Y A Z
12 Ağustos 2005
Cuma
Varnata, AvaryaYaz'ın canı oturmak istemiyordu. Ayaktaydı, masaya gerilmiş dev takvimin üzerinde parmağını gezdiriyordu.
"Varnata'da bir Cumartesi, bir de Pazar çıkalım," dedi. "Diğerlerinin de hepsi Pazar günü olsun."
"18 Eylül'de Vilisri'de Vult'un mitingi var," diye işaret etti Deniz Alkan. Deniz, Bahri'nin kardeşiydi ve Alkan ailesindeki herkes gibi Kızıl Elma Partisi'nin bir üyesiydi. "Vilisri mitingini cumartesiye alalım."
Parti yöneticileri Kasım'daki genel seçim öncesi mitingleri planlıyorlardı. Varnata'da iki, diğer şehirlerde bir olmak üzere toplam dokuz miting düzenleyeceklerdi. Dokuz haftaya yayılan geniş bir programdı, her haftaya bir miting düşüyordu.
"İki şehrin yerini değiştirsek?" dedi parti başkanı. "Felke'ye 18'inde, Vilisri'ye de 11'inde gidelim."
Alihan söze girdi. "Vilisri'ye 17 Eylül'de gitmek daha mantıklı. Çünkü Hakan Vult, muhtemelen basın toplantısındaki olaylar üzerinden sana yüklenecek. Aynı şehirde ondan bir gün önce konuşma yapmalısın ki etkisini kırabilesin."
"Kurtuluş Aslan da 17 Eylül'de Felke'de," dedi Yaz. "O benim üzerime Vult'tan da çok yüklenir. Hatta konuşmasının eksenini benim üzerime kurar." Sesini kalınlaştırıp Kurtuluş'un taklidini yaptı. "O geldi, Avarya'da düzen bozuldu. Çok genç, istifa etmeli."
"Diyemez." dedi Bahri. Tütün alışkanlığından dolayı sık sık nefes nefese kalıyordu. "Çıkarına aykırı. Sen, bir milliyetçisin Yaz. O ise sosyal demokrat. Senden eksilecek oylar, Aslan'a değil, yine bizim çizgimize yakın alternatif partilere gider. Bir alternatif partinin yükselerek meclise girmesi rakip sayısının artması demektir ki ana muhalefet bunu istemez."
"Doğdu'nun seçmenleri var, değil mi?" diye sordu Alihan.
"Kesinlikle. Katya Doğdu çekildi ve ortada bir boşluk bıraktı. Seçmenlerinin yarısı seçimi boykot etse, diğer yarısı oy verecek. Aslan'ın potansiyeli burada saklı."
"Bu çok özel bir seçim," dedi Deniz. "Normalde partiler birbiriyle rekabet eder. Birbirlerinin oyunu düşürmeye çalışırlar. Fakat mevcut şartlarda oyumuzun düşmesi ne ATP'nin ne YGP'nin işine gelir."
"Pastanın sadece üçe bölünmesi için çalışıyoruz," dedi diğer yönetici üyelerden biri.
"Rekabet hali hazırda meclise girebilmiş partilerle henüz giremeyenler arasında. Bu yüzden biz de iktidarı ve ana muhalefeti hedef almayacağız. Açık açık değilse de örtülü destek vereceğiz."
"Kazan-kazan durumu," dedi Alihan.
"Daha doğrusu kazan-kazan-kazan durumu," dedi Yaz.
Toplantıya ara verdikleri ilk dakikalarda çantasında titreşim hisseden kıvırcık saçlı kadın, cep telefonunu çıkardı. Danışman olarak parti binasında olması gereken fakat toplantıya gelmeyen Uysal, uzun bir mesaj yazmıştı. Aralarındaki ilişki bu şekilde devam edemezdi. Oturup konuşmaları ve eğer bir şeyler iyiye gitmeyecekse ayrılmaları gerekiyordu.
"Ne konuşacağız ki?" diye yazdı Yaz. "Güven inşa etmek zordur, güveni yıkmak kolaydır, onarmak ise imkansızdır. Benim sana güvenim yıkıldı."
Sonraki mesajında "Kardeşime bir şey yapmadığına ikna oldum," dedi. "Yemin ettin. Çok yalvardın, çok üzüldün. O sözlerinde yalan yoktu. Ancak arkamdan iş çevirmediğine inanmıyorum."
Derin bir nefes aldı. Kısa mesajın küçük kapasitesi içindekileri dökmeye yetmiyordu. "Gölgelerde kalan bir yanın var ve buna katlanamıyorum. Senin yanında kendimi güvende hissetmiyorum. Profesyonel anlamda bir iş ilişkimiz olabilir. Ötesi olamaz. Geleceğimi seninle kuramam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avarya Oyunları
General FictionFransız İhtilali'nden sonra monarşinin temelleri çatırdadı. Halk ipleri eline aldı, demokrasi dünya genelinde yaygınlaştı. Artık cinsiyet ya da statü fark etmeksizin her reşit birey ülkesinin yönetiminde söz sahibi olacaktı. Öyle söyledi aydınlar. İ...