10.

13 3 3
                                    

"Hayır Lena! Esra anne çok kızar bize." Küçük sarışın kız kaşlarını çatmış abisine bakıyordu. "Ama çok acıktım, hem bugün Alexei de yok." Oğlan kardeşini kucağına alıp sessiz olmasını işaret etti, kız kardeşi acıktıysa doyurmalıydı.
Ceza alacak bile olsa.
Küçük kız abisinin gizlice ona verdiği ekmek parçasını yerken Esra ablasının sesini duydu, ona asla anne demezdi.
"Emirhan! Çabuk buraya gel." Ürkek erkek çocuğu ayağa kalktıktan sonra kardeşinin yanağını öpüp daha ürkek adımlar ile Annesinin yanına gitti,
Gerisi çığlıklardan başka bir şey değildi.

Öğrendiğim şey ile titrediğimiz hissettim, doğru muydu? Emirhan benim abim miydi? Neden saklandı senelerce benden, neden hiç tanımadım onu ya da neden hiç karşıma çıkmayı denemedi.
"Neden..?" Tek kelime söyleyebilmiştim sadece, neden? "Ya neden sakladın benden! Neden ya neden!" Bilmek istiyordum, öğrenmek. "Lena ben.." gözlerimden yaşlar süzülmeye başladığında kafamı iki yana salladım. "Hayır,hayır o isimle sakın seslenme bana."  Emirhan bileklerimden yakaladığında ellerimi çekmeye çalıştım, izin vermiyordu.
Nasıl olabilirdi ya bu? Nasıl mümkündü.

Emirhan tuttuğu bileklerimden beni kendine çekerek sarıldığında kafamı göğsüne bastırarak daha şiddetli ağlamaya başladım, şu an ezik göründüğümden emindim.
Sanki mümkünmüş gibi kafamı daha çok bastırırken saçlarımı okşayan eller beni sakinleştirmeye yetmişti.

"Aman tanrım, çok tatlı görünüyorsunuz beni de alın!" Ivan burnunu çekerek sarıldığında istemeden gülmüştüm, kafamı kaldırıp bizi tebessüm ile izleyen Alex'e gelmesini işaret ettiğimde tereddütle bana baktıktan sonra bize sarılan bir beden daha oldu.

Sarıldığım insanları yeni tanıyordum, yıllardır tanımadığım abimi bile.
Ve hiç bu kadar güvende hissetmemiştim.

"Biraz daha sıkarsanız baygınlık geçireceğim ama!" Ivan eliyle ağzımı kapattığında elini ısırdım, herkes Ivan'ın inlemesi ile gülerken bende onlara katıldım. "Ya kızım n'apıyorsun tch tch" Ivan lafını bitirir bitirmez kapı çaldığında Alex hızlıca bizden ayrılarak kapıyı açmaya gitti.
Kapıyı açtığında pembe saçları ile bir kız gördüm, gördüğüm gibi Alex'in boynuna atlamıştı.
Ne alakaydı şimdi bu kız? Çok güzeldi ayrıca, belki de kıskandım.

"Ahh, Alexei! Seni çok özledim tatlım." Sevgilisi miydi? Alexei ne alakaydı şimdi! Tatlım mı? Öf!
"Çek patilerini üzerimden başka bir şey için çağırdım seni Arina." İsminin Arina olduğunu öğrendiğim pembe saçlı kız ellerini Alex'in boynundan çekip, bize göz attıktan sonra geri önüne döndü.
"Ne oldu? Önemli bir şey olmasa çağırmazdın."
Alex başıyla şaşkınca onları izleyen beni işaret edip Rusça bir şeyler söylemeye başladı.
"Ha öyle mi? Ben de görünce şu görüntüsünden çıkarmamı isteyeceksin sandım, çok acınası görünüyor da." Kaşlarımı çatarak ona baktım,haklı olabilirdi ama yinede kimse bana laf edemezdi.

"Az önce reddedilirken sende öyle görünüyordun üzgünüm." Arina tam ağzını açacakken Alex'in ona attığı bakış ile susmayı tercih etti. "Alexei bu kız o mu?" Neyden bahsediyordu şimdi? Kafam yeterince karışıktı, daha fazlasını istemediğime eminim.
"Seni alakadar etmiyor Arina, ver şunu ve git."
Arina göz devirerek cebinden çıkarttığı zarfı Alex'in eline tutuşturdu. "Görüşürüz o zaman." Ve kapı kapandı.

Emirhan'ın telefonu çaldığında bütün dikkatim oraya kaydı, Emirhan tedirgin bakışlarla Alex'e bakarak Rusça bir şeyler söyledi.
Söylediklerinden çıkarabildiğim tek şey Esra isminin geçmesiydi.
"Kim arıyor?" Kafamdaki karmaşayı çözmek için cesaret ederek sorumu Emirhan'a yönelttim, Emirhan aslında abim yanağımı okşayıp sorumu geçiştirecek o cevabı verdi.
"Önemsiz biri güzelim, önemli değil." Kaşlarımı çatarak gözlerinin içine baktığımda gözlerinin annem ile birebir aynı olduğunu fark ettim,
Tüylerim diken diken oldu.

"Önemsiz ise göster işte Emirh..." Abi mi demeliydim ismi ile mi seslenmeliydim?
"Emirhan göster." Alex'in tok sesi duyulduğunda Emirhan cebinden telefonunu çıkararak bana ekrandaki yazıyı gösterdi.

Esra Akel

"Sen onu tanıyor musun?" Emirhan güldü ama bu söylediğim şey komik olduğu için değildi, buruk bir şekilde gülmüştü.

Emirhan bir şey demeden telefonu kapattı, Alex elini omzuma koyduğunda irkildim. "Akşam dışarı mı çıksak?" Diye bir fikir attı ortaya Ivan,ardından kolundaki saate bakıp boğazını temizledi. "Akşam olmuş bile hadi hadi hazırlanın ben de gidip mayayı babushka'a bırakayım." O da kim? Alex gülümseyip bana baktı. "Hadi o zaman." Aniden bileğimden tutarak beni yukarıda odama çıkardı. "Aslında Alex, kıyafetlerim yok." Alex sırıtarak dolabımın kapağını açtığında dolabımın bir sürü kıyafet ile dolu olduğunu gördüm, hepsi etiketliydi üstelik. "Alex..." Alex saçlarımı karıştırıp kapıya yöneldi. "Çabuk ol Ivan'ın gideceği yer çok yakın." Ve odadan çıktı.

Üzerime bedenimi tamamen saran dümdüz siyah bir elbise giydiğimde tam bedenim olması şaşırtmıştı, bazen xs giydiğimde bile bol geliyordu çünkü.
Elbisenin üzerine uzun deri bir ceket altına ise spor ayakkabılarımı geçirdiğimde makyaj yapamayacak kadar yorgun hissettiğim için makyajsız odadan çıktım, çıkar çıkmaz karşımda siyahlar içindeki deri ceketli Alex çarpmıştı.

Gözlerim istemsizce kemerinin altınadaki şişkinliğe kaydığında kızararak hızlıca gözlerimi kaçırdım, Alex'in kıkırdadığını duyduğumda utançtan yerin dibine girmek üzereydim ki Ivan'ın eve geldiğini duydum.
Şükürler olsun tanrım daha fazla rezil olmadan gitmek istiyorum sadece!

Alex aniden koluma girerek beni de peşinden merdivenlere sürükleyip aşağı indirdi, indiğimizde Ivan'ın üstünde rengarenk gömlek,Emirhan'ın -abimin- üstünde ise bembeyaz bir gömlek vardı.

-
Korumalar eşliğinde mekanın kapısının önüne bırakıldığımızda gözüm kapının önündeki kocaman korumalara takılmıştı, Alex bileğimden tuttuğu gibi mekandan içeri girmiştik.
Etraf oldukça ışıklı ve kalabalıktı, gözlerimi etrafta gezdirirken Alex aniden kulağıma eğildi.
"Evde çok zamanımız olmadığı için açıklayamadım, buraya aslında ufak bir iş için geldik. Seni şimdi şurada oturan kızların yanına götüreceğim," parmağı ile ilerideki 4 kızdan oluşan masayı işaret etti. "O sırada benim de ufak bir görüşme yapmam gerecek, Senden tek istediğim uzun süredir sevgiliymişiz gibi davranman."
Keşke gibi olmasaydı

Onu onaylamak istercesine kafamı salladım, "anladım tamam." Alex gülümseyip bileğimdeki elini belime çıkardı ve kızların masasına doğru ilerlemeye başladı.
Masaya vardığımızda bütün kızlar Alexi görüp kıyafetlerini düzeltmeye ve göğüs dekoltelerini daha da açığa çıkarmaya başladı.
"Selam kızlar,biliyorsunuzdur ufak bir işim var Aras bey ile, bu sürede güzeller güzelimi size bırakıyorum." Güzeller güzelim.

Kızlar dönüp birbirlerine bakıp beni baştan aşağı süzdüler, uzun siyah saçlı yüzünün yapılı olduğu belli olan kız sahte bir şekilde gülümseyip elimi tutarak masaya çekti.
"Merak etme canım, sevgilin bana emanet." Canım? Hay canını...
"Güzel, gidiyorum o halde." Alex göz kırpıp ortadan kaybolmuştu.
Yanına oturduğum sarışın kız elini koluma koyduğunda gülümsedi. "Alex gibi bir çocuğu nasıl kaptın anlamadım." Koyu kumral olan sarışına göz devirip bana baktı. "Sen boşver onu,en iyisi bir şeyler içelim biz." Kızıl saçlı olan kız gülüp garsonu çağırdı ve Rusça bir
Şekilde sipariş verdi.
Ne istediğimi bana sorsalardı keşke, zahmet olmazsa tabi.

Garson bir süre sonra içecekler ile geldiğinde önüme buzlu üzerinde lime olan bir bardak bırakmıştı, ne olduğunu anlamadığım için içmek istemiyordum. Siyah saçlı kız önümdeki bardağı biraz daha ittirip yüzüme baktı. "Hadi ama iç, seni zehirleyecek değiliz ya." Diyerek güldüğünde diğer kızlarda ona katıldı, onlar umrumda değildi sadece şu an Alex'in gözlerini görüp biraz rahatlamak istiyordum.
Gözlerim Alex'i aradığında kalabalığın içinde bulamamıştım.
Sıkıntıyla oflayarak bardağımdan bir yudum aldım.

Bir kaç yudum daha.
Ve bir kaç yudum daha.

PlütonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin