Onlardan gerçekten bıkmıştım artık. İnsanlardan gerçekten bıkmıştım. Üstüne üstlük sahip olduğum tek varlıklar olan annem ve babam da beni yoruyordu. Artık nefes alabilecek durumda hissetmiyordum kendimi.
Odamın kapısını hızla kapatıp ardı ardına üç kez kilitledim ve kendimi geniş yatağımın üzerine bıraktım. Hıçkırıklarım beni zorluyordu. Bu yüzden onları serbest bıraktım. Ciğerlerim güçlükle ağladığım için acıyordu. Çok kırgındım. Çok kırgın ve yorgundum.
Sol omzumda bir el hissettim. Sonra o el beni sırt üstü yatırdı yatağa. Gözlerimi açmamış ama ağlamaya devam ederken kendimi sakinleştirmeye çalışmıştım.
"Şşş, bebeğim..."
Mark elini saçlarımda gezdiriyor, yavaş yavaş okşuyor ve derin nefesler alıp veriyordu. Ona sıkıca sarılmak istiyordum. Kollarını bana o kadar sıkı dolasın ki, yavaş yavaş küçüleyim ve içinde yok olayım istiyordum.
"Sakin ol, sakin ol. Şşş!"
Beni kendine doğru çekti Mark. Kollarını sıkıca vücuduma dolayıp yüzümü boyun girintisine yerleştirdi. Ona karşılık vererek sokuldum kollarının arasına. Hıçkırıklarımı kesmiş, derin iç çekişlerimle sadece gözyaşı döküyordum.
Ona olan her şeyi anlatmak istiyordum. Hissettiklerimi anlatmak ve ne kadar yorgun olduğumu söylemek istiyordum.
Ama o bunu zaten biliyordu.
O zaten olan her şeyi görüyordu. Neler hissettiğimi anlayabiliyordu ve yorgun olduğumu biliyordu. Bu yüzden bana sıkıca sarıldı ve onun kolları arasında uyumama izin verdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.