Bölüm 61

325 23 51
                                    

Eleştiriyor mu yoksa kendi kendine mi konuşuyordu bu gerçekten merak konusuydu.
Biraz tuhaf olsa da konuşmaya devam ettim.

"Bu arada paladinlerle ne hakkında konuşuyordun?"

"Buz Ormanı'nı yok etme planı hakkında."

“…..!”

"Şaka şaka. Boynunu gevşet. Eğer o biraz terbiyeli olsaydı sessizce yaşamaya devam ederdi.''

Bir ejderhadan terbiyeli olmasını isteyen bir şövalyeyi dünyanın neresinde bulabilirsin?

Yaptığı şaka benlik değildi. Kalbim yerinden çıkacak sandım!

"Arkadaşların için çok endişeleniyor olmalısın."

"Ah nereden bildin canım."

"Bilirim ben. Çok eğleniyor gibiydin. Neyse gözlerini kapat."

Ne diyeceğimi bilemedim. Çünkü eğlendiğim doğruydu.

Kovadan kafama doğru su döktü.

Vay canına!

"Seni almaya geldiğim zaman arkadaşlarından ayrılmak istemediğin için ağlamıştın."

"Aslında öyle değil, sadece başım belaya girer diye korkmuştum..."

"Popori ile tanıştıktan sonra seni korkutan şey bu muydu?"

İlk bakışta kulağa şaka gibi gelen şeyler bana yabancıydı. Neredeyse dalga geçiyor gibiydi... Bu adam da kimdi?

"Seni bulmayı başardığımda yüzüme mantar attın."

"Hadi ama özür dilerim..."

"Eh, güvendesin ve tüm bilmem gereken bu. Sanırım saçlarınla işim bitti.”

Tam da beklendiğim gibi ona mantar atmamı asla unutmayacakı.

Umursamaz olduğum günlerimi hatırlayarak döndüm ve küvetin korkuluğuna tutundum.

Yoğun buhar kaplı odada Izek diğer eliyle kalın bir süngeri sıkarak alnındaki teri sildi.

"Pencereyi açmam gerekiyor."

"Ben……."

"Olduğun yerde kal."

Çok geçmeden soğuk hava içeri girdi.

Yarı açık pencereden gece göğünün pırıl pırıl parladığını görebiliyordum.

Vay canına bu harikaydı.

"Her gün burada banyo yapmaya devam edersem kendimi gerçek bir prenses gibi hissedeceğim."

"Sen zaten bir prensessin."

Ben Papa'nın kızı ve Romagna'nın prensesiydim. Ama demek istediğim bu değildi.

"Ama daha önce Romagna'da bu kadar güzel bir banyo görmemiştim."

"İhtişam, kutsal Papa'nınkiyle boy ölçüşemez."

Ne? Papa'nın küveti de kutsal takımyıldızlarıyla mı dekore edilmişti?

Bunu bilemezdim. Çünkü babamın özel banyosuna hiç görmemiştim.

"Güzel demek yetmez. Burası gerçekten çok harika!”

"Hoşuna gittiyse istediğin zaman buraya gelebilirsin."

"Gelebilir miyim?"

"Elbette."

"Gerçekten mi?"

“Neden her seferinde bunu soruyorsun…?”

Aşağılık dili olan adam bana doğru yaklaştı ve korkuluğa oturdu.

HOW TO GET MY HUSBAND ON MY SİDE (Türkçe Novel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin