dp - bir

4.3K 278 181
                                    

On yedi yaşında hayat bazen harbiden çekilmez oluyordu. Bir de aylardan ekimse, mide bulandırıcı bir rüzgârın pençesindeyseniz, hırkanız sıranızın üstünde kalmışsa, hele de peşinizde pervane gibi dolaşıp kafanızı parça parça edene kadar konuşan yakın bir arkadaşınız varsa... On yedi o kadar da matah bir yaş değildi belki de.

"Ya geri zekâlı, kırk dakika oturur kalkarız zaten."

"Felix aptal mısın sen? Tanımadığım insanın yanında niye oturayım sırf sen kız düşüreceksin diye?"

"Gerginiz diyoruz ya salak herif, her gün son sınıf biriyle randevuya çıkmıyorum."

Jeongin'in öğle arasının ardından yeniden okul bahçesine yönelen seri adımları yavaşladı iyiden iyide, ardından ansızın kaldırımın ortasında duruverdi arkadaşına diktiği gözleriyle.

"Bir de üst sınıf mı lan?" dedi olanca hayretiyle. Felix, onun kolundan çekiştirip bahçe kapısından soktu üzerine çevrilen birkaç gözün mahcubiyetini daha fazla hissetmemek adına.

"Ne varmış, olgun seviyorum. Bizim devre çekilmiyor artık." diye yanıtlandığında yarım ağız sırıttı Jeongin, soğuk ellerini pantolonunun arka ceplerine yerleştirdi ılıtmak için.

"Sadece ibneler kendinden büyük kadınlara sulanır." dedi kendinden emin bir şekilde, arkadaşını sinir küpüne çevireceğine şüphe yoktu.

"Sıçtığımın tespitlerini kendine sakla, kızın arkadaşını beğenmesen bile çaktırma ayrıca, bir daha görüşmezsin olur biter."

"Geleceğimi söylemedim?"

"Rızan olsun olmasın Jeongin, benimlesin."

Kahverengi tutamlarından gözlerinin önüne düşenleri ayıklayarak arkadaşının önünden yürümeye başladı Felix, yeterince rica etmişti ve bunu Jeongin gibi bir dallama için fazla nazik bulmuştu şimdi. Emrivaki yapmak lazımdı ona, işe de yarıyordu gayet.

Öğle arasından sonraki iki teneffüs boyunca Jeongin yakındı durdu. Kimseyle herhangi bir münasebete girmek istemediğini defalarca dile getirse de lafını geçiremediği arkadaşı tarafından itinayla geri çevrildi Felix. Okul çıkışı buluşmaya ikisi beraber gidecekler, beraber döneceklerdi; o kadar.

"Gitsin evine dersini çalışsın, üniversiteye hazırlanmıyor mu bu kız?"

"Yengen hakkında düzgün konuş."

"Bir çarparım şimdi sana," diye yükseldi Jeongin, el mahkum yürüyordu yine Felix ile fakat başka bir kızın dırdırını da dinleyecek takati yoktu hiç. "Bu soğukta ne yapıyorsam seninle zaten." mırıldanışıyla ellerini gömleğinin kollarına doladığı vakit zayıf hafızasına küfredişi bir oldu.

"Hırkanı yine unutmamış olsaydın bu kadar soğuk gelmezdi." dedi Felix daha o konuşmaya yeltenmeden. "Gördüm de bilerek söylemedim sana, üşü biraz aklın başına gelsin."

"Seninle dost olarak anılmak istemiyorum artık."

Ağız dolusu gür bir kahkaha attı Felix arkadaşını tiye alırcasına. Ardından önüne vardıkları kafenin kapısını açıp eliyle içeriyi işaret etti.

"Lady first." dedi oyuncu bir flörtözlükle. Jeongin ellerini üşüyen kollarından çekerek göz devirdi. "Lady siksin seni."

Dışarıdaki dehşet esintinin aksine içeriye tatlı bir sıcaklık hakimdi, klimalardandı bariz fakat taze bir havası da vardı mekânın. Jeongin, etrafı hatrında yer edindirmek ister gibi süzdü dışarıdan belli olmayacak bir dikkatle. Ardından arkadaşının dürtmesi ile kafasını sağa doğru çevirdi.

daft punks | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin