Başımı koyduğum çantam çekilince başımı sıraya çarpıp uyandım. Saygısızlığın bu kadarı! Uyuyana da mı saygıları bu Habeş maymunlarının? Başımı sinirle kaldırdım ama hala uykulu olduğu için gözlerim bulanık görüyordu. Ellerim ile gözlerimi ovuşturdum. Gözlerim daha net görebildiğinde karşımda Berke'yi beklemiyordum.
"Ya sen gerizekalı mısın? Uyuduğumu görmüyor musun?"
"Sen gelmezsen ben gelirim demiştim"
Yaptığı mükemmel açıklamasına karşılık gözlerimi devirdim. Onunla inatlaşmak bile o kadar saçma ve gereksiz geliyordu ki şuan...
Ayağa kalkıp üzerimi düzelttim. Büyük ihtimalle şalım bozulmuş olmalı. Başımı yan tarafa tahtanın hemen yanındaki dolaba çevirdim. Dolabın camından gördüğüm yansımama gülümsedim. Şalım bozulmamıştı.
"Gidelim bakalım"
Biraz ilerleyip sıraların arasından geçtim ve kapının önünde durup ona baktım. Benden uzun bacakları olmasına rağmen benden yavaş yürüyerek yanıma geldi. Aldığım nefesi tekrar dışarı atıp sınıftan çıktım. Birlikte yan yana koridoru geçip merdivenleri inmeye başladık. Benim bakışlarım yerde olmasına rağmen bana baktığını hissediyordum.
Bahçeye çıktığımızda bana soracağı soruyu tahmin ettiğimden ve aynı zamanda aramızdaki sessizlikten rahatsız olup açıklamamı yaptım.
"Ders boş olduğu için biraz gözlerimi dinlendireyim derken uyuyakalmışım yoksa seninle inatlaşıp sınıfta durmak gibi bir niyetim yok"
"Aslında öyle bir niyetin olabilirdi ama kendini kötü hissettiğin için böyle davranıyorsun"
Yalnızca gülümsedim. Normal bir Gülümseme değildi gülümsemem, gülümseyişımde yorgunluk, hissizlik ve en çok da tüm hissizliğe rağmen kırgınlık vardı.
"Anlatabilirsin"
Başımı onun yüzüne bakmak için yukarı kaldırdım. Bana bakarak anlatmamı bekliyordu. Anlatsam da anlayamayacaktı, anlasa bile nasıl hissirdiğini bilmeyecekti ama ben yine de anlatmak istiyordum. Nasıl bir tepki verirse versin bir duvarla konuşuyormuş gibi düşünüp ona anlatacaktım.
"Benim hiç hep yanımda olan birisi olmadı. Diana var dersen evet var iyi ki var zaten ondan başka kimse yok. Annem ile tartışmadığım gün yok. Bir kerecik de olsa annemin bana sarılmasını isterdim ya da babam ile oturup okulda geçen bir günümü değerlendirmek. Kardeşlerim bir kere bile gelip de ablama saygısızlık yapıyor muyum? Diye düşünmüyorlar. Biliyor musun? Ablam bir kere bile gelip benim derdimi dinlemedi hep gözünün önünde çektiklerimi biliyor onlar için bile beni teselli ya da motivasyon etmiyor. Ulan bir kere sevelim dedik o da burnumuzdan geldi. Hiç bir şeyim düzgün değil ki benim. Ailem, derslerim, arkadaşlarım, ben ya bir insan her konuda mı şanssız olur? Ben şanssızım. Lan siktir olup gideyim dedim şu dünyadan sen geldin. Allah bile sanki beni yanına almak istemiyor. Tek arkadaşım Diana var ha bi de ansızın karşıma çıkıp işime sıçan ve şuan yanımda duran sen varsın. Gerçi arkadaş bile değiliz de neyse"
Ben bütün içimdekileri dökerken biz çoktan arka bahçeye geçmiş ön bahçeye doğru yürümeye devam ediyorduk. Bir duvar ile konuşur gibi herşeyi teker teker söylemiştim. Kendisinden bir cevap veya tepki vermesini beklemiyordum zaten.
"Hayır biz arkadaşız. Yani bundan sonra arkadaşız"
Yüzüne baktım. Benden yine cevap bekliyordu.
"Öyle olsun bakalım"
"Anlattıkların için sana nasil bir cevap vermem gerektiğini bilmiyorum ama moralini yerine getirebilirim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hapsolmuş Hayatlar
Teen Fiction"Sana göre o gün senin işine karışan bir yabancı olabilirim belki ama bana soracak olursan ben herseyimi kurtardım. Yine olsa yine yaparım gerekirse kendi canımı verir senin yaşamanı sağlardım"