Yunus ve çok sevdiği arkadaşı Azer, onların ardından Yasir ailesi salona geçmişti. Yüzünden gülücükler saçan Yunus'u görünce şaşırdı İlhan Bey. Kaç gündür kardeşini paylaşmak konusunda homurdanmıştı ama şu an yüzünden gülücükler saçıyordu. Kızını seven oğlan ve onun ailesi diye tahmin ettiği insanlar salona geçip koltuğa oturduklarında İlhan Bey saygıyla onları selamladı. Sonuçta evlerine misafirlerdi. İyi davranmak önemliydi.
"Hoş geldiniz, oğlum." diyerek Azer'e bakmaya başladı. İlhan Bey bakışlarını Azer'den ayırmazken garip bir durum farketti. Azer'in yüzü İlhan Bey'in gençliğine çok benziyordu. Giyim tarzları da benzemekteydi ama yüzleri daha çok benziyordu. Kendi gençliğini bir an karşısında görüyor gibi hissetti İlhan Bey. Yüreği burkuldu. Genç hali ile ailesine yardım etmeye çalışmış, sonra yuva kurduğunda kendi ailesine de bakmaya başlamıştı. Daha küçük yaşlarında annesinin dertlerini sırtlamış ve yıllarca bu böyle devam etmişti. İlhan Özçivit otuz yaşında kaybetmişti annesini. Hayatını belki de yarıladığı bir dönemde çok sevdiği annesini kaybetti. Eşi yanındaydı, çocukları yanındaydı ama annenin yerini hiç kimse veremezdi. Lakin, çok şükür ki ailesi yanındaydı da biraz toparlana bilmişti.
"Hoş bulduk, efendim." dedi Azer saygıyla. Karşısında ondan yaşça büyük bir adam, bir baba, özellikle sevdiği kızın babası duruyordu. Saygısını asla kaybedemezdi. İlhan Bey Azer'in bu saygısını hemen hissedip gülümsedi.
"Sizde hoş geldiniz, çocuklar." dedi Yasir ailesine bakarak. Yasir ailesi İlhan Bey'in dediğine gülümsedi ve Fatih herkesin yerine cevap verdi.
"Hoş bulduk, efendim." dedi. Ardından Yeşim Hanım çocuklar ile selamlaştı. Azer yine bir kadına, bir anneye, özellikle bir anneye ve sevdiği kızın annesine saygıyla selam verdi. Bakışlarını yerden kaldırmadan Yeşim Hanım'a selam verdiğinde İlhan Bey'in göğsü kabarmıştı. Onun eşine saygı duyan, ona da saygı duyardı. Azer'in bu davranışı çok sevmişti.
"Baba, biliyor musun ben tanıyorum Azer'i. Hani yedi yıl önce Azerbaycan'a gittiğimde birisi benim hayatımı kurtardı, az kalsın denizde boğulacaktım demiştim ya, beni kurtaran kişi Azer'di. O, beni kurtarmıştı. Sonra da biz konuşup arkadaş olmuştuk ama numarasını kaybettiğim için yıllardır arayıp soramıyordum." dedi Yunus heyecanla. Öyle mutluydu ki, Azer'i gördüğü için. Gülümseyerek babasına can dostunu anlattığında İlhan Bey başını salladı dinlediğini belirtmek istercesine. Demek karşısında oturan bu saygılı oğlan onun ilk göz ağrısının hayatını kurtarmıştı.
"Allah razı olsun, oğlum. Çocuğumun hayatını kurtarmışsın. Allah seni seçmiş yardımcı olarak. Yunus'un seni tanımasına sevindim. Senden hep bahsederdi bize." İlhan Bey'in dedikleri ile Azer gülümsedi.
"Allah sizden razı olsun, efendim. Ben sadece yardımcı oldum." dedi.
"Azerbaycanlı mısın, yavrum?" diye sordu Yeşim Hanım bir anda. Kızı azerbaycanlı olduğunu söylemişti ama Azer gayet iyi Türkçe konuşuyordu.
"Evet, efendim. Azerbaycanlıyım ama beş yıldır Türkiye'de yaşıyorum. Yirmi yaşımdan beri buradayım ve artık Türk vatandaşıyım."
"Anladım, oğlum. Teşekkürler cevapladığın için." dedi gülümseyerek Yeşim Hanım. O kadar insanlardan kaba davranış, saygısızlık görüyordu ki, Azer'in bu halleri terapi gibi gelmişti. Saygılı, ince davranan insan görmek mutluluk sebebi olmuştu. Oysa herkesin davranışı böyle olmalıydı. Ama öyle bir devire gelmiştik ki, saygı bile önemsiz duruma düşmüştü. İnce davranıştan bahsedilemiyordu bile.
"Yirmi beş yaşındasın değil mi, Azer? Üniversite okudun mu?" diye sordu İlhan Bey. Sonuçta kızını seven çocuğu tanımalıydı. Sonra Yasir ailesi ile konuşacaktı. Zaten Yasir ailesi bu durumu hoş karşılıyor, hatta gülümseyerek Azer'in saygılı davranışlarını izliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahperi
SpiritualAnnesinin doğma vatanına yaşamak için gelen Azer Memmedov, veteriner olan Ahsen Özçivit ile tanışır. ~~~ "Annemin vatanına geldiğimde nasibim ile karşılaşacağım aklıma gelmezdi. Bu hayatta sevdiğim tek kadın annemdi. Ama artık sevdiğim iki kadın va...