3

29 6 1
                                    

"Lina? Lina!" Korkuyla irkildim.
"Ha?" Ne zaman yanıma geldiğini fark etmediğim iri beden vücuduma aniden kendini sardığında gözlerim irice açıldı.

Tam ağzımı açacakken,
"Lina sadece sessiz olabilir misin?" 
Peki.

"Lina bak, burada da uzun süre kalamayız seni o evde buldularsa burada da bulacakla-"
"Neden beni bırakmıyorsun?"
"Ne?"
"Neden beni yalnız başıma bırakmıyorsun Alex? Bırak öldürsünler!"
"Hey, sakin ol. Kolay mı seni ben varken öldürmek sarışın."
"Alex neden bana yardımcı oluyorsun?" Omuzlarım aşağı doğru çökerken Alex gözlerime uzun uzun baktı.

Bir şeyler görebilecekmiş gibi
Birini arıyormuş gibi.
Arasa bulabilecekmiş gibi.

"Sadece yardım etmek istiyorum yok başka bir sebebi."
Ve gözlerini ayırdı.

"Alex benim yüzünden başın belaya giremez.," derin nefes alıp devam ettim. "Affetmem kendimi."
Güldü.
Gamzeleri mi vardı onun?

"Ehh, henüz tanımıyorsun beni normal böyle konuşman" aniden telefonum titrediğinde ayağa kalktım.
"Lina? O kim?"

Ekrandaki yazıya takıldı gözlerim.

Esra Akel

"Benim.. Benim telefonu açmam lazım." Hızlıca oturduğum yerden doğrulduğumda salondan çıkıp rastgele bir yere girdim.
Onun odası.

Aramayı hızlıca cevaplandırdığımda stresten odada dolanıyordum. "Ne var? Niye rahat bırakmıyorsun beni?"
Ve o sesi duydum.

"Güzel kızım sesini bile özlemişim.
Sen özlemedin mi anneciğini?"
Histerik bir şekilde güldüm, "Anne? Ne annesi ya! Hayatımı mahvettin sen benim, öldü benim gerçek annem hem de senin yüzünden nasıl hala kendini annem yerine koyabilirsin!"

Titrediğimiz hissettim,
İliklerime kadar hüzün hissettim.

"Ahh güzel kızım... Kimse öğretmedi mi annen ile böyle konuşmaman gerektiğini," kahkaha attığını duydum, "bana bak buldurup öldürürüm seni! Benimle böyle konuşma hakkını kim veriyor sana? Baban bile beni seçti kendine gelsen iyi olur Lina hanım."

"Sus! Sus lütfen," odaya iri birinin girdiğini gördüğümde olduğum yerde kaldım. "Kapat."
"Unutma Lina hanım yine görüşeceğiz."

"Lina neler ol-"
"Babaa!"

Baba mı? Evet tam olarak bu soruyu benim sormam lazım, neler oluyor?

Gözlerim kapının ardındaki küçük kız çocuğuna takıldığında Alex hızlıca onu kucağına aldı.

"Uyandın demek minik fare." küçük kız yüzünü buruşturdu, "fare miyim ben?" Ve küçük kızın gözleri bana döndü. "Bu güzel abla kim?" Yüzümde farkında olmadan bir sırıtış oluşurken yanlarına yürüdüm ve küçük kızın önünde durdum.

"Lina ben." Gülümseyerek elimi uzattığımda aynı şekilde karşılık verirken "maya ben dee."
Alex Maya'nın saçlarının arasına öpücük kondurarak, "güzelim şimdi sen odana gidiyorsun anlaştık mı?" Küçük kızın yüzü asıldı " ama baba daha Lina abla ile tanışacaktım..." Alex Maya'ya doğru gülümsedi.

Çok güzel gülümsüyordu taş kafa.

"Lina ablan artık bizimle kalacak"
Maya ile aynı anda aynı cümleyi kurduk.
"Öyle mi?"

Alex'in gözler beni buldu.
"Öyle, bir sorun mu var?"
Kafamı iki yana salladım.
"Güzel, şimdi maya hanım odanıza gidiyorsunuz."
Maya Alex'in yanağına öpücük bırakarak kucağından indikten sonra odasına gitmişti.

Küçücük bir kız çocuğuna özendim.

"Annesi ile konuşuyor musunuz?"
Hadi ama... Sadece lanet olası son sınıf öğrencileriyiz imkansız bu.

"Annesi kim bilmiyorum,"
Ha?
Ne?
Nasıl???

Şaşkınlığımı o da fark etmiş olacak ki devam etti konuşmaya, "Maya benim öz kızım değil,
çok küçükken bir şerefsizin elinden kurtardım onu."

Keşke beni de küçükken onun elinden kurtaracak biri olsaydı.
Bunları düşünürken sırtımdaki yaraların acıdığını hissediyordum..

"Sen kiminle konuşuyordun öyle Lina?"
"Kimse.
Hiç kimse."
Gözlerimin içine sertçe baktı, "Eğer birlikte yaşayacaksak birbirimize yalan söyleyemeyiz Lina."
"Annem, yani üvey annem."
Boğazım düğümlendi ve içimde bir şeylerin alev aldığını hissettim.

Daha fazla kurcalamadan arkasını döndü. "Peki, burada bekle beni kıyafet getireceğim sana."
"Kendi evimden gidip alamaz mıyım?"
Tekrar bana dönüp bir bakış attı, "yarın sabah gideriz idare et bu gece."

Kafamı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım ve odadan çıkarken sırtını izledim.

Bir kaç dakika sonra elinde bir tişört ve bir eşofman ile geldiğinde gözlerim ellerine takıldı.
"Sana göre en uygun olanları bunlar sanırım,"
Uzattı. "Al, giyin."
Elinden aldığımda yatağa bırakmak için arkamı döndüm biraz bekledikten sonra gittiğini düşünerek üstümdeki okul formasını çıkardım.

"Sırtında neden bu kadar çok yara var?"
Sırtımdaki yaraların üstünde yavaşça gezinen parmakları hissetim.

Sertçe yutkunduğumda gözlerimin dolduğunu hissettim,"Küçüklük anıları işte, ayrıca neden hala buradasın?" Geri çekilerek üstüme o gibi kokan tişörtü geçirdim. "Şimdilik öyle olsun Lina hanım." Odadan çıktığında ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi verdim ve altıma bedenlerce büyük olan eşofmanı geçirdim.
Karnımdan çıkan seslere göz devirerek odadan çıktığımda gözlerim Alex'i aradı.
Odalarda gezinirken mutfağa rastladım ve orada Alex'i gördüm.

"Hiçbir şey yemedin açıkmışsındır diye düşündüm," hafifçe gülümseyerek bana baktı. "Kremalı makarna sever misin?"
Hala bana neden iyi davrandığını anlayamıyordum, başkası olsa onu da evine alır mıydı?
Senin özelliğin ne ki zaten Lina.

Aynı şekilde gülümseyerek karşılık verdim, "Bayılırım."
"Harika o zaman." Gözleriyle bar sandalyelerini işaret ettiğinde bir tanesine oturup önüme koyduğu makarnaya baktım.
"Teşekkür ederim," gözlerinin içine baktım.
"Ye hadi."
"Sen yemeyecek misin?"
"Yemeli miyim?"
Dalga geçerek yanıt verdim; "Ya beni zehirlersen." Yalandan kaşlarımı çattım ve kendimi tutamayarak gülmeye başladım.

"Bakıyorum da eğleniyorsunuz Lina hanım oysa ki okulda hiç böyle içten gülmüyordunuz."

Duraksadım.

"Çünkü onların yanında bu kadar rahat ve güvende hissetmiyorum"

PlütonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin