9. BÖLÜM

553 58 43
                                    

Elimdeki sınıf defterleri ile sınıf sınıf gezip defterleri dağıtıyordum. Bugün nöbetçi öğrenci gelmemişti ve müdür yardımcısı beni koridorda gördüğü an kolumdan tutup odasına götürdü ve "nöbetçi sen ol bugün" dedi. Hayır yani insan bir sorar ister misin? Yapabilir misin? Ya da bugün önemli derslerin var mı? diye. E tabi biz kimden bahsediyoruz müdür yardımcısından. Dediği anında gerçekleşen bir kadın elbette bana sormayacaktı.

Elimde kalan son 3 deftere baktım.  Sırasıyla benim sınıfım olan 10/G, sonra üst sınıflardan 11/D ve son olarak 12/A... 12/A'nın defterini en son teslim edecektim. İlk önce zaten olduğum katta olan sınıfıma doğru ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdim ve üzerimdeki gözleri görmezden gelerek öğretmen masasına defteri bıraktım. Arkamı döndüğümde gözüme Esra takıldı. Saçlarını arkadan çok fazla kesmişlerdi o yüzden tüm Saçını aynı boya getirmek için saçını kulağına kadar kesmişti.

Olayın üzerinden 1 hafta geçtiği için şuan saçları hafif uzamıştı. Gözlerimi ondan ayırıp tekrar kapıya yöneldim ve hızlı adımlarla sınıftan çıktım. Üst kata giden merdivenlere yöneldim bu sefer. Üst katın merdivenlerini çıktıktan sonra sağa döndüm ve ikinci sınıfın önüne gelip duvarda asılı olan 11/D yazısına tedirginlikle baktım. Tedirginim çünkü dışarıya çıkan sesler mutasyona uğrayan canlılar andırıyor. Elimi kapının kulpuna koydum. Kapının kulpunu aşağıya indireceğim sırada Berke'nin sesini duymamla başımı arkama çevirdim.

"Ne işin var burada?"

Boynumdaki nöbetçi kolyesini ona doğru uzattım.

"Nöbetçiyim"

Başını yukarı aşağıya salladı. Elimdeki sınıf defterini elimden alıp elini omzuma koydu.

"Ben bırakırım seni ezerler bu boyla"

Gözlerimi devirdim. Eline her geçen fırsatta boyumla dalga geçmekten çekinmiyordu. Buna sinirlenmem ya da kırılmam mi gerekiyordu? Bilmiyorum ama ben bu davranışını onun gerizekalılığına veriyordum. Sınıfın kapısını tek bir şey bile demeden açtı ve içeri girdi.

Berke'nin içeriye girmesiyle birkaç saniyelik bir sessizlik oluştu daha sonra tekrar sesler gelmeye başladı. Ben elimdeki deftere bir dosya gibi sarılıp onu beklemeye başladım. Birkaç dakika geçti ama Berke hala sınıftan çıkmadı. Sıkılmaya başladım. Sınıfın kapısına arkamı döndüm ve koridordan geçen öğrencileri izledim.

Duyduğum gülüşme sesleri ile arkamı döndüm. Berke ve yanında geçen hafta tuvaletteki kızları çıkaran kız gülüşüyorlardı. Gülme sebepleri neydi? Ben burada onu beklerken o içeride bu yelloz ile mi konuşuyordu? Berke elini kızın sırtına koyup beni işaret etti.

"Bu Ceylan biliyorsun"

Kız başını yukarı aşağı salladı.

"Ben de Ecem, Berke ile yakın arkadaşız belki de daha fazlası"

Sesinde bana ima etmeye çalıştığı bir şeylerin olduğu belliydi. Kızı baştan aşağı süzdüm. Boyu 1.75 vardı. Uzun kahverengi saçları kıçına kadar geliyordu ve toplamamıştı. Gözünde rimel ve dudaklarında kırmızı ruj vardı. Kontrolden nasıl geçti bu?

"Yüzünde makyaj ile nasıl geçebildin kontrolden?"

Kaşlarını çattı.

"Nasıl geçtiysem geçtim sana ne?"

Yüzümü buruşturdum. İnsan gibi merak ettiğim için sorduğum soruya verdiği cevaba bak. Pis şıllık! Berke elini kızın sırtından omzuna çıkardı.

"Ecem sakin ol birsey demedi"

"Demesinde zaten! Hem Kurtardın bitti neden köpek gibi hala yanında dolaşıyor? Söyle gitsin"

Hapsolmuş HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin