Revirden çıktıktan sonra Kahveyi içmeye çalışmıştım ama midem bulandığı için çöpe atmıştım. Sınıfa çıkıp üzerimdeki tüm gözleri görmezden gelerek koluma çantamı takmış, lavaboya gidip üzerimi değiştirmiştim. Okul çıkışına kadar derslerde elime ne olduğunu soran hocalara düştüğümü ve avucuma cam battığını söylemiştim.
Şuan otobüs durağında durmuş, iki saattir ablamın okul maceralarını dinliyordum. Aynı okulda olmamıza rağmen bir günde bir sürü olay yaşıyordu ama benim haberim olmuyordu çok ilginç değil mi? Hayır değil çünkü ablamın arkadaş çevresi genişti ve ben sürekli sınıfta olduğum için yaşadığım max olay kitaptaki karakterin vurulmasıydı.
"Yeter artık gamze! Başımı şişirdin biraz da akşam anlat olayları"
Benden 2 yaş büyük olmasına rağmen ona adı ile sesleniyordum. Kendisinin isteği bu neymiş abla deyince yaşlı hissediyormuş. Aynen gerizekalı adı ile seslenince 50 yıl gençleşiyor sanki.
"Üf tamam sustum sana da birsey anlatılmıyor."
Kollarımı bağlayıp otobüse bakmaya çalıştım hala ortalıkta yoktu. O sırada gamze bakışlarını elime çevirip kaşlarını çattı.
"Gerçekten düştüğüne emin misin? Çünkü okulun bahçesinde bir kağıt parçası bile göremezsin"
Haklıydı. Öğretmenler söylediğim yalanı yutmuş olsa da Gamze bana inanmamıştı çünkü gerçekten de müdür yardımcısından öğrenciler korktukları için okulu temiz tutuyorlardı.
"Zaten bahçede değildim. Kitap okumak için okulun yan tarafına gittim hani şu çalıların olduğu yer var ya orası"
"Neden oraya gittin? Ve düşmeyi nasıl becerdin gerizekalı?"
"Çünkü sadece orası sessizdi ve ayağım yerdeki küçük bir taşa takıldı sonra da düştüm"
"İyi, öyle olsun bakalım"
Gözlerimi devirdim. Yalan söyleyip söylemediğime bakmak için öyle davranıyordu ama ben yalan atarken kendim istemediğim sürece anlaşılmazdım.
Yaklaşık 10 dakika süren bekleyişten sonra otobüs gelmişti. Kartımı bastıktan sonra en arkaya ilerleyip bos olan bir koltuğa oturdum. Yanıma ablam da oturdu. Otobüs durağında bizimle beraber bekleyen bir kaç öğrenci daha bindikten sonra otobüs hareket etti. Bizim okul eve yakındı ama yürüyebileceğimiz bir mesafe değildi. O yüzden otobüsle gidip geliyorduk ama eve biraz geç gitmek için hep 2. Otobüse binerdik.
Sonunda eve geldiğimde Evin zaten açık olan kapısından girmeden önce derin bir nefes aldım. Annemin tepkisini tahmin edebiliyorum bu yüzden eve girmekte kararsızım. Gamze arkadan beni eve girmek için iteklediğinde daha fazla durmadım ve eve girdim.
Çantamı yere bıraktığımda elimi arkamda tutuyordum. Gamze ayaklarını yıkamak için lavaboya gittiğinde bende şalımı açmaya başladım. Ne kadar geç farkedilirse daha az tepki verirlerdi diye düşündüm. Ne yazık ki arkamdan geçen küçük kardeşim elimi gördüğü an anneme seslendi.
"Anne! Anne! Ceylan kavga etmiş"
Şimdi bu çocuğu öldürsem yeridir . Sağ elimi kaldırıp ensesine bir şaplak attım. Karşılık olarak bana tekme atmaya kalkışınca babam araya girdi. Annem gelip elimi eline alıp baktı.
"Ne bok yedin? Söyle çok kızmayacağım" dedi annem. Derin bir nefes aldım ve sabır diler gibi gözlerimi kapatıp tekrar açtım.
"Birşey yapmadım ayağım küçük bir taşa takıldı ve yere düştüm sonra elime cam battı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hapsolmuş Hayatlar
Teen Fiction"Sana göre o gün senin işine karışan bir yabancı olabilirim belki ama bana soracak olursan ben herseyimi kurtardım. Yine olsa yine yaparım gerekirse kendi canımı verir senin yaşamanı sağlardım"