerin kurda ateş etmemesine şaşırmıştım. Çünkü hayatım tehlikedeydi.

Bu işte bir iş vardı. Hem kurt neden tanıyormuş gibi amcama bakmıştı ki?

Lacivert Kurttan..

İnsanların ellerindeki tüfeklere korkutucu bir şekilde bakıp derin bir şekilde ulumuştum. Onları uyarmak amaçlı.

Gözlerinden anladığım kadarıyla, acvı Mehmet beni tanımıştı.

Sonra hızla arkamı dönüp, kasabaya gittim. Kasabaya vardığımda, yokluğum fark edilmemişti. Buna sevinmiştim.

Mavi çiçeği aramaya giden kurtların döndüğünü duyduğumda eve gidip insana dönüşmüştüm.

Hızlı adımlarla toplantı alanına vardığımda, kurtlar mavi çiçeği bulduklarını ve şifacıya verdiklerini anlatıyorlardı.

Bu, iyi bir haberdi. Kara kurt iyileşecekti.

Ertesi gün yine Moli köyüne Mehmet ile konuşmaya gitmiştik.

Mehmet bir şeyler geveliyordu. Bu işin olmayacağı belliydi zaten diye düşünürken yan evden çıkan kızı fark ettim.

Geçen dağda gördüğüm kızı. Leyla'yı...

Bir dakika. Bu o kızdı. Ağaçtan düşen kız. Ve o an kararımı verdim.

Akşam olduğunda Doruk ile ormanda yürüyüşe çıkmıştık. Havadan sudan sohbet ederken aklıma Leyla geldi.

Kendi kendime tebessüm ederken Doruk beni kolu ile dürttü ve sordu.

"Ne oldu? Neye gülüyorsun böyle?"

"Doruk, o filmlerde olan şey oldu sanırım."

"Ne oldu? Ne filmi? Açıkça anlatsana Güney." Diye sabırsızca sorularını sıralayan Doruk'a baktım.

Olduğu yerde durmuş öylece bana bakıyordu. Bu haline gülüp yürümeye devam ettim.

Ve ona merak ettiği şeyi söyledim.

"Galiba, gelinimi buldum."

Bölüm heyecanlı bittii. Severek yazdım bu bölümü. Siz ne düşünüyorsunuz bölüm hakkında?

Leyla'nın rüyası nasıldı?

Lacivert kurdun kararını nasıl buldunuz?

Sizce LACİVERT KURDA, Leyla'yı verecekler mi?

Gelecek bölümde görüşmek üzere.. Hoşça kalın..

LACİVERT KURT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin