🔥✨

104 5 2
                                    

@SySisi
14.10.2023

Tamamen siyahlar içinde bir kadın düşünün. Boyu yetmişlerde. Gözleri kıpkırmızı. Dudaklarında kırmızının en koyu tonu ve saçları en az ayna kadar parlak bir siyahlıkta. Size "Ben tanrıyım!" diyor...

Gülmekten artık karnım ağrımaya başladığında kendimi yatağıma bıraktım. Bir elim karnımın üzerinde, diğeri yaşaran gözlerimdeydi. Kendimi sakinleştirmek adına derin nefesler alıp veriyordum ancak nafileydi. Ciddi suratına baktıkça gülme isteğim daha da artıyordu.

"Sen-"

Aniden ayaklandığımda neredeyse kendimdeydim. Üstümü başımı düzeltip derin bir nefes alarak karşımdaki kadına baktım.

"Nasıl girdin odama? Hırsız mısın?"

Sorum saçmaydı çünkü bu kadar dikkat çeken bir hırsız olması imkansızdı. Ama akşam sularında neden evime girmiş olsundu ki?

"Bak, ölümlü-"

Güldüm tekrardan. Sanki bu dünyadan değilmiş gibi konuşuyordu. Gülüyordum fakat bu gülüşüm saniyeler öncesine benzemiyordu. Sinirlerimin yavaş yavaş bozulduğunu belli eden bir gülüştü bu.

"Çık evimden yoksa polis çağıracağım. Tanrıyım dedi ya..."

İçimden sessiz sessiz gülerken yaşadığım bu saçmalığa kafa salladım. Fakat az kalsın aklımı kaçırmamı sağlayacak bir şey oldu. Kadın aniden yok oldu ve saliseler içerisinde tam karşımda belirdi. Geri adım attım. Siyah ojeli elleriyle yakamı kavrayıp yüzünü suratıma yaklaştırdı. Lens olduğuna kendimi inandırdığım gözleri kırmızının en parlak tonunu aldı. Yüzündeki öfke beni kokudan delirtebilecek cinstendi.

"Sizlerin çok aptal olduğunu biliyordum ama bu derece olacağını düşünmemiştim."

Sesi korku yayıyordu, sesi buz gibi bir hava yayıyordu. Sesi beni öyle ürkütmüştü ki küçük dilimi yutmuş gibiydim. Bırakın konuşmayı, dudaklarımın arasından yaşadığıma dair ufak bir inilti bile çıkmıyordu.

"Bak, ölümlü..." Yakamı daha sıkı kavrayıp yüzünü olabildiğince yakınıma getirdi. Gözlerinden başka bir şey göremez oldum böylelikle. Gözleri ölümümün habercisi gibiydi. Korkudan altıma işemiş bile olabilirdim!

"...Sen bana lazımsın. Şimdi uslu ol ve gözlerini kapat."

Bana ne yapacaktı, öldürecek miydi yoksa işkence mi edecekti ya da bana musallat mı olacaktı bilmiyordum. Dediği hiçbir şeyi anlamıyordum. Ama sıkıca yumdum gözümü. Başka seçeneğim yoktu çünkü. İstesem bile karşı çıkamazdım.

Sonra bir şeyler oldu. Vücudumda garip ağrılar ve acılar hissettim. Gözümü açtığımda bir saniye geçtiğini anladım ama sanki yıllar sürmüştü bu yaralar. Zaten vücuduma baktığımda her yerimin yara bere içinde olduğunu fark ettim.

"Nereye getirdin beni?"

Ormanlık alan gibi bir yerdeydik. Fakat burası o kadar farklı hissettirmişti ki ürpermiştim. Tüylerim resmen diken diken olmuştu. Refleksle ellerim vücudumu bulduğunda siyahlar içindeki kadın bana döndürdü korkutucu bedenini.

"Beni iyi dinle."

Sesi öyle güçlüydü ki anında dikleştim yerimde ve dikkatimi ona verdim. Sanki üzerimde bir büyü vardı da ona itaat etmek zorundaymışım gibi. Kendime engel olamıyordum. Beni ele geçirmiş gibiydi adeta.

"Majesteleri'nin oğlu kayboldu ve sen onun yerine geçeceksin."

Her şey o kadar hızlı ve benliğimden dışarı gerçekleşiyordu ki beynim allak bullaktı. Majesteleri kimdi, oğlu kimdi, benimle ne alakası vardı?..

Kısa Hikayeler : Mark LeeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin