Asker iki kolumdan tutmuş bir yere götürüyorlardı bizden önde de Daria yürüyordu içimdeki acı içimdeki yangın şuan bu sarayı yakabilecek kadar güçlüydü ve derindi Alex ölmüştü hayatımın tamamını beraber geçirdiğim Alex ölmüştü içimdeki siniri bastığım her yere hissettiyordum yoktu Alex yoktu Anastasia yoktu annem yoktu babam yoktu benim kimsem yoktu ben yalnızdım başka bir şey değildim bu hayatın getirdiği her acıyı her yangını tek başıma kaldırmak zorundaydım artık çünkü ben artık yarımdım tam değildim asla da tamamlanmayacaktım
Biz sarayın arka tarafı olarak tahmin ettiğim yere gelmiştik biraz ileride sarayın duvarlarından bile uzun duvarlara sahip sonu gözükmeyen koskoca bir duvar ve kocaman bir kapı kapının yanında dursam ben zor fark edilirim o kadar büyüktü yani kapı, kapıya doğru ilerledik kapının dibinde durduğumuzda Daria kapının yanındaki duvara yaklaştı ve bir taşı çıkarak bir şeyler yaptı ve kapı açıldı garipti gerçekten burası acayip derece de korkunçtu
"Kızı sulara at ve çık"
Dedi Daria ve gitti sonra asker kolumu biraz daha sıkarak ilerlemeye başladı burada tek bir bitki bile yoktu hayvanlardan bahsetmek istemiyorum burada bir böcek bile yaşayamaz havası kirli ve kasvetliydi dışarısı o kadar aydınlıkken burası karanlıktı ve üstünde gri bulutlar vardı burada bu sözde Kraliçe'nin hayvanları nasıl yaşayabiliyordu ki Yüce Pankrati aşkına
Asker beni bir göletin yanına getirdi ve konuştu
"Bu güzelliğinin buraya ait değil"
Bu aptal ne diyor ölmek istiyor galiba ben hafif bir şekilde dudağımı kıvırdım ve öbür elim ile yüzüne yumruk attım sonra
"Yüce Pankrati aşkına sürtük ne yapıyorsun"
"Bir daha benimle az önce konuştuğun gibi konuşmayacaksın"
"Konuşursam ne yaparsın"
Ben sırıttım ve karın bölgesine tekme attım asker iki üç adım sendeledikten sonra bana doğru hızlı adımlar attı ve elini boynuma koydu ve sıkmaya başladı ve havaya kaldırmıştı ben kurtulmak için direnirken beni suyun üstüne tuttu ve
"Görüşürüz güzellik"
Dedi ve beni suya bıraktı ben suda direniyordum ama etkisizdi hareketlerim çünkü su beni aşağı doğru çekiyor gibiydi ne kadar dirensemde olmuyordu ben artık yavaş yavaş nefesim azalmaya başlamıştı o yüzden artık direnmeye gücüm kalmamıştı ben suyun altına kendimi bırakmadan önce tek hatırladığım havada uçan bir ejderha ile göz göze gelmemdi sonra kendimi suya bırakmıştım ve bir anda bütün sular çekilmeye başladı ben kendimi öldüm diye düşünürken yüce Pankrati'nin yanına vardım diye düşünürken
Gözlerimi açtım havadaydım etrafıma ve oturduğum yere baktığımda ben bir ejderhanın üstündeydim havada öyle duruyorduk ve etrafımızda bir sürü ejderha bize bakıyordu ben korkudan ölmek üzereydim derin bir nefes aldım ve sesli bir şekilde verdim sonra ejderhanın üstünde olduğum yere baktım sırt kısmındaydım galiba vücuduna dokundum ve sanki derisi zırh gibiydi kaya gibi sertti
Onlar beni yer gibi bakıyorlardı ben beni anlamayacaklarını bildiğim halde tatlı bir şekilde
"Güzel tatlı ejderhaler ben Victoria yani yanlışlıkla buraya düştüm yani bırakın gidim yani hepinize yetmem zaten bak bir deri bir kemiğim benle doymazsınız bile hadi bırakın beni tatlı güzel ejderhalar"
Gülümsemeye çalıştım sonra üstüsünde olduğum ejderha bir tanesine yeri gösterdi yaa bunlar beni anladılar mı gerçekten inanamıyorum yaa anladılar beni galiba, sonra yeri gösterdiği ejderha biraz aşağı indi ve bir yeri komple yaktı lan bunlar beni bu ateşe mi atacaklar ayy inanamıyorum boğularak ölseydim daha çok mutlu olurdum daha iyi ölürdüm yaa bu ne sonra ben kafamı gökyüzüne çevirdim ve
"Yüce Pankrati bu kuluna acımadın ha bekle o zaman yanına geliyorum"
Dedim ve kafamı o ejderhanın yaktığı yere baktım orası yeşillikler ile dolu güzel bir yere dönüşmüştü ve beyaz altın renginde süslenmiş bir taht vardı bu yeşilliklerin içinde inanılmaz şekilde güzel gözüküyordu benim gözlerim açılmıştı sonra üstüsünde olduğum ejderha yavaş yavaş aşağı indi benim inmem için de bütün ejderhalardan küçük olan bebek ejderha eğilmiş üstüne basarak inmemi bekliyor gibiydi
Ben bu ejderhaya nasıl kıyıp basim üstüne şimdi siz söyleyin ben ejderhanın üstüne basmak yerine yere atarım kendimi bir yerimi kırarım diye düşünerek yere atladım
Tabii benim sakatlıklarım yeri öpmüştüm sonra bunu küçük ejderha gördü ve yanıma gelerek kaldırmaya çalıştı tabii bir ejderha olarak ne kadar çalışabilirse sonra ben ayağa kalktım gerçekten de çok küçüktü bu ejderha benle aynı boyda diyebilirim kafasını tuttum
Ve beni o taht gibi olan yere götürdü ben tahtın önünde durdum ve arkamı dönüp etrafımda olan onlarca belki yüzlerce ejderhaya baktım hepsi oturmamı bekliyor gibiydi en büyüğü ise gözlerini gözlerime dikti ve bakmaya başladı ben ise konuşmaya başladım sanki beni anlayacaklarmış gibi
"Yani eğer ben şuan öldüm ki böyle bir şey oluyor çünkü ejderhalar insanlardan nefret ederler ve asla böyle şeyler yapmazlar bence ben şuan yüce Pankrati'nin yanındayım dimi nerde yüce Pankrati "
Ejderhalar ise garip bir şekilde hala bana bakıyorlardı
"Artık korkmaya başlıyorum bakmayın öyle "
Sonra küçük ejderha yanıma geldi ve başını eliminin altına koydu
"Bu gerçek mi"
"Evet "
Bu neydi şimdi bu en büyük ejderha konuşmuş muydu bana mı öyle gelmişti ben şaşkınlıktan ve korkudan ölmek üzereydim
"Ne ne NEĞHĞ ne oluyor yaa sen konuşabiliyor musun "
"Evet"
"Sadece evet diyebiliyorsun galiba"
"Seni kurtardığımı hatırlatırım "
"Sen gerçekten ejderha mısın "
"Niye insana mı benziyorum"
"Nasıl konuşabiliyorsun o zaman"
"Bizim konuşmamızı kimse duyamaz ama bizde konuşuruz "
"Ben niye duyuyorum o zaman"
"Otur"
"Cevap ver ilk önce "
"Otur dedim"
Ben o tahta oturdum ve birden oturduğum gibi etrafımda olan her yer yeşillenmeye başladı havadaki gri bulutlar dağıldı hava açıldı her yer ağaçlar çiçekler çeşitli otlar ile doldu gölet masmavi oldu etraftaki her şey renklenmeye başlamıştı
Bütün ejderhalar benim izlediğim gibi etrafta olan biteni izliyordu sonra her şey tamamlandı her yer yeşillendi ve o an en büyük ejderha önümde başını yere koydu onunla birlikte bütün ejderhalar boyun eğmişlerdi ben gururla önümde boyun eğmiş ejderhaları izliyordum yanımda ise o bebek ejderha durmuş benim gibi olanları izliyordu elimi başına koydum ve gülerek
"Bu tam olarak ne demek bilmiyorum ama artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak artık bende eskisi gibi olmayacam çünkü "
SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ 💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖLE VİCTORİA
Historical FictionBen Victoria ailesi gözleri önünde katledilen sevdiği adamı gözlerinin önünde idam edilen Victoria. Katillerine köle olmak zorunda olan Victoria...