8.

9 6 0
                                    

Ve yaşadığım ülkeyi terk etmek zorunda kalıyordum, bir kaç hafta önce bana bunu yapacağım söylenseydi kesinlikle saçmalık olduğunu düşünürdüm. Ancak tam buradayım, uçağın önünde.

Alex'in bizim için ayırdığı uçağa binip oturduğumda kaygı dolu bakışlarımı Alex'e gönderdim, Alex bunu fark etmiş olacak ki yanıma yaklaşarak kulağıma kulaklık geçirdiğinde istemeden gülümsedim ve ağzımı hareket ettirdim. "Teşekkür ederim."

Gözlerim az önce uçağa binen tanımadığım o çocuğa takıldı, Alex kadar uzun boyu benim kadar sarı saçları vardı. Alex'in kulağına yaklaşarak fısıldadım, "Bu çocuk kim?" Yüzünde aniden anlamsız buruk bir gülümseme oluşmuştu. "Bir arkadaş." Sarışın çocukla göz göze geldiğimizde gözlerini benimkilerden ayırıp Ivan ile Rusça konuşmaya başladı, bu çocuk da Rus muydu?
Alex yanımdan uzaklaşarak sarışın çocuğun yanına giderek elini sıktı " Görüşmeyeli uzun zaman oldu ha Emirhan?" Türkçe isim mi? Bu çocuk nereli! Beynim de saçma bir savaş verirken isminin Emirhan olduğunu öğrendiğim çocuğun gözleri yine beni bulmuştu ancak konuşurken benimle değil Alex ile konuşuyordu. "Öyle oldu Alex." Ivan ortamdaki anlamlandıramadığım kasvetli havayı bozmak istermişcesine lafa daldı. "Oturmazsanız Maya hariç hepinizi uçaktan atarım, evet pilotu bile." Herkes kısa bir gülüş attıktan sonra oturduğunda ve uçak kalkışa geçmişti bile.

Kulağımda kulaklık ile etrafı izlerken Alex Emirhan'ı omzundan iteklerken sanki bir şey yaptırmaya ikna ediyormuş gibi gözüküyordu, onları aldırmadan cama kafamı çevirdiğimde omzuma dokunan eller hissettim ama bu tanıdığım o el değildi. Kafamı çevirdiğimde Emirhan denilen çocuğu görmüş ne istediğini anlamak için kulaklığımı çıkarmıştım, çıkarttığım an Emirhan elini bana uzatarak gülümsedi. "Selam Emirhan ben sen de Le.." duraksadı,Lena? Biliyor olamazdı. "Lina değil mi?" Uzun saniyeler boyunca eline baktığımda ne yaptığımın farkına vararak elini sıktım. "Evet, Lina." Çocuğun elimi bırakmaya niyeti olmadığını fark ettiğimde elimi çektim, bu çocuğun derdi neydi böyle? Alex aniden Rusça bir şeyler söyleyerek Emirhan'a doğru bağırırken Emirhan kaşlarını çatıp aynı şekilde karşılık verdi. Ters bir bakış atarak Alex'e döndüm, "Umarım hakkımda konuşmuyorsunuzdur." Emirhan kaşık çatlarını yumuşatıp gülerek bana döndü " öyle yapıyorduk." Kollarımı önümde bağlayarak somurturken Emirhan'ın oldukça yumuşak bakan gözlerini gördüğümde içimde garip bir şeyler hissettim.  Emirhan ile konuşmak zorunda olduğumu düşündüğüm için konu açmaya çalıştım. "Sen nerelisin?" Emirhan yanımdaki uçak koltuğuna oturup bana yanıt verdi; "Annem de Babam da Türk ama ben Rusya'da büyüdüm." Bu nasıl akıcı Rusça konuştuğunu açıklıyordu.

"Ailen? Onlar ne yapıyor, kardeşin falan var mı?" Gözlerinden uzunca bir keder geçtiğini gördüm, belki de ailesi ile kötü anıları vardır. Alex ile Ivan'ın bana baktığını hissedebiliyorum, kesinlikle yanlış bir şey söylemiştim. "Çok özür dilerim ben sanırım yanlış bir şey söyle..."
"Var." Derin nefes aldı. "Vardı bir kız kardeşim vardı, annem ile babam nerede bilmiyorum." Dı mı? Kız kardeşine ne olmuştu? Onu üzmek istemediğim için daha fazla açmadım konuyu.

Yolda geçen saatlerde yemek yemiş, kitap okumuş , uyumuş ve diğerleri ile konuşmuştum tüm bunların sonunda uçaktan indiğimizde tamamen yabancı olduğum bir ülkeye ayak bastım. "Burayı bu kadar özleyeceğimi düşünmemiştim" dedi Emirhan, omzumda hissettiğim el ile irkilirken ellerin sahibini hemen tanıdım.
Alex.

Aniden etrafımızda takım elbiseli adamlar belirip bavulları arabaya taşımaya başladığında Ivan sırıttı "Ah, tanrım bayılıyorum bu ülkeye!"
Alex ona ters bir bakış gönderdiğinde Ivan göz devirmişti. "Ne var oğlum gelmişim yurduma." Konuşmalarını bölmek istemesem bile merak ettiğim bir şey vardı, Alex'in kolunu çekiştirip bana bakmasını sağladığımda aklımdakileri dile getirmiştim. "Emirhan da bizle gelecek mi?" Alex tek kaşını kaldırıp yüzüme baktı. "Neden gelirse rahatsız mı olursun?" Hızlıca kafamı iki yana salladım, Emirhan'ı gerçekten sevmiştim yaşadıklarına da üzülmüştüm uçakta kız kardeşini kaybettiğini söylemişti.

"Hayır,hayır aksine sevinirim gelirse." Alex Emirhan'a dönüp Rusça bir şeyler söylediğinde Emirhan'ın yüzünde buruk bir
Gülümseme oluştu, benim dediklerim hakkıma bir şeyler söylemişti Alex.
Emirhan'ın bana bu kadar yakın davranmasını anlamlandıramıyordum.
Ard ard'a dizilmiş 4 tane BMW gördüğümde en öndekine hepimiz binmiştik, ardından diğerleri de bizi takip etmişti.
Yolda geçen bir kaç saat ardından oldukça lüks bir müstakil evin önünde durduğumuzda Alex beklemeden içer girdi, peşinden girdiğimde evin dışarıdan göründüğünden daha da güzel olduğunu fark ettim.
"Eşyaları çoktan getirmişlerdir" dedi bana dönerek, kafamı sallayarak onu onaylamak istercesine cevapladım. "Anladım, güzelmiş."
"Lina kızgın mısın bana?" Ne için? Beni kurtardığın için mi? "Sana neden kızgın olayım?" Gözleri gözlerimi bulduğunda nefesimin kesildiğini hissettim. "Seni kendi yurdundan bambaşka bir ülkeye getirdim, ama zorundaydım."

Onu rahatlatmak için elini yavaşça tuttum. "Zorundaydık, hala öyleyiz." Yüzünde hafif bir gülümseme olup ardından silinmişti. "Beni anladığın için teşekkür ederim, buna gerçekten ihtiyacım vardı." Elimi ellerinden çektiğimde Emirhan ve Ivan da gelmişti Ivan anında lafa atladı; "Böldük mü? Böldük." Maya koşarak Alex'e sarıldığında Ivan'a kaşlarımı çattım. "Böleceğiniz bir şey yapmıyorduk." Ivan sırıttı. "Ne yani az sonra birbirinizin üzerine atlayıp birbirinizi vampirler gibi sömürmeyecek miydiniz??" Ivan gerçekten meraklı görünüyorken ona gözlerimi devirip maya'nın kulaklarını kapattım. Alex konuyu aniden değiştirdiğinde herkes ona döndü. "Lina için okul bulmamız gerekiyor, burada zorlanmayacağı bir okul var mı?" Emirhan şaşkınlıkla bana baktı "20 yaşında değil misin bitirmedin mi liseyi? Geçen sene bitirmiş olman lazımdı." Bunları nereden biliyordu? Beni tanımayan biri 2 sene önce bitirmem gerektiğini bilirdi, ancak bu çocuk çok daha fazlasını biliyordu.

PlütonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin