@SySisi
23.08.2023Arin tarafından işgal edilmiştim.
Canım arkadaşım, sabahtan beri sanki her an kaçıp gidecekmişim gibi davranıyordu. Yanımdan birkaç saniye bile olsa ayrılmıyordu. Tuvalete gideceğim zaman bile peşimden geliyordu!
"Neler oluyor, Arin?"
Beni kaldırımın ortasında, zorla kaçırıyormuşçasına sürükleyen kıza sorduğumda, gözlerini kaçırdı ve konuşmak için kendisiyle çelişti.
"Bir şey olduğu yok. Bizimkiler bekliyor ya, ondan acele ediyorum."
"Sabahtan beri?" Kaşlarımı kaldırarak sordum. "Evet," diyerek karşılık verdi. Bunun arkasında bir bit yeniği olduğu apaçık ortadaydı ama kurcalamadım. Son zamanlarda zaten moralim berbattı. Hayatım tamamen düzensizleşmişti ve ben küçücük şeylere bile kafa yormaktan vazgeçmiştim çünkü artık yoruluyordum. Kafamın sürekli açık olmasından, beynimde zibilyon tane düşüncenin aynı anda gezinmesinden gerçekten yorulmuştum.
"Geldik."
Oldukça klasik dizayn edilmiş kafenin önünde durduğumuzda onun buna neden bu kadar sevindiğini anlayamamıştım çünkü sırıtıyordu. İçimi huzursuzluk kaplamıştı fakat belli etmedim. Belki de içeride güzel bir şey vardı?
İçeri girdik sakince. Kafe neredeyse boştu. Çalışanlara iyi dileklerimizi yolladıktan sonra arka kısma doğru ilerlemeye başladık. Kafenin cam tarafındaki oturma takımlarına doğru ilerlerken bir şey fark etmiştim. Oradaydı. Beni gördüğünde tamamen gergin bir şekilde yanındaki Jaemin'e baktı. Gözlerimi devirdim onlara doğru ilerlerken. Sinirlenmeye başladığımı hissedebiliyordum. Sabahtan beri Arin'in kırım kırım kıvrılması bu yüzden miydi? Beni Mark ile aynı masaya oturtmak mıydı? Üstelik neler yaşadığımızı en iyi o biliyordu.
"Beni bununla aynı masaya oturtmak için miydi bütün her şey?"
Tüm odağımı Arin' çevirerek sorduğumda Mark kaşlarını çattı. Onun odağında tamamen ben vardım.
"Bu mu?" dedi yüzünü buruşturarak. "Bu derken? Ben senin sevgilinim, Sisi!"
O tamamen bana baksa da ben ona bakmamakta ısrarcıydım. Ama kurduğu son cümle tüm sinirimin bir halat gibi kopmasına sebep oldu. Sertçe ona çevirdim bakışlarımı. Bana öfke ve hayal kırıklığıyla bakıyordu.
"Sevgilimsin, öyle mi?"
Sinirle güldüm. Kendime hakim olmam gerekiyordu. Her şeyden önce açık alandaydık. Ne olursa olsun insanları rahatsız etmeye hakkım yoktu.
Mark hızla ayağa kalktığında Jaemin onu kolundan tutarak bana doğru gelmesini engelledi. Bu plan ondan ve yanımdaki Arin'den çıktığı çok belliydi. Geldiğimizden beri birbirleriyle bakışıp duruyorlardı çünkü. Kötü bir şeyler yaşanacağını anlamış olacaklardı ki ikisi de endişeliydi.
"Evet, sevgilinim! Bana bu diyerek hitap edemezsin!"
O da en az benim kadar sinirliydi. İkimizin de yakın zamanda yaşadığı şeyler tazeydi. İkizim de birbirimize kızgındık. Ama suçun büyüğü neredeyse ondaydı ve ben günleridir tek bir kelime bile olsa üzgün olduğunu dile getirmesini beklemiştim. En azından ilişkimize değer veriyorsa eğer bunu yapabileceğini düşünmüştüm ama yanıldığımı şu an anlıyordum. Gözlerindeki o öfke hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını vurguluyordu bana.
Güldüm söylediklerine. Çok şey söylemek, onun karşısında çok sözcük öldürmek istiyordum. Ancak ne söylesem algılayamayacak kadar sinirliydi. Ve benim artık onun sinirini daha fazla kaldırabilecek sabrım yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısa Hikayeler : Mark Lee
Romance[MARK LEE] ❅ ❅ ❅ [SHORT STORIES] ⓢⓨⓢⓘⓢⓘツ 開始日 | 16.08.2023