17. BÖLÜM

991 58 20
                                    


SELAMLARR

NASILSINIZ? İYİ MİSİNİZ?

SİZLERDEN KİTABIMI OYLAMANIZI (YILDIZLAMANIZI) VE YORUM YAPMANIZI İSTİYORUM. SİZLERİN YAPACAĞI YORUMLAR, KİTAP HAKKINDAKİ OLAN DÜŞÜNCELERİNİZİ VS BENİM İÇİN GERÇEKTEN ÇOK ÖNEMLİ VE ÇOK DEĞERLİ🪐✨





5-6 yaşlarınızdasınız, sadece bir baba ve onun ailesi ile büyümüşsünüz. Anneniz kim? Ailesi kim? Hiçbir şeyini bilmeden öylece büyümüş bir kız çocuğusunuz.

Belki bir heves ile onca yıl bekliyorsunuz gelmesini,özür dilemesini yada en basitinden bir arayıp sormasını.

Belki tatile çıktığını yada işleri olduğu için gelemediğini ve uzaklarda yaşamak zorunda olduğunu düşünüyorsunuz hep o çocuk aklınız ile.

Ama gerçeği hiçbir zaman bilmiyorsunuz. Sizi doğar doğmaz kapının önüne koymasını, bilerek aramamasını, size istememesini bilmiyorsunuz ve o şekilde büyüyorsunuz. Belki de yanınızda farkında olmadan ona sayısız hakaret ve küfürler savruluyor ama siz hiçbir şey diyemiyorsunuz

Çünkü çocuksunuz...

Daha kendini yeni yeni savunmaya çalışan bir beden, nasıl olurda hiç tanımadığı, yüzünü bile görmediği birini savunabilirdi ki zaten?

Alya'nın şuan ne hissettiğini az çok tahmin edebiliyordum. Anlıyorum desem yalan olurdu ama anlamaya çalışıyordum.

Alya'nın ne yaşadığını sadece onunla aynı şeyi yaşayan kişiler anlayabilirdi. Ben anlayamazdım belki de ama anlamaya çalışabilirdim. Empati kurabilirdim. Fakat biraz eksik bir empati kurabilirdim.

Çünkü Alya'yı bu zamana kadar annesi hakkında ne söyleyerek büyüttüler bilmiyordum. Eksik ve yarımdı her şey. Şuan sadece kesin olarak bildiğim tek bir şey var, o da Alya'nın bir an önce çocuk psikiyatri'ye gitmesiydi.

Yaşadığı şeyler hiç kolay değildi. Hemde küçük bir çocuk için.

Alya bu zamana kadar hiçbir şeyi dışarıya vurmadan büyümüş bir çocuktu. Annesi ile ilgili olan her ne varsa hepsini içine atmış ve içinde yaşamıştı. Bunlar küçük bir çocuk için çok zor olan şeylerdi. Her çocuk içinde yaşayamaz bazı duygularını. Ama Alya öyle değildi ve bu içine atma durumu ona sadece zarar verecekti.

'Sanane Eliz!?' diyeceksiniz belki de. 'sanane Alya'nın pisikolejisinden, bırak babası düşünsün' diyeceksiniz ama elimde değildi.

Ben bunu Alaz'ın çocuğu olduğu için düşünmüyordum. Alaz artık benim umrumda değildi. Ben sadece Alya'yı düşünüyordum.

Sonuçta ne olursa olsun başımıza gelen şeylerin sorumlusu o değildi. Onu suçlayamaz ve dışlayamazdım.

Her şeyi geçtim ben bir öğretmendim. Okul öncesi öğretmeniydim. Çocukları anlamak, her ne olursa ve koşullar ne olursa onların yanında olmam ve destek olmam gerekli. Bu yüzden boşveremiyordum. Elimde değildi. Sadece Alya için geçerli değildi bu durum. Kim olursa olsun aynısını yapardım.

Aklımda binbir tane tilki dolanırken Alya'nın bacaklarıma sarılı olan kolları gevşemişti.

"Hayır" dedi titreyen sesi ile.
"Hayır, sen benim annem değilsin! Yalan söylüyorsun" derken bakışları Asu'da olacak şekilde tekrar sarılmıştı bacaklarıma.

"Hayır bebeğim, yalan söylemiyorum."

Bebeğim diyen ağzını.... neyse diye geçirdim içimden.

"Sen benim annem falan değilsin işte, git buradan!"

"Güzel kızım, neden böyle yapıyorsun?" diyerek kollarını Alya'ya uzattığı anda Alya başını çevirmiş ve bana daha sıkı sarılmıştı. Bende onu Asu'dan koruma iç güdüsü ile omuzlarından sıkıca sarmıştım.

GEÇMİŞİN YARASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin