Bölüm 50

348 29 4
                                    

Her türlü kıymetli baharatlarla marine edilmiş kavrulmuş geyik eti, geyik turşusu, kaz dolması ve kızartılmış lahana ve haşlanmış kuzu, kızarmış morina, balık böreği, kıymalı yuvarlak ekmek ve yak sütü….
(Bir ben eksiğim herhalde)

(Izek)"Neden yak sütü var da yak eti yok?"

(Ivan)"Bu kadarı yeterli bence."

…ne tür bir etobursun? O kadar eti yedikten sonra nasıl daha fazla et isteyebilirsin?

Gökyüzü çok açıktı.

Girello Gölü, ormanın kokusu, parlak yeşil yaprakları ve rüzgarda dalgalanan uzun güzel çimleri taşıyan, hafif esen rüzgarlarla altın güneşte parıldadı.

Masanın üzerindeki et dağının kokusuyla boğulduğumu hissettim. Dışarıdaki yemekler genellikle malikanede pişirilir ve hizmetliler tarafından sunulurdu.

Yemeklerini yerken ileri geri hareket etmemek paladinlerin adeti gibiydi. Tabii ki, bu her zaman yapılamıyordu, ancak bazen bir restoranda yemek yiyorlardı. Meşgul olduklarında öğün atlamaları oldukça yaygındı.

Bazen yakınlardaki herhangi bir ucuz barda karınlarını doyururlardı ama soylu gibi görünmezlerdi.

“Neyin var? O kadar çaresizsen yeni bir şef bul."

"Benimle uğraşma yemeğini ye."

Bu insanlar nasıl olur da ucuz bir barda yemek yiyebilirler? Açlıktan ölmeyi tercih ederim.

Uzun ve basit masa iki bölüme ayrıldı. Bazıları sırrımı biliyordu, bazıları bilmiyordu. Beni pek umursuyor gibi görünmüyorlardı.

Andymion ortalıkta yoktu. Muhtemelen diğer paladinlerle ayrı bir yerde yemek yiyordu.

Bir grup vahşi kurt zavallı bir avın etrafını sarmış gibiydi.

Zavallı av bendim. Çok komik.

"Yine iştahın yok gibi görünüyor."

"Hayır, sadece..."

"Başpiskopos sana lezzetli bir şeyler ikram etmiş olmalı."

Dalga mı geçiyorsun? İkram edilen her şeyi yiyen birine mi benziyordum?

"Yemek konusunda seçiçi olmak iyi değil."

Başpiskopos'u ziyaret etmem hakkında alaycı davrandığını sanıyordum. Ama geçen gün yaptıklarımı hatırladı ve beni seçici biri olarak değerlendirdi.

O zamanlar çok şoktaydım, seni orospu çocuğu!

Yak sütümü yudumladım ve karşımda oturan kocama baktım. Bütün sabah ne yaptığını görmek çok korkutucuydu.

Sanki az önce bir ejderha öldürmüş edasıyla karşımda duruyordu. Ama ana karakter oydu ve güzelliğiyle parlıyordu.

Ah Lordum...

Izek bakışlarımı sezmiş gibi kızarmış kazı acımasızca kesmeyi bırakıp bana baktı.

"Ne oldu?"

"Benim canım kocacığım nasılda beni düşünüyor, sana tekrardan aşık oldum! Hepsini afiyetle yiyeceğim!"

Ona neyin peşinde olduğunu sormak istedim ama yapamadım. Bu yüzden gülümseyerek ekledim.

"Ellen'dan benim onuruma ziyafet düzenlediğini duydum. Yani sadece benim için... Ne tarz bir ziyafet bu acaba?"

“ziyafet ziyafettir. Ne tarz bekliyorsun?”

Bu makul bir cevaptı. Ama biliyor musun? Senden başka herkes birdenbire düzenlenen bu ziyafeti garip buluyor.

Lütfen, beni gizli bir silah olarak kullanmak için bir komplo olmasın.

HOW TO GET MY HUSBAND ON MY SİDE (Türkçe Novel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin