Almanca sınavı bitmiş hepimiz rahat bir nefes alarak sınıftan çıkmıştık. Hoca bizden uzaklaşır uzaklaşmaz ben Barış'ı kolundan tutup köşeye çektim.
"N'oluyor be?"
"Bak Barış içim içimi yiyor şu kızın kim olduğunu bulmam lazım yardım edebilir misin?" Diye sordum hızlı bir şekilde. Benim tedirgin bakışlarıma karşılık Barış gülümseyerek nazikçe elimi kolundan indirdi.
"Yardım ederim tabi ki. Sen kızın adını biliyor musun? Ya da tarif edebilir misin kızı? Okuldaki çoğu kızla arkadaşım zaten öğrenirim her şeyini" Diye sakince konuştu. Ben bir adım geri gidip "Tamam kantine inelim öyle daha rahat konuşuruz" Barış başını sallayarak beni onayladı "tabi gidelim"
Kantinde neredeyse hiç boş yer yoktu. Etrafa daha dikkatli bakınca, kantinin solunda en arka taraflarda bi pencerenin önü boştu. Pencereye doğru adımlamaya başladım. Pencerenin önüne gelince kollarımı birbirine bağlayıp Barış'a döndüm.
"Evet Ceylan, kızı tarif eder misin?" Barış'ın sorusuna karşılık biraz düşündüm ve kızın dış görünüşünü hatırlamaya çalıştım.
"Iı kız kapalıydı, benim boylarımda bişeydi, nasıl tarif etsem seyrek kaşlı, yüzünde benleri olan bi kızdı"
Barış başını olumsuz anlamda salladı."Öyle birini ne gördüm ne duydum adını bilmiyor musun?"
Elimi çeneme götürüp düşünüyormuş gibi yaptım. Aklıma onun söylediği ismi getirmeye çalışıyordum, dilimin ucundaydı. Elimle alnıma vurmaya başladım. Hatırla, hatırla, hadi ceylaan yaparsın. Hah! Hatırladım vallahi hatırladım! Barış'ı kolundan tutup sarsmaya başladım.
"Mira! Mira Kaya kızın adı Mira'ydı" Barış ellerimi kolundan nazikçe bir kez daha sakince davranarak indirdi. Çocuğun yüzüne mahcup bir bakış attım çünkü benim yüzümden şuan kantinin yarısı bize bakıyordu.
"Ceylan, eline koluna ve ses tonuna sahip çık Allah aşkına! Rezil olduk bak! Herkes bize bakıyor" ortamı yumuşatmak adına sırıtıp Barış'a şirin gözükmeye çalıştım. Yoksa Barış sinirlenip giderdi ve ben bir şeyler öğrenemeyecektim. Barış sabır diler gibi nefes verip"adı ne dedin?" Diye sordu. Bu sefer sesime ve hareketlerime dikkat ederek " Mira Kaya" dedim. Barış, başını yukarı aşağı salladı.
"Tanıyorum o kızı. Baştan desene kızım Mira diye Allah Allah" diye sesini biraz yükseltti. Ben ağzımı açıp cevap vereceğim sırada gözüm kantinin girişine takıldı. Çünkü kantine Mira giriş yapıyordu. Yanında bir erkek ve 2 tane daha kız vardı. Kızlar kendi aralarında konuşup gülüşürken, Mira ve yanındaki çocuk sadece konuşuyordu. Yüz ifadesi ciddiydi.
Arkamdan konuşan kızların sesini duyunca onların söylediklerine dikkat kesildim. Kendi aralarında Mira hakkında konuşuyorlardı, duyuyordum. "Geldi sümsük hiç sevmiyorum şu kızı" dedi aralarından biri. "Kendini birşey zannediyor" dedi bir başkası. Ben kafamı onlara doğru çevirdim. 4'lü bir kız grubuydu. Biri kapalı üçü açık, kollarını birbirine bağlamış Mira'nın olduğu tarafa bakıyorlardı. Kafamı tekrar önüme çevirdiğimde Mira ile göz göze geldim. Kız bana göz kırpıp gülümseyince bende karşılık olarak tebessüm ettim. Arkamı tekrar döndüğümde kızların duruşlarını düzelttiğini farkettim. Buna istemsizce gülümseyerek önüme dönüp Barış'ın kolundan tutup Mira'nın yanına gittim.
Mira'nın yanına geldiğimde Barış elini uzattı. Mira gülümseyerek elini sıktı. " Adınızı öğrenebilir miyim beyefendi?" Barış hala Mira'nın elini tutarken düşünüyormuş gibi yaptı. Barış'ın arkasından bir erkek öğrenci geldi. Daha önce çarptığım egoist çocuktu bu. Gözleri direkt olarak Mira'ya bakıyordu. Mira'nın yanından geçerken gözlerini ayırmadı. Mira, başını yukarı kaldırıp çocuğa baktı. Sanırım göz teması halindeydiler ve Mira'nın titrediğini hissettim. Ellerine baktığımda yanılmadığımı anladım. Barış'ın elini tutan parmakları titriyordu. Gözlerimi tekrar Mira'nın yüzüne çevirdiğimde Mira hızlıca başını indirdi ve başını önüne çevirerek yere bakmaya başladı. Elini yavaşça Barış'tan çekerek başını tekrar bize bakarak kaldırdı ve zoraki bir şekilde gülümsedi.
"Hala mı?" Diye sordu Barış. Mira buruk bir şekilde gülümsedi, kırgın bakış attı. Sonra başını sağa ve sola sallayarak" benim de bir gururum var" dedi. Arkadan gelen iki kızın gülme sesini duyunca onlara döndüm. Bunlar Mira ile kantine giren kızlardı. Biri gözlüklü, hafif esmer, siyah saçlı güzel bir kızdı. Diğeri de esmerdi ama saçını turuncu ile kırmızı arası bir renge boyamıştı, tatlı ve güzeldi. Fakat ikisinin de neye güldüğünü tam kavrayamamıştım.
"Mira, İsmail'in bok torbası gibi yere yapışmasını gördün mü?" Diye sordu saçı boyalı kız. İkisi gülmekten fenalık geçirecek seviyedeydi. Mira onlara göz devirip bana döndü. "Tanıştırayım ceylan, bu gözlüklü özürlü Nur, aha bu diğer sıpastik otistik özlem" ikisi de gülmeyi kesip bana baktılar. Baştan aşağı süzdükten sonra ellerini uzattılar. " Tanıştığımıza memnun oluruz inşaallah" dedi Nur. İkisinin de elini sıktım. Gülümsemeye başladılar, bende onlara gülümseyerek karşılık verdim. Ne kadar çok gülümsedim bugün...Her neyse.
Derken kantine okulun son sınıflarından birkaç erkek öğrenci girdi. Aralarından biri "Enis!" Diye bağırdı. Kime seslendiklerine bakmak için başımı çevirdiğimde az önceki çocuk olduğunu gördüm. Başımı Mira'ya çevirdiğimde bizimkilerin ona baktığını, onun da yere baktığını gördüm. O çocuk tekrar Mira'nın yanından geçti. Fakat Mira bu sefer başını çevirip bakmadı. Çocukta bakmadı."Bu çocuk kim? Ve neden az önce sana baktı?" Diye sordum bir anda dayanamayıp. Bir anda Mira bana, Barış Mira'ya, Nur ve Özlem'de birbirine bakmaya başladı. Sonra Nur ve Özlem bize döndüler. Mira'da benim gözlerimin içine bakarak" sevdiğim çocuktu. Geçmiş zaman eki kullandım çünkü vazgeçtim ondan. 2 yıl peşinden koştum. Karşılık alamadım. Her insanda da olduğu gibi benim de bir gururum olduğu için vazgeçtim."
Nur ve Özlem başını yav he he der gibi aşağı yukarı salladılar." Yarın koşa koşa bu çocuk çok yakışıklı kankaa kafayı sıyıracağım diye koşarsa şaşırma" dedi Nur. Mira birşey diyecek gibi oldu. Kadraja biri daha girdi. Bir erkek,elini kıçına koymuş, ağlamaklı konuşuyordu, boyu sanırım 1.75 civarı bir şeydi. Saçları dalgalıydı ve sesi diğer erkeklerin ayı seslerine göre çok az inceydi.
"Mira götüm gitti MİRA" Diye bağırdı en sonda. Hepimiz gülmeye başladık. Ben ilk defa götüm acıyor diye haykıran bir erkek gördüm. Hem garip hem komik bir durumdu.
"Sen kimsin peki?" Dedim. Özlem öne atlayıp " bok torbası İsmail" deyip gülmeye başladı. Çocuk alınmış gibi baktı ona sonra Mira elini onun koluna doladı.
"İsmail alınmadın değil mi?" Diye sordu gülerek. Çocuk daha da bozulunca Mira gülmeyi kesip çocuğun sırtına vurdu. "Tamam tamam. Ne oldu sana? Anlat bakayım" dedi. İsmail arkasını dönüp katının ortasına yakın bir yerde zemini işaret ederek" biz burda konuşuyorduk sonra ben senle Enis'i gördüm Nur ve Özlem'e dönüp onlara söyleyeceğim sırada birine çarptım. Dengemi sağlayamadan yere düştüm. Çocuk" kusura bakma" dedi önüne döndü. Ayağa kalkacakken kantincinin deccal evladı elindeki tornavidayı benim götüme soktu. İki saattir bana bakmasını istediğim Nur da çocuğun götüme soktuğu tornavidayı farkedip yarıla yarıla gülmeye başladı.
Bu olaya bu sefer hepimiz gülmeye başlayınca çocuk koluna sarılmış Mira'yı itip elini götünde tutarak kantinin çıkışına doğru gitti. Zil sesiyle beraber tüm öğrenciler kantini boşaltırken biz zar zor kendimize geliyorduk. Nöbetçi öğretmen gelerek bize sınıfa çıkmamızı söyledi. Hepimiz gülerek kantinden çıktık. Merdivenlere geldiğimizde Mira bana "bizim dersimiz beden eğitimi sonra görüşürüz" diyerek el salladı. Ben ve Barış da gülerek el salladım ve merdivenleri çıkmaya başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hapsolmuş Hayatlar
Teen Fiction"Sana göre o gün senin işine karışan bir yabancı olabilirim belki ama bana soracak olursan ben herseyimi kurtardım. Yine olsa yine yaparım gerekirse kendi canımı verir senin yaşamanı sağlardım"