Bana sımsıkı sarılan Azer ile beraber yatakta uzanıyordum. Başını boynuma yaslamıştı, kolları belimi sımsıkı dolamıştı. Geçmişini anlattıktan sonra bir süre kendine gelememişti. En son bana sımsıkı sarıldığında uyumasını söyledim ama sadece bana sarılmak istediğini söylemişti. Kaç dakikadır veya kaç saattir sustuğumuzu bilmiyordum. Uzun süre olmuştu konuşmayalı. Ama bunu ne Azer dert etmişti, ne de ben dert etmiştim. Azer ile birlikte susmak bile benim için çok güzeldi. Yüzünü okşamaya devam ederken elimin altında küçücük bir iz farkettim. Kesik izi gibi bir izdi. Sağ gözünün altında olan bir izdi. Bu iz bana haftalar öncesini hatırlattı. Azer'i ilk gördüğüm zamanlarda bu yara izine dikkat etmiştim.
"Ne oldu buraya?" diye sordum fısıldayarak. Bir kaç dakika cevap vermedi ama sonra onun cevabını beklediğimi anladığında dudaklarını araladı. Boynuma değen dudaklarıyla kıkırdadım.
"Babamın beni öldürmeye çalıştığında oldu. Denizden çıktığımda yüzüm kanıyordu. Abin yarama pansuman yaptı ama yaranın izi geçmedi. O günden hatıra kaldı." dediğinde başımı salladım. Derin nefes aldım. Geçmişi o kadar ağırdı ki, yıllarca bu kadar ağır geçmişi nasıl sırtında taşımıştı merak ediyordum. Benim bunları yaşamamama rağmen Azer'in anlattığı her bir cümle omuzlarımda ağırlık yapmıştı. Canımı acıtmıştı. Azer nasıl dayanmıştı?
"Üzülme, güzelim. Ben sana anlattım, ağladım, daha da rahatladım. Sana sarılmak beni iyi hissettiriyor. Üzülmeni görmek istemiyorum." dediğinde ellerimi yanaklarına koydum ve başını boynumdan çekerek gözlerine baktım. Bana baktığında gülümsediğini gördüm. Bu hâlde bile gülümsüyordu.
"Seviyorum." dediğinde gülümsedim.
"Kimi?"
"Seni." dediğinde daha fazla dayanamadım. Yanaklarına öpücük kondurdum. Bu onu mutlu etmiş olacak ki, gözleri kısılana kadar gülümsedi. Kısılan gözlerine de öpücük kondurdum ve sağ gözünün altındaki yarayı da öptüm. Bunun anlamı benim içinde, Azer içinde büyüktü. İkimizde biliyorduk. Gözlerine baktığımda bana değilde dudaklarıma baktığını gördüm. Derin nefes aldı.
"Ne oldu?" diye sordum sırıtarak. Yutkundu ama bakışlarını çekmedi dudaklarımdan.
"Hiçbir şey." Yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Onu ilk kez kendim öptüm. Hemen geri çekildim kızaran yanaklarımla. Başımı boynuna gömdüm. Bu zaman Azer'in kahkahasını duydum. Elimle göğsüne vurdum.
"Benden utanınca bana mı saklanıyorsun sen?" diye sorduğunda başımı omzundan çektim. Yataktan kalkıp gitmek istedim ama yüzümde gülümseme vardı. Azer kolunu belime atarak beni kendine çekti. Belime sımsıkı sarılıp omzuma başını koydu. Sırtım göğsüne yaslanmıştı. Bende başımı onun omzuna koyduğumda Azer'in huzurla nefes alıp verdiğini hissettim.
"Seni sevmek neden bu kadar güzel ve bağımlılık yaratan bir şey, Mahperi? Seni hep sevesim geliyor. Her zaman, her yerde, daima." dediğinde yanaklarım daha da kızardı.
"Kalbin güzel çünkü, Azer'im."
"Kalbim sana olan sevgimle güzelleşti, kiraz dudaklım." Bakışlarımı ona çevirdim, gözlerine baktığımda onun bakışları yine dudaklarıma indi.
"Beni utandırmayı kes."
"Hı hı."
"Azer!"
"Hm?" diye sordu ama hâlâ bakışları gözlerime kalkmamıştı.
"Yataktan kalkmak istiyorum." dediğimde belimde olan kolları daha da sıkılaştı.
"İzin vermiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahperi
SpiritualAnnesinin doğma vatanına yaşamak için gelen Azer Memmedov, veteriner olan Ahsen Özçivit ile tanışır. ~~~ "Annemin vatanına geldiğimde nasibim ile karşılaşacağım aklıma gelmezdi. Bu hayatta sevdiğim tek kadın annemdi. Ama artık sevdiğim iki kadın va...