Azer ve Ahsen için Özçivit ailesi, Yasir ailesi dua ederken koltukta oturan Salih ve Baran bir biriyle konuşuyordu.
"Sen imam mısın?" diye sordu Baran. Salih bakışlarını küçük çocuğa çevirdi ve gülümsedi.
"Evet." dedi. Baran bir kaç dakika sustu ve ablasına bakarak konuşmaya başladı.
"Ablan var mı?" diye sordu. Salih aynı Baran gibi bakışlarını gülümseyerek konuşan insanlara çevirdi.
"Vardı." dedi fısıldayarak. Yüksek sesle söylemek sanki o günleri hatırlamasına sebep olacaktı.
"Şimdi yok mu?" diye sordu Baran merakla.
"Vefat etti." dedi Salih. Yutkundu ve gülümseyerek bakışlarını Baran'a çevirdi. Küçücük çocuğa ölümden bahsetmek istemezdi.
"Allah rahmet eylesin." dedi Baran sessizce. Salih gülümsedi ve teşekkür etti. Bir kaç dakika sonra Baran Salih'in yanına yaklaştı. Koltukta ayağa kalkarak Salih'in omuzuna sarıldı.
"Teşekkür ederim." diye fısıldadı ve küçük bedene sımsıkı sarıldı Salih.
"Teşekkür etmene gerek yok ki, Salih abi. Sen benim ablamı mutlu ettin. Az önce ne dedin bilmiyorum ama sanırım Kur'an okudun mutlu olmaları için. Azer abimi ve ablamı mutlu ettin. Bende seni mutlu etmek için sarıldım. Üzülme olur mu? Benimde babaannem ölünce babam üzülmüş ama şu an çok mutlu." İşaret parmağı ile babasının gülümseyen yüzünü gösterdi Baran. Salih İlhan Bey'e baktı ve tekrar Baran'a döndü. En güzel gülümsemesini küçük çocuğa sundu. Küçük çocuk kalbinde büyük bir merhamet taşıyordu.
"Bende mutluyum. Teşekkürler beni mutlu ettiğin için." dedi Salih. Baran gülümsedi ve minik kollarını Salih abisinin boynuna doladı. Kucağındaki Baran ile birlikte bir anda Salih ayağa kalkınca herkesin bakışı Salih'e dönmüştü.
"İyi anlaştınız sanırım." dedi Yunus. Kardeşinin herkes ile iyi anlaştığını biliyordu. Bu durum çok hoşuna gidiyordu.
"Salih abiyi çok sevdim, abi." dedi Baran gülümseyerek. Onun bu haline salondaki herkes gülümsedi.
"O zaman artık biz gidelim." diyerek Azer'e baktı Fatih.
"Biraz vakit geçirseydi çocuklar. Olmaz mı, Fatih oğlum?" diye sordu Yeşim Hanım. Fatih hem Azer'e, hem de Yeşim Hanım'a baktı. Azer onun sözünü dinleyecekti biliyordu ama kıyamadı. Kendisi de Ecrin ile evlendiğinde bir birlerine helal oldukları zaman sevdiği ile vakit geçirmek istemişti. Bu yüzden şu an Azer'i anlıyordu. Onaylarcasına başını salladı.
"Olur. Biz gidelim, sen sonra gelirsin." dedi.
"Tamam." dedi sadece Azer. Fatih tekrar yengesine bakarak iyi dualarını iletmek istedi.
"Allah mutlu etsin, yenge. Seni üzerse haberimiz olsun, bizde onu üzeriz." dedi ve göz kırptı. Azer arkadaşının dediklerine gözlerini devirdi ama gülümsedi. Ahsen de aynı Azer gibi gülümsedi ve başını aşağı yukarı doğru salladı.
"Evleniyorsun ha?" diyerek arkadaşının yanına geldi Ecrin. Gözleri dolmuştu. Neden duygusal hissediyordu onu da bilmiyordu ama liseden beri arkadaşı olan Ahsen'in evlendiğini görmek garipti.
"Evleniyorum." dedi Ahsen gülümseyerek. Ardından devam etti, "Sen evlenirken bende aynı şu hâldeydim. Neden öyle olduğumu sormuştun ama şu an anlıyorsundur."
"Anlıyorum. Çok garip bir hiss." diyerek sağ gözünden akan gözyaşını sildi.
"Ağlama! Beni de ağlatacaksın." dedi Ahsen. Ecrin hiçbir şey demeden arkadaşına sımsıkı sarıldı. Bu sırada onları gözü yaşlı hâlde izleyen Zeynep yavaş adımlar ile iki arkadaşın yanına geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahperi
SpiritualAnnesinin doğma vatanına yaşamak için gelen Azer Memmedov, veteriner olan Ahsen Özçivit ile tanışır. ~~~ "Annemin vatanına geldiğimde nasibim ile karşılaşacağım aklıma gelmezdi. Bu hayatta sevdiğim tek kadın annemdi. Ama artık sevdiğim iki kadın va...