dp - yedi

1.3K 195 145
                                    

"Kantindeydim ben, gördüm bizzat."

Haewon, serin esintiden dolayı birbirine giren kaküllerini düzeltti elleriyle. Boşuna bir uğraş olduğunu anladığında ise boş verip yanındaki iki oğlana döndü yeniden.

"Bir anda alevlendiler de niçin başladığını kimse duymadı."

"Ne için olduğu belli zaten." diye mırıldandı Hyunjin ayağının önüne gelen taşı kenara iterek.

"Çoğu kişi bilmiyor, bu sabah piç olduğunu kabullenemediği için saldırdı diye bağırıyordu o züppe. Jeongin ortalıkta yok diye de aleyhine konuşmak kolay geliyor olmalı."

Kaşlarını çatıp gözlerini tek saniyeliğine yumdu Hyunjin, cepleri içinde yumruklarını sıkıyordu iyice. Keyfi günün başından beri yoktu ve yerine gelmeyecek gibiydi, Jeongin dün akşam lafını havada bırakarak gittikten sonra bunu anlamıştı zaten.

"Uzaklaştırma aldılar, üç gün."

"Felix de mi?" diye sordu Seungmin, üçünün arasından olaya en uzak kişiydi, bilgisi sınırlıydı.

"Evet!" diye heyecanla konuştu Haewon. "Koca çocuğu haşat etti, mertmiş o da. Gerçi bana yazmıyor artık, mert olsa ne çıkar?"

"Saçmalama Haewon, yüz verdiğin yoktu zaten, boşuna oyalama insanları."

Kuzenine alttan bir bakış atıp dudak kıvırdı Haewon, aynı karşılığı aldığında ise kafasını çevirdi zıt tarafa. Ne diye bulaştığını anlamamıştı. "Neyse," dedi. "Ben Sullyoon'un yanına gidiyorum."

"O da kim?"

"Alt sınıflardan bir kız, birkaç gün önce tanıştık. Üstelik burnunu olur olmadık şeylere sokmuyor." diyerek kuzenine gönderme yaptı Haewon, ardından el sallayarak uzaklaştı yürümeye devam eden ikiliden.

Hyunjin ile Seungmin, bir süre tek kelime etmeden turladılar okul bahçesini. İkisi de bambaşka şeyler düşünüyorlardı ki sonunda biri araladı ağzını.

"Niye suratsızsın bugün?" diye sordu Seungmin, sert bir, rüzgâr kıyılarından geçip gitti diye ürperdi sonra, omuzlarını havaya kaldırıp indirdi.

"Sen niye öylesin?"

"Ben hep böyleyim, keyfimi yerine getirecek bir şeyim yok."

"Benim de yok o zaman."

"Senin hiç yok değil, ortalıkta yok yalnızca." diye düzeltti Hyunjin'i, ikisi de bu farkındalığa güldüler kısacık.

"Belki." dedi Hyunjin, emin değildi fakat dolmayan bir şeyler vardı. Üzerine gidesi gelse de önündeki bariyeri aşamadığı bir parçanın yokluğunu hissediyordu, daha evvel hiç sahip olmadığı, taptaze.

Yine de zaman kavramını kullanmayı tercih etti, belki ortalıkta olmamak iyiydi, sustururdu. Sonuçta her güne yeni malzeme vardı, on saatleri devirecek, çene çalacak bir ton kişi ve bir ton konu. Hep böyle olurdu nitekim.

+++

3 gün sonra

"İki tarih dersi kaçırdım, kuduracağım cidden."

"Benim için de kudur çünkü hiç umursadığım bir ders değil."

"Jisung not tutmuş mudur acaba?" yatağında bir diğer tarafa döndü Jeongin, yarım saattir Felix ile havayı suyu masaya yatırıyorlardı.

"Jisung?" deyip tok bir kahkaha attı Felix. "Ben not tutarım ama o tutmaz, delirdin mi?"

"Of ya, huzursuzlandım. İnternetten yetişeceğim mecbur."

daft punks | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin