Başımı Berke'nin göğsünden kaldırıp burnumu çektim.
"Sen bugün çok garipsin Berke" dedim yüzüne bakarak. Hala sırtımda olan ellerini çekip arkasına koydu ve arkasına yaslandı. Yüzünü yukarı kaldırıp düşünüyormuş gibi davrandı.
"Hmm ben mi garibim yoksa sen mi?"
Oturuşumu düzelttim ve sağ elimin başparmağını kendime çevirip "ne? Ben mi? " diye sordum. Başını yukarı aşağı salladı.
"Evet sen, beni gördüğün yerde yönünü değiştiren, yanımdan geçerken başını yere eğen ve benimle 1 haftadır konuşmayan sen" dedi. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp sesini alçalttı. "Benden niye kaçıyorsun? Yoksa se-" devamını getirmesine izin vermedim ve yüzünü hafifçe ittim. Kalbim deli gibi atıyordu ve kendisinin ne ima ettiğini anlamıştım.
"Ne saçmalıyorsun sen be? " dedim sesimi yükselterek. Gülmeye başladı.
"Sakin ol bişey demedim"
Kaşlarımı çattım. "Diyemezsin de zaten" deyip ayağa kalktım ve üstümü silkeledim. "Yine mi gidiyorsun? " dedi. "Dua et kimse az önce bizi görmemiş olsun. Zaten okulun ağzına sakız olduk yeterince" dedim ona bakarak. O da ayağa kalkarken "birinin görmüş olması işime gelir" dedi. "Af buyur?" dedim tehditkar bir ses tonuyla. Küçük bir kahkaha attı. "Yok bişey hadi içeri gir küçük" dedi ve omuzlarımdan tutup beni yürütmeye başladı. Bugün haddinden fazla temas olmuştu aramızda bu kadarı yeterli diye düşünüp ellerini indirdim ve kendim yürümeye başladım. Onun bir şey demesine izin vermeden seri adımlarla okulun içine girdim.
•••
Omuzlarımdan çantayı indirip kenara fırlattım. Bir elim ile şalımdaki iğneleri çıkarırken diğer elimle çoraplarımı çıkardım. Şalımı tamamen çıkardım ve kenara koydum. Montumu da çıkarıp kapının yanına astım ve elime çoraplarımı alıp banyoya girdim. Kapının arkasında duran kirli sepetine çorabımı attım ve ellerimi yıkayıp yüzümü sabunladım. Kapıya asılmış havlu ile yüzümü kuruladın ve banyonun kapısını kapatıp tekrar evin kapısının önüne geldim. Çantamı tekrar koluma asıp elime şalımı alıp odama geçtim. Şalımı katlayıp dolaba koydum ve çantayı kapının arkasına attım. Dolaptaki gri eşofman altını ve kahverengi sweatimi alıp dolabı kapattım. Odamın da kapısını kapatıp üzerimi
değiştirdim ve okul kıyafetlerimi katlayıp yatağımın üzerine koyup kapıyı açtım.Kapıyı açmamla neredeyse benimle aynı boyda olan Allah'ın cezası veletle çarpışmam bir oldu. Aptal veledin söylenmelerini umursamadan mutfağa doğru ilerledim. Mutfağa girdiğimde hala okul kıyafetleri ile durup yemek yiyen Gamze ile karşılaştım. Onu da görmezden gelip buzdolabını açtım ve gözüme kestirdiğim makarnayı elime aldım. Ocağı çalıştırıp makarnayı ısıtmaya başladım. Gamze'nin iğneleyici bakışlarını üzerimde hissettiğimde başımı ona yavaşça çevirdim.
"Ne var?"
"Ne bu havalar? "
Makarnayı çevirmeyi bırakıp tamamen ona döndüm.
"Derdin ne senin? Kavga çıkaracak yer arıyorsun"
"Asıl senin ne derdin var da gelmişsin burda artist artist hareketler sergiliyorsun? "
Tekrar ocağa döndüm ve elime kaşığı alıp makarnayı karıştırdım." Gamze kes sesini bir de seninle uğraşmayayım"
Annem mutfağa girip bir bana bir Gamze'ye bakmaya başlayınca umursamadan ocağı kapattım ve makarnayı tabağa koydum. Dolaptan ketçabı çıkarıp masaya oturduğumda annem mutfaktan çıktı. Gamze de üzerini değişmek için mutfaktan çıkınca yalnız kaldım. Tam rahat rahat iki lokma yiyebileceğim diye sevinecekken annemin söylenmesini duydum.
"Bu ayakkabıların hali ne Allah'ın cezaları"
Tabiri caizse siklemedim ve yemeğime devan ettim.
"Allah'ım ben ne yaptımda beni böyle cezalandırıyorsun? Herkes benim 2 tane kızım var diye rahat sanıyor Allah'ım kafayı yicem"
Yemeğimi bitirdikten sonra tabağı tezgahın üzerine bıraktım ve ketçabı da buzdolabına attıktan sonra mutfaktan çıktım. Odama doğru sakince ilerledim ve odama girince yatağıma uzanıp yorganımı çektim. O sırada peşinden annem gelip odayı kontrol etti.
"Okul forman niye yerde? Kaç yaşındasın? Senin de arkanı ben mi toplayayım? "
Suratımı asıp umursamaz bir tavırla "birazdan kaldırırım" dedim. " terbiyesiz! Kerşında annen var arkadaşın değil! Sana ne diyorsam hemen yapacaksın! "
Dilimi ağzımın içinde gezdirip gözlerimi devirdim. "Bitti mi? Bittiyse biraz kestireceğim de" bana doğru bir adım attığı sırada sevgili biricik oğlu Ömer geldi.
"Anne acıktım yemek yap"
İşaret parmağını havada sallayıp" seninle görüşeceğiz" dedi ve oğlunun elini tutup odamdan çıktı.
Neden bilmiyorum ama bu evde yaşayan hiçbir Allah'ın kulunu umursayasım yoktu şuan. İçimde sebepsiz bir mutluluk vardı ama bunu dışarıya yansıtmak istemiyordum çünkü hevesimi kursağımda bırakmadan üstlerine yoktu. Yatakta sırtımın üzerine yattığımda tavanla bakışmaya başladım ve aklıma Berke geldi.
Tavana bakarak sırıtmaya başladım. Bugün onunla okulun bahçesinde sarılmıştık. Bir dakika ne?! Ben Berke ile sarılmıştım ve... LAN BİR DAKİKA KAFAMA YENİ DANK ETTİ! Yatakta oturup karşımdaki giysi dolabına dehşetle bakmaya başladım. O bana düşündüğümden daha güzel hissettiriyormuş mu demişti?!
•••
DİĞER YARIN GELİYOR VE BÖLÜM BERKE'DEN OLACAK ARKADAŞLAR NİYE Mİ? CANIM ÖYLE İSTEDİ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hapsolmuş Hayatlar
Novela Juvenil"Sana göre o gün senin işine karışan bir yabancı olabilirim belki ama bana soracak olursan ben herseyimi kurtardım. Yine olsa yine yaparım gerekirse kendi canımı verir senin yaşamanı sağlardım"