Hayatta bir sonraki darbenin ne olduğunu ya da kimden olacağını tahmin edebilirsiniz ama asla bilemezsiniz. En ummadık anda en ummadık kişiden darbenizi yerdiniz.
Gelen darbe her zaman sırtınıza isabet etmezdi bazen sırtınıza saplanan bıçak sadece sırtınıza değil kalbinize de gelirdi. Bu darbe öyle bir darbedir ki ağırlığını hiç bir rakam, hiç bir birim ifade edemezdi.
Boş duvarı saatlerce izletir, aynalara küstürür, hayata olan bağınızı koparırdı. Nefes almak o kadar ağır gelir ki artık nefes almak dahi istemezsiniz. Kalbiniz sadece kan pompalamaz size acı çektirmeye başlar.
Karşımda el ele tutuşan iki kişinin yüzüne bakıyordum. Gözlerimi birleşmiş ellerine indirdim. Parmakları kenetlenmiş sımsıkı tutuyorlardı birbirini. Bakışlarımı tekrar yukarıya kaldırdım bu sefer Diana'ya baktım. Yüzüme ifadesizce bakıyordu. Başımı yan tarafa,sevdiğim ilk erkeğe çevirdim. O da bana aynı şekilde ifadesiz bakıyordu. Elimden gelen tek şey yüzlerine tükürmekti ama hayır tükürmeyeceğim onlar tükürüğümü bile haketmiyordu.
"Sizin için sarf edilebilecek o kadar küfür var ki ama sonra ne diyorum biliyor musun Diana? Küfür edebileceğim kadar değerli değilsiniz benim için. Herkesten herşeyi beklerdim ama senden bunu beklemezdim. " Başımı Uraz'a çevirdim. "Senden de senden hoşlandığım zamandan da tiksiniyorum." Yüzümü buruşturdum" iğrençsiniz"
Hışımla arkamı döndüm. Bana bakan tüm öğrencileri görmezden gelerek hızlı adımlarla merdivenleri çıkıp okulun içine girdim. Sola döndüm, koşar adımlarla dümdüz ilerledim ve koridorun sonuna geldiğimde sağa dönüp kızlar tuvaletine girdim. Tuvaletlerden boş olanına geçip Kapıyı kapattım. Kapıyı kilitledikten sonra 2 adım geriye gidip duvara belimi yasladım. Yavaşça yere çöküp gözümden akan yaşları sildim.
Gözümden akan yaşlar ne kadar fazlaysa ben de o kadar sessizdim. İçimde bir yerde çığlık atan duygularım vardı ama dışım sessizdi. Ben o kızı kardeşten öte görmüş herseyim yapmıştım ama kendisinin yaptığı şey...
Kapının dışından gelen sesler ile yüzümü bir kez daha sildim ve sesleri dinlemeye başladım. Bir kız içeridekilere sesleniyordu.
"Herkes dışarı çıksın hemen!"
Daha sonra ayak sesleri ve kapıların açılıp kapanma sesi geldi. Fakat ben Yerimden hareket etmeyip olduğum yerde durdum. Daha sonra tekrar ayak sesleri geldi ve ben hala yerde durmuş gözümden akan yaşları silip burnumu çekiyordum. Kapımın tıklanma sesini duyduğumda biraz tedirgin oldum. Gelenin öğretmen olduğunu düşündüm.
"Ceylan, benim Berke, Kapıyı açar mısın?"
Sessiz durmaya devam ettim. Boğazını temizledi.
"Lütfen"
Ayağa kalkıp kapının kilidini çevirdim ve Kapıyı kendime çekip dışarı çıktım. Onun tam karşısında durdum karşısında olduğum söylenemezdi çünkü aramızda lanet olası boy farkı vardı. Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Hala gözlerimden akan yaşlar durmuyordu. Elini kaldırdı, yüzüme yaklaştırdığında tereddütteydi fakat gülümseyerek iki eli ile yüzümü avuçları arasına aldı ve baş parmakları ile yüzümdeki yaşları sildi.
Ne garip öyle değil mi? Kızlar tuvaletinde ikimiz durmuş birbirimizin yüzüne bakarken Berke aramızdaki boy farkından dolayı benim üzerime hafif eğilmiş yüzümü avuçlarının arasında tutup gözyaşlarımı siliyordu. Peki ama neden? Herkes çekip giderken, hayatıma giren her bir insan farklı bir yara açarken kalbimde, neden o daha yeni tanıdığı bir kızın yanında duruyordu? Okulda istese yanında duracağı onlarca kız varken neden benim yanımda olmayı tercih etti? Şuan bu kadar yakın durduğum ilk erkek olması umrumda değildi ya da bu soruların cevabını bulmayı istemiyorum çünkü yalnız olmadığımı hissetmek istiyordum o yüzden de bir şey demeden yalnızca yüzüne bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hapsolmuş Hayatlar
Teen Fiction"Sana göre o gün senin işine karışan bir yabancı olabilirim belki ama bana soracak olursan ben herseyimi kurtardım. Yine olsa yine yaparım gerekirse kendi canımı verir senin yaşamanı sağlardım"