Bölüm 92

57 8 2
                                    

"Neden endişelendiğiniz hakkında hiçbir fikrim yok. Kardinal'in Prensesi kaçırıp Romagna'ya kaçmasından mı korkuyorsunuz? Ne kadar düşünürsek düşünelim mantıklı gelmiyor.”

Haklıydı. Dürüst olmak gerekirse, Ivan'ın da Izek'in tam olarak neden endişelendiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Meslektaşlarından dadılık yapmalarını istiyorsa, takip konusunda mantıklı bir açıklaması olmalıydı.

Ona bunu sormak mantıksızdı...

“Bilmiyorum! Siktir et... Kendisine sormalısın! Başka bir şey oldu mu? Galar?”

"Biraz şüphelendi."

"Kardinal Valentino'dan mı bahsediyorsun?"

"Hayır, keşiş gibi davranan biriydi. Hiç bu kadar güçlü bir canavar görmemiştim.”

Herkes aynı anda yapmakta olduğu şeyi bıraktı. Galar'ın canavar olarak tarif ettiği şeye dikkat kesildiler.

Saçını kaşıdı.

(Galar) "Bana inanamıyor musun?"

(Ivan) “…İnanıyorum, inanıyorum. Onu bir daha görürsen tanıyabilecek misin?”

(Galar) "Yüzünü görmedim. Onu içgüdülerimden tanıyacağım. Her neyse, Leydim oldukça mutlu görünüyordu…Takip ettiğimizi öğrenirse bize alınmaz mı?”

(Ivan) "Izek'e bununla ilgilenmesini söyleyeceğim. Ah kahretsin! Çok sıcak!"

Belki de heyecanlı bir kalabalığın ortasında olduğu için çok terliyormuş gibi hissediyordu.

Ivan mendilini çıkarırken tek kelime etmeden ona bakan Camu aniden homurdandı.

"O mendil de ne?"

"…Ha?"

"Bir kızdan mendil almışsın. Katılmadığın halde bunu kimden aldın?”

Ivan sessizce gözlerini çevirdi ve seyircilerin oturduğu oditoryuma doğru baktı.

Tembelce yelpazelenen kıza bakıyordu.

Gümüş rengi saçlarının dalgalanışını olduğu yerden görebiliyordu.

"Sadece... Leah'tan. O küçük şey oldukça sevimli…”

"Yalancı pislik seni! Onu prensesten aldın!”

"Ha? Neden bahsediyorsun? Neden bahsediyorsun lan?!"

"Öyleyse prensese bakarken neden bu kadar tedirgin davrandın?"

"Bunu ne zaman yaptım be?"

"Vay canına! Prensese karşı kara kalpliymiş gibi davranan şu piç kurusuna bak sen! Izek'e neden bu kadar itaatkâr olmana şaşmamalı! Hain! Kahpe!!”

"Öyle değil puşt! Hey Camu!! ORUSPU ÇOCUĞU BAK BURAYA!"

💛

Ruh halimin aksine oldukça güneşli bir gündü.

Tabii ki, kocamın sağlığı için dua etmek benim için bir şanstı. Ama gereksiz yere parlayan güneş ışıkları sebepsiz yere huysuzlanmama neden oldu.

Neden havanın benimle dalga geçtiğini hissediyordum?

''Üşümüyor musun?''

Dostça soran Cesare'a baktım.

Bir elinde İncil, diğer elinde tespihi vardı.Siyah cüppesiyle otururken saygılı ve çekici görünüyordu.

Bana bakan mavi gözleri arkadaşçaydı.

HOW TO GET MY HUSBAND ON MY SİDE (Türkçe Novel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin