9.

10 5 3
                                    

Odama yerleştiğimde yan oda ile ortak terası olan bir odanın bana verildiğini fark ettim, terasa çıkıp manzaraya dalmışken gözlerim onun gözlerine takılı kaldı.
Yan odamdaki kişi Alex'den başkası değildi."Aç değil misin ne yapıyorsun burda?" Yanıma otururken sorusunu bana yöneltmişti, ellerimi avucuma indirip oynarken sorusunu cevapladım; "aç değilim, Maya'nın yanına gidelim mi?" Ayağa kalkıp beni de kaldırmak için elini bana uzattığında elini tutarak ayağa kalktım.

mayanın yanına vardığımızda eğilerek saçını okşamak için elimi kafasına götürdüğümde hızlıca bir elin kolumdan beni çektiğini hissettim. "Ne yapıyorsun!" Diye gürledi Alex, bana bağırması ile gözlerimin dolması bir
Olmuştu. "Ben.. Sadece.." devamını getiremedim.
"Aptal mısın sen!" Bağırmaya devam ettiğinde ağzımdan kaçan hıçkırığı ve kulağıma kapanan ellerimi kontrol edemedim.

Bana bağırdı.
İki defa.
5 saniye.
Toplam 5 saniye bağırdı bana.

O an konuşmak istedim ve özür dilemek,
Ne yaptığımı bilmesem bile.
Dudaklarım titrediği için tek kelime bile edemezken Ivan ve Emirhan yanımıza gelmişti, onlara bakma fırsatı bulmadan Alex'in üzerime yürüdüğünü fark ederken geriye adımlar attım.

"Dur!"

Hayır bu ses..ler benden çıkmadı.
Emirhan ile Ivan karşı çıkmıştı Alex'e, Alex onları dinlemeyerek bir adım daha attı; "Kızımdan uzak dur canını yakarım!"
Olduğum yerde deli gibi titriyordum ve bacaklarımın hissizleştiğini fark ettim,
Gelen his ile ellerimi kulağımdan kendimi korumak için yüzüme kapattım.
"Özür dilerim dur yalvarırım.." sesim titrek ve yalvarır şekilde çıktı,
Ne acınası.

Alex aniden gözlerini kocaman açarak elimi tuttu. "Dokunma bana!" Hızlıca geri çekilirken bir kaç adım benden uzaklaştığında Emirhan Alex'in yakasına hızlıca yapışmıştı,Ivan onları ayırmak istercesine aralarına girdi. "Lan oğlum dursanıza kız burada bağıramıyorum da" Emirhan sertçe Alex'i bıraktığında dönüp bana baktıktan sonra sinirle evden çıktı, Alex tam gözlerimin içine mahçup gözler ile bakıyordu.
Bana bağırmıştı, beklediğim son insan bana suçsuz olmama rağmen bağırmıştı.

"Lin.." Ivan Alex'in kolunu sıkıp Maya'yı kucağına aldı. "Bırak da tek kalsın kız biraz."
Onları izlerken hiçbir şey diyemeden yere çöküp sırtımı duvara yasladığımda Alex yaklaşmak istiyor gibi görünüyordu. "Alex." Ivan onun ismini bastırarak söylerken olduğundan ciddi görünüyordu, Alex sinirli bir şekilde nefes alarak odadan çıktı.
Ve yine tek kalmıştım, her zaman olduğum gibi.

Ama bu sefer hiç yabancı hissetmediğim insanlarla tamamen yabancı bir yerde.

Aradan bir buçuk saat ve ya daha fazla geçtiğinde ayağa kalkıp halsiz adımlarla lavaboya gidip,yüzümü yıkadıktan sonra kapıdan çıkacakken beni kapıda bekleyen Alex'i fark edip irkildim. "Korkuttuğum için özür dilerim." İstesem bile konuşamayacak haldeydim, yanından geçmeye kalktığımda elini belime sardı ve gözlerimin içine baktı. "Lina dinle lütfen." Geri çekilmeye çalıştım ama izin vermedi. "Lina," belimi okşarken devam etti konuşmaya; "Maya'nın kafasına oldukça kötü bir yara var en ufak darbede kötü sonuçlar açıyor. Bilemezsin diye düşündüm, korktum ani tepki verdim." Saatlerdir dilimde olan düğümler açılmışcasına gözüm dolu şekilde konuşmaya başladım.
"Yapma Alex, anlıyorsun sandım beni. Tanıyorsun sandım ya! 1 hafta önce tanıştığım adam beni tanıyor sandım ben öyle davrandın bana!"

Yüzünde buruk bir gülümseme oluşmuştu "nereden biliyorsun Lina?" Derin bakan gözlerinin içine akmamak adına yemin etmiş göz yaşları ile dolu olan gözlerimle baktım, ne demek istediğini anlayamıyordum. "Ne demeye çalışıyorsun, açık konuş." Yüzüme doğru eğildiğinde bileğimden tutup bileğimi okşamaya başladı.
Garip bir şekilde küçüklüğümden beri bu hareket beni rahatlatırdı.

"Ya seni herkesten daha iyi tanıyorsam? Kendinden bile."

Neyden bahsediyordu? Beni benden daha iyi tanıdığını idda ediyordu ama sadece 1 haftadır tanışıyorduk, daha fazlası yoktu.
"Lina, eğer sen kalbinin attığını biliyorsan ben kaç kere attığını bilirim. Sen yürüyebildiğini biliyorsan ben attığın tüm adımları bilirim. Sen Linayı tanırken ben..." devam etmedi, edemedi ve ya etmek istemedi.
"Benim hakkımda neler biliyorsun Alex?" Sesimin güçsüz çıktığının farkındaydım, kontrol edememiştim.
Aniden aklımda Esra'nın okula geldiği gün belirdi,Esra Alex'i tanıyordu.

"Alex kimsin sen?"

Gerilmiş gibi görünüyordu belli ki derin bir konuya ayak bastım. "Lina şimdilik kapatalım konuyu, sadece beni affet olur mu?" İstemesem bile çoktan affetmiştim onu.
Aniden koca bedenine sarıldığımda içimde tuttuğum göz yaşları akmaya başladı. "Neden ağlıyorsun?" Alex aniden ben ona sarılırken beni kucağına alıp olduğumuz yerden mutfağa götürürken sorusunu yöneltti. "Ben... bilmiyorum." Güldü, yüzünü görmesem bile görebiliyordum gamzelerini.
"Höst be aile var burada!" Ivan'ın sesini duyduğunda neyi kast ettiğini anlayamamışken nerede nasıl bir konumda olduğumu fark ettim, hızlıca gözlerimi silerek Alex'in kucağından indiğimde Emirhan ile göz göze geldik gülüyordu.
Bu çocuk bana çok yakın davranıyordu hala anlayamadığım şekilde. "Eee Lina senin kardeşin abin ablan yok mu?" Emirhan ile bakışırken hiç beklemediğim bir soru sordu.

"Hayır,olsun ister miydim bilmiyorum." Yürüyüp bar sandalyelerinden birine oturdum ve tam karşısına geçtim. "Bir abim olsaydı hoş olabilirdi sanırım." Ben bunu söylediğimde etrafta kasvet oluşmuştu, hissediyorum.
"Ne,niye öyle bakıyorsunuz?" Emirhan aniden karşımdan kalkıp merdivenlere yöneldi, anlamıyordum neden böyle yapıyordu?
Ivan ve Alex Rusça bir şeyler konuşmaya başladıklarında dış kapının kapandığını duydum, giden Emirhan'dı.
Alex ve Ivan bir konuda anlaşmış gibi gözüküyorlardı ve Alex karşıma oturup ellerimi tuttu.
"Lina artık saklamanın manasız olduğunu düşünüyoruz." Neyi? N'oluyor? "Emirhan," derin nefes aldı.

"Emirhan senin abin Lina."

PlütonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin