Bölüm 41

392 35 0
                                    

Tüm vücudum taş gibiydi. Kafamı toparlayamadım.
Aynı anda hem çok sıcak hem de çok soğuktu. Bilincim bir içeri bir dışarı titrerken gözlerim zonkluyordu.

"Ruby..."

Biri alnıma dokundu. Nefesim kesildi ve gözlerimi açtım.

Kimdi? Hastayken bunu bana yapabilecek tek bir kişi vardı.

"Abla…?"

Kan kırmızı gözleri bulanık görüşüme girdi. Ablamı düşündüm. İnce bileğindeki kan…

"Hey... hey."

"Ruby...?"

"Abla, ölme. Lütfen ölme."

Uzun, yumuşak saçları titreyen parmaklarımın uçlarına değiyordu.

Sensin! Sensin!

Çaresizce saçlarını tuttum ve parmaklarımla okşadım, "Abla, ölme. Yalnız ölmek istemiyorum. O yüzden gitme. Benimle yaşa."

Alnımdaki rahatlatıcı dokunuşu kayboldu.

Hayır, gitme!

"Onun gözleri önünde tehlikeli bir şey mi yaptın?"

"Hayır, bu yüzden olduğunu sanmıyorum."

…Ha? Bu benim ablam değil miydi?

Bu kötü kocamın sesiydi ama ablam kocamla konuşamazdı. Ah, bambaşka bir dünyadaydım…

Arkamı dönecektim ki bir el omzumdan tuttu ve beni dümdüz yere koydu. Burnuma gelen kokuya aşinaydım.

Eee?

"....."

Ölüm meleği. Gümüş saçlı bir ölüm meleği ölürken bana bakıyordu.

Ah!

"Canımı bağışla. Bana yardım et…"

O kan kırmızısı gözler biraz titredi.

Yardım et, beni öldürme, seni oruspu çocuğu! Ana karaktersen bunu yapman senin için zor olmaz!

O kadar sinirliydim ki gözyaşlarım sel oldu. Ona sert bir şekilde baktım ve ayakta duran adamın koluna vurdum.

"Canımı bağışla, kurtar beni..."

Neden dinlemiyordu?

Vazgeçmeye karar verdim çünkü ellerim gücünü tamamen yitiriyormuş gibi hissediyordum. Bilincimi kaybettim.

Tekrar geldi.

Gözlerimi açtığımda küçük bir avuç yüzümü okşuyordu.

"Çabuk iyileş Leydim.."

Bu kimdi? Açık mavi-yeşil gözleri çok güzel.

Bana küçük Prensesi hatırlattı. Prensesin beni ziyaret etmesine imkan yoktu, ama...

Yüzümdeki nazik dokunuşlara bilincimi neredeyse teslim ederken manzara bir kez daha değişti.

Bulunduğum yer, yatağın yanında bana bakan yüz… Rüya mı görüyordum?

Ablam, “Neden burada sıkışıp kaldın?” diye sordu.

Uzun kızıl saçlar, mavi gözler, bronz ten ve mercan kırmızısı rujla boyanmış yumuşak dudaklar.

Gerçekten oydu.

'Neden dışarı çıkıp tekneye binmiyorsun? Yaz tatilindeyiz.'

Her yaz tatilinde ailemizin yazlık evine giderdik. Pencereden güzel göl kıyısını görebileceğiniz bir yerdi. Ablamın arkadaşlarının heyecanla haykırışlarının sesi, yattığım odadan bile duyuluyordu.

HOW TO GET MY HUSBAND ON MY SİDE (Türkçe Novel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin