"Oğlum gidip beraber kızı uyarırsınız falan sandım lan! Herifle öpüşeceğini bilseydim gelirdim peşinden."
"Öpüşmedik amına koyayım, daha kaç defa diyeceğim!"
Jeongin hiddetle sırasının önünde gidip gelen Felix'e çıkıştı, asabı zaten bozuktu. Daha dün Hyunjin ile konuşmuşlar ve bugün saçma sapan bir söylenti daha çıkmıştı. Böyle sikten meselelerin hızlı yayıldığını daha iyi anlamıştı Jeongin.
"Amına kodumun fotoğrafını kim görse yiyişiyorsunuz sanar Jeongin."
"Oğlum hayır diyorum sana, konuşuyorduk sadece. Kavga ediyorduk hatta!" dedikten sonra bir süre önce sırasının üzerine fırlattığı telefonu eliyle çekerek yaklaştırdı kendine. "Orospu çocuğu." diye söylendi içine içine. Öylesine yaklaşmıştı ki ve fotoğrafı yakalayan her kimse, ki bu açık kapılı sınıfların önünde bu hâllere girişmelerinden dolayı herkesin yapabileceği bir şeydi, perspektifi öyle yanlış anlaşılacak biçimde kullanmıştı ki Jeongin bile gerçekten öyle bir şey yapıp yapmadıklarını sorguladı birkaç saniye.
Elbette ilk dedikodu ortalıkta halihazırda dolaşıyor olmasaydı bir fotoğrafla kimsenin ilgisini çekecekleri yoktu. Okulda kavga eden öğrenciler de hep kafa kafaya ve haddinden epey fazla yakınlıkta olurdu, olağan görülürdü bu durum fakat şimdi söylenti bir hayli karışmıştı ortalığa ve bambaşka bir şeye evrileceğine şüphe yoktu. Hyunjin haksızdı bu konuda, üç dört günle atlatılır gibi değildi. Jeongin emindi ki okuldaki fazla meraklı öğrenciler işi yokuşa sürmeye devam edecekti.
"Ya," Jeongin'in tam da arkasında duran sırasına oturdu Felix, ders bedendi ve sınıfları boştu. "Takmamaya çalış diyeceğim de senin o sikik kafan basmıyor buna."
"Takıyorum ben," hiddetlenmişti yine. "Herkes çok mu gamsız lan! Bir ben mi takıyorum bu kadar? Milletin ağzına sakız olmak rahatsız ediyor beni, hakkımda asılsız şeyler konuşulsun istemiyorum, yönelimim heriflere makara olsun istemiyorum amına koyayım! Böyle söyleyince haksız mı oluyorum?"
Fazla yükselmişti ve lafı sadece arkadaşına cevaben de değildi, dünden beri Hyunjin'in dediklerini düşünüp duruyor, iliklerine dek asabileşiyordu.
"Kimse demedi öyle bir şey," sırasının üzerinden yaklaştı biraz Felix, elini arkadaşının omzuna koydu. "Hyunjin'le ne konuştunuz ki anlatmadın. Ne söyledi sana?"
"Ne bileyim." derin bir nefesi burnundan vererek çarpıntısını sakinleştirmeye çabaladı. "Unutulur gidermiş, niye takıyormuşum, ona hava hoşmuş."
"Hoşmuş derken?"
"Kodumun ibnesi, gözüne kestirmiş beni." sinirle güldü. "Ben de sırada bekliyorum zaten değil mi? Bir de nasıl emin kendinden, bir görsen."
"Oha, değil demişti hani?"
"Bilmiyorum Felix, ne adını adımın yanında duymak istiyorum ne de görmek istiyorum. Annemin kulağına giderse biterim ben, biliyorsun."
"Biliyorum." dedi Felix sesini kısarak, Jeongin'in evde yaşadığı baskı ve sorunların en çok o farkındaydı zaten, diyecek başka bir şeyi yoktu o yüzden. "Eunchae ile konuşsan? Başladığı yerden bitmez mi ki?"
"Başladığı yerden fazlasıyla uzaklaştı mesele ve o kızla da asla konuşmam. Ne olacağı varsa olsun, hemen olsun."
Gözleri yumuluydu, öfkelenmemeye çalışıyordu, zordu nitekim. Başka şeyler düşünmeye uğraşsa da o çocuk aklına geliyor ve uğraşını boşa çıkarıyordu. Rahatsız derecede kısalığa ulaşan mesafelerinin niçin o kadar da rahatsız edici olmadığını düşünüyordu. Normalde öylesi bir yakınlık Jeongin için yumruk davetiyesiydi fakat kendini her bakımdan sorgulayacak raddede farklı düşünceler esip geçmişti bir anlığına. Karşısındakinin munzur sırıtışını izlemeyip yüzünü dağıtmalıydı, özel alanı işgale uğramıştı sonuçta ve Jeongin bundan nefret ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daft punks | hyunin
Fanfic[tamamlandı] "Bak kardeşim, ben ibne değilim. Haberin olsun." "Ben de değilim amına koyayım." -seunglix. -düzyazı.