I - XXIV

25 3 5
                                    

K A T Y A

22 Kasım 2005
Salı
Varnata, Avarya

Gece yarısını birkaç dakika geçiyordu. Hafifçe yağan yağmurun sesi yoldan geçen arabaların sesleri arasından zar zor duyuluyordu. Katya soğuktan korunmak için şişme yelek giymiş, ellerini de cebine koymuş, karakolun göze gri gibi gelen bir ışıkla aydınlatılan koridorundaki metal koltuklarda oturuyordu. Yanında avukatı vardı. Kimse onu broşürler için gözaltına almaya kalkmadan kendi ayaklarıyla kalkıp gelmek istemişti.

Nöbetçi polise bu niyetini söyledi. Polis ise broşürler yüzünden gözaltına alınmasının muhtemel olduğunu fakat henüz savcılıktan emir gelmediğini söyledi. Çay ikram ettikten sonra şaşkınlığını "Diğer şüpheliler kaçmaya çalışır, ya siz..." diye dile getirdi.

"Şüpheli de değilim, suçlu da. Bunu bildiğim için buradayım."

"Gürsel," cumhurbaşkanının soyadıydı, "İskambil Çetesi'nin bir terör örgütü olduğunu söylemişti, siz de onların simgesiyle afiş bastırmışsınız. Bunun bir yaptırımı olacaktır. Belki sadece para cezasıyla kurtulursunuz."

Katya nezaketen gülümseyerek "Çeteyi desteklemiyorum, broşüre bunu da yazdım," dedi ve masayı gösterdi. Broşürün bir örneği de masanın üzerinde duruyordu. "Ben simgeleri destekliyorum."

"Aynı şey değil mi?"

"Değil. İskambil oyunu uzak bir geçmişten gelir. Şimdiki haline 1300'lerde Fransa'da kavuşmuştur."

"Tarihi ne olursa olsun, bugün onu cumhurbaşkanı öldüren bir çete kullanıyor," dedi polis. "Gamalı haç size neyi hatırlatır?"

"Nazileri."

"Aslında gamalı haç, Hinduizm'den gelen bir uğur simgesidir ve binlerce yıllık bir geçmişi vardır. Naziler onu sahiplendiğinden beri kimse ilk anlamını hatırlamıyor."

"Haklı olabilirsiniz," dedi kadın. "Gözden kaçırdığınız şey şu ki Avarya'da gamalı haç simgesi taşımak suç değildir. Hiçbir simgeyi taşımak suç değildir."

"Bir terör örgütünün logosunu taşımak suçtur."

"Öyleyse gösterin."

"Neyi?" dedi polis.

"Simgeleri yasaklayan kanun maddesini. Yasa yoksa suç da yok."

Polis, bilgisayarına döndü ve internette bir iki sayfayı gezdikten sonra, kanunun numarasını söyleyerek "Terör örgütü propagandası, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır." dedi.

"Katya Hanım örgüt propagandası yapmıyor," diye söze girdi avukat. "Bu simgelerin evrensel olduğunu söylüyor. Eğer yüzlerce yıllık bir kart oyununun simgeleri suçsa, kahvehaneler ve oyun salonlarının da kapatılması gerekir."

Polis, "Zaten birçoğu kart oyunlarını kaldırdı," dedi.

"Kart oyunu oynattığı için cezalandırılan bir işletme var mı?"

"Şöyle..." dedi memur, bir süre düşündü. Kendileri hiçbir işletme sahibini gözaltına almamıştı fakat diğer şehirlerde böyle bir şey olmuş olabilirdi. İnternette haberlere baktı, bulamadı. "Hayır, sanırım olmamış."

"İşte bir sorun yok," dedi avukat.

"Peki, neden iskambil simgeleri?" dedi polis, Katya'ya dönerek.

"Çünkü bu simgeler halka sınıf bilincini aktarmak için mükemmel bir araç."

"Nasıl yani?"

"Bir piramit düşünün," dedi. "En üstte kral ve soylular var. Seçilmişler... Piramidin kalbi... İşte bu yüzden simgeleri kalp. Hemen altında ise seçilmişleri koruyan silahlılar var. Ordu. Simgeleri mızrak ucu olan maça. Tüccarlar, kiremit taşlarına benzeyen karoyla; piramidin en altındaki köylü ve işçiler ise üç yapraklı yoncayı andıran sinekle temsil ediliyor. Birçok kart oyununda kupa en değerli, sinek ise en değersiz karttır."

Avarya OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin