"Anne, ben çıkıyorum!" diye bağırdığım da annem hemen yanıma gelmişti. Babam biraz önce işe gitmiş, abim işe gitmek için yeni uyanmış, ben ise evden yeni çıkıyordum. Annem ise daha 9 yaşında olan kardeşimi okula hazırlıyordu.
"Allah'a emanetsin, kızım. İnşAllah günün iyi geçer. Görüşürüz, meleğim." diyerek yanağımdan öpmüştü. Tüm günümün iyi geçmesi için annemi evden çıkarken görmek, onun yanağından öpmek ve onun benim yanağımdan öpmesi yeterliydi. O benim bu hayattaki en büyük şansımdı.
"Sen ne ara büyüdün de çalışmaya gidiyorsun hala aklım almıyor. Daha bir kaç ay önce 13 yaşındaydın diye hatırlıyorum. Çok hızlı büyüyorsun, kız." diyerek gülmüştü abim. Benim büyümemi asla kabullenemiyordu.
"Yakında evlenecek belki de kız, sen hala onu 13 yaşında olarak gör." diyerek kardeşime çay hazırlamaya başladı annem.
"Ne evlenmesi Allah aşkına? Daha gencim ben." diyerek saçımı savurmuş gibi yaptım. Tesettürden ne kadar oluyorsa tabi.
"Haklı, anne. Daha genç. Ben bile evlenmedim o nereye evleniyor?"
"Gelmişsin 32 yaşına hala evlenmiyorsun! Delirteceksiniz beni." diyerek salona geçmişti annem. Mutfakta abim ile beraber kalmıştık.
"Kardeşim annemin çok sinirini bozuyor."
"Olsun, annem mutlu." diyerek gülümsedim. O mutlu olduğu sürece gerisi önemli değildi.
"Ben çıktım, anne! Görüşürüz, minik Özçivit! Ve görüşürüz, dana Özçivit!" diyerek güldüm. Dış kapıyı açıp dışarı çıktım. Bugün daha farklı hissediyordum. Sanki her şey değişecek gibi. Allah sonunu hayır etsin.
***
"Ahsen Hanım!" diyerek bağıran Aylin'in sesini duyduğum da hemen yanına koştum.
"Ne oldu?" diye sorduğumda eli ile odanın önünde bir tane kedi ile oturmuş beyefendiyi gösterdi.
"Ne olmuş beyefendiye? Aman, kediye?"
"Kediye bir şey olduğunu sanmıyorum ama adam tutturdu Mete Aktuğ'u göreceğim diye. Bende yok dedim ama anlamadı. Bir kaç kelime söyledi ama ne dediğini anlamadım pek. Siz konuşun birde diye çağırdım." dediğinde gülümsedim ve başımı salladım. Bu bir nevi, 'Halledeceğim.' demekti.
"Selam, beyefendi." diyerek yanına geldiğimde kediye bakmaya başladım. Kedi çok sakin gözüküyordu.
"Aleyküm selam, hanımefendi."
"Kediye ne oldu? Baktırmak ister misiniz?"
"Mete Aktuğ'u bekliyorum." dediğinde sinirlenmemeye çalıştım. Aylin'in adama bunu defalarca kez anlatmaya çalıştığını tahmin ediyordum ama bu beyefendi Mete Bey'in işte olmamasını kabul edemiyor gibiydi!
"Mete Bey çok yakının vefat ettiğini öğrendi, beyefendi. Bir haftalık izin aldı. Burada olmayacak. Ona ben bakabilirim. Sorunu daha fazla büyümeden iyileşmesini istersiniz diye düşünüyorum." dediğimde bir kaç saniye sessiz kaldı. Ben ise hala kediyi izliyordum. Kedi öyle sessiz ve güzel bir şekilde beni izliyordu ki, kedinin bana aşık olduğunu düşünmeme az kalmıştı.
"Arkadaşım o veterinin yanına gelmemi söyledi. Onun kedisinden bir tek Mete Aktuğ anlıyormuş." dediğinde bakışlarımı beyefendiye çıkardım. Ama beyefendiye baktığım an içimde garip bir hiss oluşmuştu çünkü beyefendi bakışlarını yerden ayırmıyordu. Göz zinasına dikkat ettiğini anladığımda ister istemez gülümsedim.
"Sessiz duruyor. Bence ben kediye bakabilirim." diyerek kediyi elime almaya çalıştığım da siyah beyaz tüyleri olan, gözleri kahverengine bürünmüş kedi kucağıma gelmek için beyefendinin kucağından inmeye çalıştı. Beyefendi bakışlarını kediye çevirdiğinde bir şey demeden tüyleri ile insanı mest eden kediyi dikkatli şekilde kollarıma bıraktı. Çok şükür ki, zinaya ve namahreme dikkat eden birisine benziyordu. Böyle insanlar gördüğümde çok mutlu oluyordum. Dinine göre yaşayan insanlar din kardeşlerimdi. Din kardeşlerimi çok seviyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahperi
SpiritualAnnesinin doğma vatanına yaşamak için gelen Azer Memmedov, veteriner olan Ahsen Özçivit ile tanışır. ~~~ "Annemin vatanına geldiğimde nasibim ile karşılaşacağım aklıma gelmezdi. Bu hayatta sevdiğim tek kadın annemdi. Ama artık sevdiğim iki kadın va...