Bölüm 59

337 23 2
                                    

Kuzeylilerin çoğunda durum böyle değil miydi?
Özellikle kendisi ve meslektaşları. Papa'nın bir paladin olduğuna dair övgüler duyarsanız, bu çok saldırganca olacaktır. Eh, Romagna hakkında konuştuğumuz düşünülürse mantıksız değildi.

Kısa bir nefes alıp başımı tekrar kaldırdım. Izek hala hareketsizce oturmuş beni izliyordu. Sanki bir şey arıyormuş gibiydi.

Damat tarafından gelinlerin aileleri hakkında konuşmaya zorlanan kaç kız vardı?

Eski nişanlılarımın çoğu iyi insanlardı. Ama içlerinde Cesare ile olan ilişkime burnunu sokmaya başladığında bambaşka bir insana dönüşen biri vardı.

Değişimi aniden olmuştu.

Görüntüsü zihnimde hala çok canlıydı. Tüm bu saygı ve iyi niyeti bir anda küçümseme ve nefrete dönüşmüştü. Bu sadece benim tahminimdi. Ama Cesare her yerde peşi sıra gelen iğrenç söylentiler yüzünden bize oyun oynuyor gibiydi.

Bu onun çılgın düşüncesiyle mümkün oldu.

Politik bir varlık olarak gönderilsem de kocamı asla yanımda tutamazdım. Ve sonuç olarak geri dönebileceğim tek bir yer vardı...

"Hayır tabii değil. Burada hiç kuş kafesi var mı?"

Neşeyle arkamı dönmeye çalışırken kocamın gözleri onun çabalarını ciddiye alıp almadığımı kontrol eder gibiydi.

Aniden bileğimi tuttu ve bir şey taktı.

Ha?

"Bu..."

"Küçük bir hediye."

Ne kadar da beklenmedik bir hareketti.... durup dururken hediye vermek.

Bileğimdeki parlak bileziğe boş boş baktım. Sıkıca dokunmuş siyah mücevherler, renkli ışıkların altında parıldadı.

Daha yakından baktığımda, onlar tanıdığım mücevherlerden farklıydı. Bu ne tür bir mücevherdi?

"Bu ne tür bir mücevher?"

"Sadece bir mücevher. Sağlığa iyi geldiğini söylüyorlar."

Aha. Bu ne tür bir sahtekarlık? Kesinlikle obsidyene benzemiyor.

Bir leydinin takması için oldukça basit ve girift bir tasarımı vardı. Bana böyle hediyeler vermesine şaşırdım.

Yaygara koparmalıydım ama vücudum hareket etmiyordu.

Ben ona sessizce bakarken Izek havaya bakmayı bıraktı ve başını yana eğdi.

"Yüzünde tuhaf bir ifade var. Kafes olmadığı için burayı beğenmedin mi?"

"...Hayır."

"Yoksa başka bir şey için mi üzülüyorsun? Arien ya da Leah'ın bugün bugün geleceğini düşünmemiştim."

Ben çocuk muyum? Küçük arkadaşlarımı davet etmediğin için üzüldüğümü düşündüğüne inanamıyorum.

"Sadece seni çok seviyorum."

"......."

"Hehe, sana komik bir şey göstermemi ister misin?"

Daha cevabı duymadan heyecanla yerimden sıçradım ve koştum. Izek ayağa fırladı.

"Eğer böyle koşarsan.."

"Artık acımıyor bile. Tek ayağımın üzerinde bile hareket edebilirim."

"Ne?"

"Böyle dans edebilirim. Bak."

Önceki hayatımda bale okuluna gidiyordum.

HOW TO GET MY HUSBAND ON MY SİDE (Türkçe Novel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin