@sysisi
21.11.2022Mark ve onun aile evi ile geçirdiğimiz dördüncü ve son günün sabahında hiç beklemediğimiz, beklemek istemediğimiz ve bizi tam anlamıyla derinden sarsan bir olay olmuştu.
Aylardır hasta yatağında yatan annesi o sabah aniden can vermişti. Ve bunu, Mark uyanır uyanmaz annesinin kaldığı odaya aniden dalarak öğrenmişti. Mark'ın acı haykırışları ile bu acıya biz de dahil olmuştuk.
İçimden deliler gibi çığlık atarak ağlamak istiyordum. Ailemi kaybettiğimden bu zamana kadar ellerinde büyüdüğüm kadının cansız bedeni gözlerimin önünden gitmiyordu. Ben bu halde isem, Mark ve Minhyung'un nasıl hissettiğini tahmin dahi edemiyordum.
Oldukça rüzgarlı bir gündeydik. Yaprakları tamamen yok olmak üzere olan bir ağacın dibinde oturuyordum. Kafasını omzuma yaslamış ve sessizce göz yaşları dökerek annesinin mezarına bakan Mark hemen yanımdaydı. Sol kolumu onun omuzlarına sarmıştım ve hafifçe vuruyordum teselli etmek adına. Ama şu an da burada, bu mezarın başında bekleyen üç bedenin de iyi bir teselliye ihtiyacı vardı.
Minhyung'da saatlerce ağlasa da, büyüğümüz olarak kendini toparlayan kişi olmuştu. Arada bir bizi ikna etmeye çalışarak gitmemiz gerektiğini söylüyordu. Ama bunu ne ben istiyordum, ne de asla kendinde olmayan Mark istiyordu.
Arkamızda sayamadığımız kadar çok dakikalar bıraktıktan sonra havanın yavaş yavaş karardığını fark ederek bakışlarımı Mark'a doğru çevirdim.
Mark tamamen kendinden geçmiş bir şekilde uyuyordu. Hemen solumda bizim gibi oturan Minhyung'a çevirdim kafamı.
"Hyung?"
Sessizce ona seslendiğimde, yumduğu gözlerini aralayarak bana baktı.
"Mark uyudu," dedim sadece, pürüzlü çıkan sesimle. Minhyung, ağrıdığını tahmin ettiğim şakaklarını hafifçe ovaladıktan sonra aniden ayağa kalktı ve sağ tarafıma geçti.
Mark'ı nazikçe kucağına aldıktan sonra bakışlarını bana çevirdi.
"Arabayı açar mısın?"
Kafamı salladım ve takımının cebindeki anahtarı alarak arabanın olduğu yere doğru önden ilerledim.
Başım tamamen dönüyordu. İçim hala acıyordu ve ben sadece ağlamak istiyordum. Ama şu an hiçbirini yapamayacak kadar da yorgun hissediyordum.
Ben arabayı açtıktan sonra Minhyung Mark'ı arabanın arka koltuklarına yerleştirdi ve sürücü koltuğuna geçti. Kısa sürede onun yan tarafında yerimi aldığımda da hemen yola koyulduk.
Eve geleli dakikalar geçmişti. Minhyung kendi kıyafetlerinden sonra Mark'ınkileri de değiştirip pijamalarını giydirerek tekrardan yatağa yatırmıştı. Ben de üzerimi değiştirdikten sonra hiç beklemeden Mark'ın yanı başında yerimi aldım.
Minhyung, diğer odada daha rahat bir şekilde uyuyabileceğimi söylese de onu reddettim. Tüm gece boyunca Mark'ın yanında olmak istiyordum. Onun bana olduğu gibi benim de ona ihtiyacım vardı. Ve Mark gece sık sık uyanır, yanında birisini görmek isterdi. Hele ki şu günde onu yalnız bırakmak yapacağım en son şey bile değildi.
Gece boyunca arada bir dalıp gitmelerim dışında gözüme uyku girmemişti. Mark arada sırada bir şeyler mırıldansa da uykusu fazlasıyla derindi. Çoğu zaman onu izliyordum hiç bıkmadan. Bazen de bakışlarımı tavana çevirip orayı izliyordum uykum gelsin diye. Ama bir türlü gelmiyordu.
Mark aniden gözlerini araladığında ve ağlamaya başladığında, tekrardan dalmak üzere olan zihnim kendine gelmiş ve olduğum yerde doğrulmamı sağlamıştı. Mark hıçkırarak ağlıyorken hiç beklemeden kollarımı bedenine sardım ve yüzünü omzuma yasladım. Ellerini sırtımda birleştirmiş ve üzerimdeki tişörtü sıkıca kavramıştı. Göz yaşları omzumu sırılsıklam yaparken kulağına onu sakinleştirebilecek sözler mırıldanıyordum.
"Sisi," diyordu hıçkırıklarının arasında zar zor.
"Onu çok özledim..." diyordu, boğazındaki yumrunun izin verdiği kadarıyla.
Ne söyleyebilirdim hiç bilmiyordum. Bu yüzden sadece sırtını sıvazladım. Saçlarını okşadım, boynuna öpücükler kondurdum...
Tek yapabildiğim şey "Yanındayım," demekti. "Ben yanındayım, buradayım," diye sayıklamaktı.
Mark tekrardan sakinleşene kadar ve uyuyana kadar bunu yapmaya devam ettim. Sessizce ben de ağladım onunla birlikte. O ağlamasını şiddetlendirdikçe nefesim daha çok daralmıştı.
Ama şu an tekrardan uykuya daldı. Bu duruma zor da olsa bir gün alışacağını biliyordum. İçinde bir yerlerde hep bir boşluk olacağını çok iyi biliyordum. Belki o boşluğu dolduramazdım. Ama her zaman, ne olursa olsun onun yanında olacağımı çok iyi biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısa Hikayeler : Mark Lee
Romance[MARK LEE] ❅ ❅ ❅ [SHORT STORIES] ⓢⓨⓢⓘⓢⓘツ 開始日 | 16.08.2023