Geçen yıl yazıldığım bu boktan okulun önünde bütün öğrenciler gibi sırada durmuş müdür yardımcısının okul kuralları adlı şiirini dinliyordum. Okulun 2. Haftasıydı ve geçen cuma günü okulda olan olaylardan dolayı müdür yardımcısı bütün okulu bilmem kaçıncı kez uyarıyordu. Ne dediği zerre umrumda değil çünkü benim bu okulda yaptığım tek şey kitap okumaktı.
Esen hafif rüzgar ile öne gelen şalımı arkaya attım ve tekrar aynı şekilde durmaya devam ettim.
"Son kez söylüyorum burası okul pavyon değil rengarenk giyinerek gelemezsiniz! Her okul gibi bu Okulun da kuralları var"
Derin bir nefes verdim ve arkamı döndüm. Sınıf öğretmeni arkada durmuş telefonuyla oynuyordu. Başımı tekrar önüme çevirip baktığımda müdür yardımcısı susmuş öğrencileri tek sıra halinde içeri alıyordu. Bir süre sonra sıra benim sınıfıma gelince yine tek sıra halinde müdür yardımcısının yanından geçtik. Arkamdaki kızı tutup bağırdığında ise arkamı dönüp bakma gereği duymadım.
"Gözündeki şey ne bakayım? Disko topu musun kızım sen?"
İçeriye girdiğimde sola dönüp kantinin yanındaki merdivenlerden üst kata çıktım. Merdivenleri çıktıktan sonra sağa dönüp koridorun sonunda olan sınıfıma doğru yürümeye başladım. Kapının önüne geldiğimde üst tarafta yazan 10/G yazısına göz devirdim. İçeriye geçip cam kenarındaki son sıraya ilerleyip çantamı attım. Yerime oturduğumda ise çantamı açıp bir kitap çıkarıp okumaya başladım.
Bu hayatta bana ihanet etmeyen beni üzmeyen tek şey kitaplardı. Kitapların iki yüzü yoktu. Kitapların ağır lafları yoktu. Kitaplar benim tek arkadaşım ve aşkımdı.
Ben Ceylan, bir aptal gibi liseye geçtiğim an aptal birine hayran olup aşık olduğumu sanmış ve kendimi rezil etmiştim. Geçen yıl çok gülen biriydim. Yalandan kahkaha atıp, dans edip duran, dışarıdan bakınca acayip neşeli bir kızdım. Arkadaşlığa fazlasıyla önem veren ve Arkadaşları için herseyi göze alabilecek bir kızdım. Defalarca kez dışlanmış , alay konusu olmuş sırf arkadaşım olarak gördüğüm insanlar için düşman kazanmıştım. Benimle ilk önce arkadaş olup kullandıktan sonra üzerime iftira atıp küsen bir sürü insan olmuştu. Ben hem dostlukta hem aile de hem aşkta kaybetmiş biriyim. Daha küçüksün aşkta nasıl kaybetmiş olabilirsin? Demeyin çünkü gerçekten almam gereken dersi aldım.
Annemin gözünde hep yetersiz bir kız oldum ve olmaya devam edeceğim. Hiçbir zaman bana güvenmedi. Bana iş yaptırırken bile hep şüphe ile bakıyordu. Diğer çocuklarını benden daha çok severdi. Baba tarafını hiç sevmedim mesela hayatım boyunca, babaannem boynumdaki doğum lekemi görüp "evinizde inek mi besliyorsunuz?" Demişti. Boynumda bir doğum lekem vardı ve bunu pek güzel bulmuyordum üstüne babaannem de öyle deyince tamamen nefret etmeye başladım.
Sakar bir kızım ben mesela o yüzden de annemin bana güvenmeme sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Belki de gözlerinde aptal biri olduğum için güvenmiyorlardır bilemiyorum.
1. Sınıfa gittiğim zaman sınıfta bir kız vardı ve yeri tebeşir ile boyayıp bana vermişti tutar mısın diye bende onu kırmayıp tutmuştum. Sonra elimde durmasından rahatsız olup ellerimi silmek için mendil almaya kalkıp montuma ilerlemiştim. O sırada öğretmen içeriye girmişti ve yeri görüp Kimin yaptığını sorduğunda ise herkes benim adımı söylemişti ben ne kadar yapmadım desem de öğretmen beni dinlememisti. Yüzüme tokat atmıştı herkesin önünde ama benim canımı yakan şey tokat değildi benim canımı yakn şey kimsenin beni dinlememesiydi. O gün öğretmen çıkışa kadar elime verdiği minik silgi ile yerleri silmemi istemişti. Bende daha fazla vurmaması için ağlaya ağlaya silmiştim yeri. Kimse beni sevmezdi çünkü onlardan değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hapsolmuş Hayatlar
Teen Fiction"Sana göre o gün senin işine karışan bir yabancı olabilirim belki ama bana soracak olursan ben herseyimi kurtardım. Yine olsa yine yaparım gerekirse kendi canımı verir senin yaşamanı sağlardım"