"Ne konuştunuz babamla?" diye sordum Azer'e. Azer gözlerime bakarak gülümsedi ama hiçbir şey demedi.
"Söylemeyecek misin?" diye sordum. Dudaklarımı büzerek Azer'e arkamı döndüm. Bu hareketime Azer kahkaha attı. Kolumdan tutarak beni kendine doğru çevirdi. Bir anda Azer ile yakınlaştığım için heyecanlanmıştım.
"Çok mu merak ediyorsun?" diye sordu Azer. Kemen kafamı onaylarcasına salladım.
"Hmm." diye bir ses çıkardı Azer. Yüzüme yaklaşıp yanağıma öpücük kondurdu.
"Benimde merak ettiğim şeyler var." dedi. Kızaran yanaklarım ile alttan alttan Azer'e baktım.
"Mesela, nasıl bu kadar güzel olduğun, nasıl bu kadar tatlı olduğun, sana olan sevgimin her geçen gün bu denli artması... Nasıl oluyor bunların hepsi, Ahsen? Hm?" Burnunu burnuma sürterek gülümsedi.
"Azer," dedim ama başka bir şey diyemedim.
"Hm?" dedi Azer.
"Utandırıyorsun beni." Azer gülümsedi.
"Seni utandırmak beni mutlu ediyor." dedi Azer. Midemde yaşadığım hissler ile Azer'e bakmaya çalışıyordum ama bakamıyordum. Azer bu kadar yakınımdayken nasıl yüzüne bakabilirdim ki?
"Şey yanlış anlamasınlar, salona geri dönelim. Çok fazla durduk." diyerek Azer'in kollarından ayrılmaya çalıştım ama yapamadım. Azer kollarını daha da sıkılaştırdı ve belime sımsıkı sarıldı.
"Evleneceğimiz ve sana karşı daha rahat olacağım günleri iple çekiyorum." dedi Azer.
"Azer?"
"Efendim, Xanım'ım?" Hanım'ım.
"Ne? Ne dedin?" dedim heyecanla. Kendi dilinde çok az konuşuyordu ama ben daha fazla konuşmasını istiyordum. Azer gülümseyerek, "Hanım'ım, dedim." dedi.
"Yaa! Azer, çok güzel bu hitap şekli. Bazen kendi dilinde konuşsana." dedim. Azer başını aşağı yukarı salladı.
"Konuşurum. Yeter ki sen iste." dedi, alnımdan öptü. Sonra ise, "Hadi salona geçelim." diyerek hemen odamdan çıkıp salona ilerledi. Ben ise al al olmuş yanaklarım ile odamda donup kaldım. Bir kaç saniye sonra gülümseyerek bende odamdan çıktım. Azer ellerini yıkamak için lavaboya gelmişti ama asıl amacı benim yanıma gelmekti. Babam ile konuştuktan sonra daha da sevgisini gösteriyordu.
"Abiciğim!" diyerek Azer'in önüne koştu Baran. Azer Baran'ı gördüğü an gülümsedi ve hemen Baran'ı kucağına aldı.
"Baran'ım." dedi Azer. Hemen Baran'ın yanaklarından öptü.
"Gidiyor musun?"
"Evet, Baran'ım. Evime gitmem gerekli. Ama yarın geleceğim ve," Bana döndü ve benim gözlerime bakarak, "Ablanı da kendimle götüreceğim." dedi. Baran bunu duyduğu an gözleri doldu.
"Ama neden?" diye sordu titreyen dudakları ile.
"Eşim olacak. Bizim evlenmemizi istemez misin, Baran'ım?" diye sordu Azer. Baran'ın saçlarını geriye itiyordu.
"İsterim ama ablam evden gitmesin. Annem ve babam çok üzülür. Abim de çok üzülür."
"Sen peki? Sen üzülür müsün?' dedi Azer. Baran başını iki yana salladı. "Ablam seninle mutlu olacaksa üzülmem. Annemle babam üzülürse ama üzülürüm." dedi. Bu dediklerinden sonra gülümsedim. Salona gelen babam ve annem bizim Baran'la konuştuğumuzu gördüklerinde gülümsediler. Abim yemek yedikten sonra odasına gitmişti ama garip hâldeydi. Bir şeyler vardı ama sonra öğrenecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahperi
SpiritualAnnesinin doğma vatanına yaşamak için gelen Azer Memmedov, veteriner olan Ahsen Özçivit ile tanışır. ~~~ "Annemin vatanına geldiğimde nasibim ile karşılaşacağım aklıma gelmezdi. Bu hayatta sevdiğim tek kadın annemdi. Ama artık sevdiğim iki kadın va...