💙🎠~7

46 3 8
                                    

@Sysisi
21.04.2024

Sevgili halamın iyi gününe denk gelmiş olmalıydı ki uyandığımda hesabımda bir miktar para ile karşılaşmıştım. Ve yaptığım ilk iş faturalarımı ödemek olmuştu. 

Mark'ta kalmaya devam edeceğim için birkaç tane kıyafet getirmiştim yanımda ve şu anda onları teker teker çantama yerleştiriyordum. Normalde bir önceki günün akşamı gidecektim evime ama saat geç olduğu için Mark beni bırakmamıştı. Neyse ki hafta sonu olduğu için erkenden uyanabilmiş ve eşyaları toplamaya başlamıştım.

"Gidiyor musun?"

Kapının girişine yaslanmış Mark, kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde beni seyrediyordu. Çantamın fermuarlarını kapatır kapatmaz bedenimi tamamen ona doğru çevirdim.

"Evet. Artık yatağına kavuşabilirsin."

Gülerek kurduğum cümleme aynı şekilde karşılık verdi. Ortam oldukça garipti. Mark gülüyordu ancak yüzündeki o buruk ifadeyi ikimiz de çok iyi görebiliyorduk. Neredeyse iki haftadır bu evdeydim ve itiraf etmeliydim ki alışmıştım. Ona, bu eve, evde iki kişi oluşumuza, rahat yatağına...

Sanki daha çok şey söylemem gerekiyormuş gibi hissediyordum ama bedenimde öyle tuhaf bir gerginlik vardı ki ağzımı bıçak açmıyordu. Mark gözlerini en sonunda benimkilerle buluşturduğunda, sanki bir şeyler söylemesi gereken taraf oymuş gibi kaşlarımı kaldırarak bakmaya başladım.

"Akşam ders çalışmaya gelecek misin?"

Okul projemiz hala devam ediyordu. Ben hasta olduğum için iki haftadır sadece onlar ders çalışıyordu ancak artık iyi hissettiğim için ben de katılabilirdim.

"Evet," dedim. "Hatta bugün benim evime gelin. En azından daha rahat çalışırız ve minnetimin ufak bir karşılığı olur."

Gerginlikten ellerimi nere koyacağımı bilemediğim için pantolonumun arka ceplerine yerleştirmiştim. Neredeyse yerimde bir saniye bile durmuyordum. Benim aksime Mark sakin bir şekilde öylece beni seyrediyordu.

"Peki," dedi, bedenini yaslandığı kapıdan uzaklaştırırken. "Çocuklarla konuşurum. Gelmeden haber ederiz."

"Tamam öyleyse," dedim ve üzerime ceketimi geçirdim. Mark aniden odaya girip dolabını açtı ve içinden, okulda bana verdiği lacivert kapüşonlusunu çıkardı. Kapüşonluyu bana doğur uzatıp almamı bekledi.

"Hava o kadar da soğuk değil-"

"Hava soğuk."

Bir şey demeden kapüşonluyu aldım ve üzerimdeki ceketi çıkartıp lacivert, üzeri tamamen Mark'ın parfümü ile kaplı hırkayı giydim. Fermuarı boğazıma kadar kapatıp şapkasını saçlarımın üzerine yerleştirdim ve kendi ceketim ile çantamı da üzerime geçirdim.

"Yıkadıktan sonra geri veririm."

Mark kafasını iki yana salladı. "Senin olsun."

Neden bilmiyorum ama bakışları beni o kadar tuhaf hissettiriyordu ki yine bir şey diyemedim. Sanki ben bir adım atsam sıkıca bana sarılacak gibiydi. Ve nedensizce içimden bunu yapması için  resmen yalvarıyordum. Ama ne o ne de ben tek bir harekette bile bulunmuyorduk.

En sonunda evden ayrıldığımda ne Mark bana sarılmıştı ne de ben ona teşekkürlerimi, minnetlerimi sunmuştum. İkimiz de fazlasıyla gergin ve hatta utangaçtık. Sanırım ona bir hediye almalıydım çünkü bana evini açmış, bebek gibi bakmış ve ayrıca hırkasını vermişti.

Bir ara ona güzel bir hediye almam gerektiğini kafamın bir köşesine not alarak evime doğru yol aldım. İçeri girer girmez yaptığım ilk şey kaloriferi yakmak oldu. Ev öyle soğuktu ki psikolojik olarak öksürmeye ve halsiz hissetmeye başlamıştım. Ama evin kısa sürede ısınacağını bildiğimden hemencecik teslim olmayıp direkt odama yöneldim.

Kısa Hikayeler : Mark LeeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin