17.bölüm - Efla

609 68 145
                                    

Son mektubu katlayıp Azer'e verdiğimde gözleri dolu hâlde gülümsediğini gördüm. Son mektubu eline aldı ve yazıların üzerini okşadı. Annesinin yanında olduğunu hissetmiş gibi derin nefes aldı. Tüm kağıtları bir araya topladı ve onları bağrına bastı. Öyle sarıldı ki kağıtlara sanki annesine sarılıyor gibiydi. O kağıt parçaları sadece kağıt parçası değildi. Azer'in annesiydi, Azer'in annesinin lafları, Azer'in annesinin sesiydi. Onlar sadece kağıt parçası değildi Azer için. Bunu biliyordum, görüyordum, hissediyordum.

"Azer'im..." dediğimde gözlerini kapattı. Biraz daha sarıldı kağıtlara. Ona biraz zaman tanımak istedim. Sadece bekledim. Bir kaç dakika sonra sarıldığı kağıtları kendinden uzaklaştırdı. Her yazıya tekrar tekrar baktı ve en sonunda kağıtları toplayarak kutuya geri bıraktı. Kutunun ağzını kapatarak koltuğun arkasına bıraktı. Sanki bir şeyleri saklamak istiyordu. Benden değil, kendisinden.

"Anlatmak ister misin?" diye sorduğumda gözlerime baktı. Başını salladı.

"Anlatacağım." dediğinde bende başımı salladım. Onun anlatmasını bekliyordum.

"Benim annem ve babam bir birini severek evlenmiş. Babam Türkiye'ye çalışmak için gelmiş. O zamanlar burada arkadaşları varmış ve onlarla çalışıyormuş. Çalıştığı şehirde annem yaşıyormuş. Annem ailesiyle birlikte pazar alışverişi yaparken görmüş babam annemi. Benim dedem ve babaannem yoktur. Babamı yetimhanede bırakıp gitmişler. Babam yetimhanede büyümüş. Sonra da çalışmak için arkadaşlarıyla para toplamış ve reşit olduklarında Azerbaycan'dan Türkiye'ye gelmişler. İşte o gün pazarda görmüş annemi. Beğenmiş ama yanına yaklaşmamış. Malûm anne babası da yok, istemeye de gidememiş. Bu yüzden son çare kaçırmak diye düşünmüş. Bir gün annem arkadaşlarıyla birlikte çeşmeye giderken kaçırmış babam annemi." dediğinde yutkundu. Başını koltuğa yaslayarak tavana bakmaya başladı. Tavana bakarak anlatmaya devam etti.

"Babamın annemi kaçırdığını duydukları zaman annemi suçlamışlar. Herhalde kız oğlanın aklını çeldi, oğlanın da anne babası yok kaçırmak çözümünü buldu, demişler. Annem bu lafları duyduğunda kötü hissetmiş. Geri dönmek istemiş ama babam izin vermemiş. Sonra annem o lafları duymasın, ailesi babamın elinden annemi almasın diye babam annemi Azerbaycan'a getirmiş. Annem ilk çok ağlamış, gitmek istemiş, babama yalvarmış ama babam izin vermemiş. Onu sevmesini istemiş. Eğer annem onu severse ona aile olacağını söylemiş." Gözleri doldu Azer'in. Hiçbir şey söylemeden onu dinliyordum. Sadece konuşmasını istiyordum. Susmak en iyi tercihti şu an için.

"Annem onu sevmeye çalışmış. Sevmiş. Annem babamı sevmeye başladıktan bir kaç ay sonra benim haberimi almışlar. İlk çocukları olduğum için baya sevinmişler. Babam annemin doğumuna kadar ona yardım etmiş, ona ve bana sevgi göstermiş. Ama bu sevgi ben doğana kadar olmuş sanırım. Dünyaya geldikten sonra babam tarafından sevildiğimi hatırlamıyorum bile." diyerek dişlerini sıktı Azer.

"Ben dünyaya geldikten sonra bir şeyler olmuş. Babam annemi başka bir adamla görmüş dışarıda. Oysa annem sadece benim için eczaneye gitmiş. O an kötü olduğum için ilaç almaya gitmiş ama yolda bir adam ondan bi' marketin adını sormuş. Bunu da babam görmüş. Ondan sonra annem ne kadar o adamla sadece soru sorduğu için konuştum dese de babam inanmamış. Babamın anneme olan sevgisi bu kadarmış. Kıskançlık duygusu sevgisinin önüne geçmiş. İçmeye, sigara çekmeye hatta madde kullanmaya başlamış babam. Annem onun o hâlini gördükçe kahroluyordu. Üç dört yaşlarımda babamın annemi  dövdüğünü hatırlıyorum. Az önce annemin mektupta dediği gibi. Ben dört yaşımda, daha küçücük çocukken sırf babam sinirlenir diye ağlamamıştım. Annemin secdede ağladığını görünce yaptığının doğru olduğunu düşünerek bende secdede ağlamak istemiştim." Gözlerinden bir damla yaş aktığında kendi gözlerimin dolduğunu hissetmiştim.

Mahperi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin