"Ne?!" diye sormuştu Ahsen ve Azer. Salonun kapısında ellerinde tepsi ile durmuş şaşkınlıkla Fatih'e bakıyorlardı.
"Hoş geldiniz." dedi Fatih gülümseyerek. Sonuçta Azer'i çoktan tanıyordu Özçivit ailesi. Hem tanışmaya gelmiş, hem de istemeye gelmiş oluyorlardı. Sadece çiçek ve çikolata yoktu ama sorun değildi herhalde.
"Ne diyorsun, Fatih? Ne istemesi?" dedi dişlerini sıkarak Azer. Fatih arkadaşına bakarak gülümsedi. Azer elindeki tepside olan çayları erkeklere uzattı, ardından tepsiyi sehpaya koymuştu. Hemen Fatih'in yanına gidip bakışlarını arkadaşına diktiğinde Fatih sanki hiçbir şey olmamış gibi çayını içiyordu. Ahsen de çayları annesine ve arkadaşlarına uzattıktan sonra abisinin yanındaki sandalyeye oturdu.
"Hangi ara isteme konusuna geldiniz?" dedi Azer. Fatih ona bakarak gözlerini kısılana kadar gülümsedi.
"Bana güven demiştim. İlhan amca ile konuştum ve isteme olayını erkene aldık. Tabi baya erken oldu böyle ama sorun değil. Ne kadar erken olursa, o kadar çabuk kavuşursun sevdiğin kıza. Sadece çikolata ve çiçek almadık ama onu da imam nikahı olunca alırız artık." dedi fısıldayarak Fatih. Azer gülümsedi.
"İmam nikahı ne zaman olur sence?" diye sordu. Herkes çayını içerken fısıldayarak konuşmanın tam zamanıydı.
"Onu daha konuşmadık. Ama bir kaç gün sonraya ayarlarız merak etme. Seni tanıyorlar ve seviyorlar, gerisi önemli değil. Her şey hallolur." dedi Fatih ve çayından tekrar bir yudum aldı. Azer aklına gelen soru ile bakışlarını Fatih'e döndürdü.
"O zaman şimdi ben istemeye engel mi oldum? Ahsen Hanım'ı bana istemediniz mi?"
"İzin verdin mi ki, oğlum? Öyle bir anda geldiniz ki. Ama tekrar açacağım sohbeti merak etme. Zaten babası kaba değil." dedi Fatih. Azer başını hafifçe salladı ve çayını önündeki sehpadan alarak içmeye başladı. Çaylarını yarıladıktan sonra Fatih tekrar konuşmaya başladı.
"O zaman az önceki konuşmamızı tamamlayalım. Allah'ın emri Peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz." dedi Fatih ve derin nefes aldı. İlhan Bey ilk başını aşağı eğmiş şekilde sandalyede oturan kızına baktı, ardından kendi gençliğine benzeyen ve oğlunun hayatını kurtaran, kızının kalbini çalan oğlana baktı. Bir kız babası olarak kızını bir anda evlendirmesi çok zor olacaktı. Ama kızının ailesi ile mutlu olması, eşi tarafından sevilmesi ve eşinin dine uygun yaşayan bir oğlan olması için hep dua etmişti. İnşAllah duaları kabul olacaktı. Duaları kabul olduğu için mutlu olmalıydı ama kız babasıydı işte. Kızını evlendirmek zordu. Belki kız babası olmayanlar için bu kadar duygu abartıdır ama kız babaları için azdı bile. İlhan Bey anlayışlı bir baba olduğu halde bu kadar buruk hissediyordu, kıskanç olan kız babalarını düşünemiyordu bile.
"Kızım sana emanet, Azer oğlum." dedi İlhan Bey ve bakışlarını kaçırdı. İlhan Bey'in dedikleri ile gülümsedi Azer ama içinde yine sevinçten kendini duvarlara çarpan birisi vardı. Ahsen ise çok heyecanlıydı. Heyecandan dudaklarını ısırmaya başlamıştı.
"Emanetinize iyi bakacağız, İlhan amca." dedi Fatih ve gülümsedi. Ayağa kalktığında İlhan Bey de ayağa kalktı ve elleriyle tokalaştılar. Azer de ayağa kalkıp müstakbel kayınpederine sarıldı. İlhan Bey karşısında artık damadı olan bu oğlana sımsıkı sarıldı. Her bir insan -en azından bir çoğu insan- geçmişine gidip onunla konuşmak isterdi. İlhan Bey, Azer sayesinde buna sahip olduğunu düşünüyordu. Azer'in bugün saygılı davranışının aynısını daha 35 yıl önce kendisi yaşamıştı. Çok sevdiği eşinin ailesiyle ilk defa buluştuğunda heyecandan doğru düzgün konuşamamıştı bile. Ama çok şükür ki, Yeşim Hanım'ın rahmetli ailesi İlhan Bey'in bu heyecanlı halini anlamış ve rahatsız olmamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahperi
SpiritualAnnesinin doğma vatanına yaşamak için gelen Azer Memmedov, veteriner olan Ahsen Özçivit ile tanışır. ~~~ "Annemin vatanına geldiğimde nasibim ile karşılaşacağım aklıma gelmezdi. Bu hayatta sevdiğim tek kadın annemdi. Ama artık sevdiğim iki kadın va...