dp - sekiz

1.4K 197 73
                                    

"Üç günün ardından okula glow up geçirdiğimizi bilerek giriyoruz, ev hapsinden çıktık."

Arkadaşının absürt esprisine gülerek okul bahçesinden içeri girdi Jeongin. Üç gündür birbirlerinin sanal görüntüsü haricinde görüşmemişlerdi ve kapıda buluştukları vakit tuhaf bir hasret giderme merasimi yaşanmıştı, belki beş saniyelik.

Güne Felix'in göründüğü kadar süper başlamış değildi aslında ve şimdi de, olayların bir getirisi olarak paranoyaklaştığından mıdır bilinmez, üzerinde onlarca göz hissediyordu. Dönüp bir daha bakmalar, fısıldaşmalar, gülüşmeler ve daha nicesi sanki üzerine yağıyordu. Olmak istediğinden çok daha göz önündeydi şimdi, kim bilir neler neler konuşulmuştu, babasından da bahsedilmiş miydi acaba?

"Annen bir şey dedi mi?" diye sordu Felix arkadaşının suratının pek de neşeli olmadığını gördüğünde. Meraklı insan sürüsünün çoğunu atlatıp sınıflarına girmişlerdi nihayet.

"Bir dahakine okuldan alınırsın dedi, klasik annem işte."

"Kavgayı biz başlattık belki ama tahrik edilmedik mi sonuçta, senin hakkında konuşuyorlardı! Neden söylemedin bunu?" rahatsız bir heyecanla çantasını sırasının üzerine bırakırken konuşuyordu Felix, Jeongin'in böyle sus pus kalmasından hoşlanmamıştı.

"Haberi var." dedi Jeongin sakince. "Nasıl olmuş bilmiyorum ama var."

"Neyden?"

"Şu Hyunjin ile benim meselem işte," sesini kıstı Jeongin, hâlihazırda herkesin dilindelerdi fakat onun ağzından duyulmasına luzüm yoktu. "Güya yatmışız ya amına koyayım."

"Çok kızdı mı, ne söyledi?"

Kafasını salladı arkadaşını onaylamak adına. Sandalyesine yan bir şekilde oturmuştu, Felix de kendi sırasının üzerinde ona doğru eğilmişti.

"Bir daha böyle bir iğrençlik yaparsam bu sefer de yatılıyı boylarmışım," başparmağıyla ötekinin derisini kazıyordu, kafasını kaldırmıyordu bile. "Hâlâ siktiğimin herifini unutamamış diye tüm öfkesini bana işliyor, yüzüme tükürdü bu sabah, bilmiyor muyum sanki hıncını çıkarmaya çalıştığını."

"Dalga mı geçiyor bu kadın?" bir hışımla ayağa kalktı Felix, ders zili çaldı diye oluşmaya başlayan kalabalık bu fevri hareketinin göze batmasını önlemişti. "Demedin mi lan hiçbir şey yapmadım diye! Ne suçun var senin?"

"Desem ne değişecek? Ne dinliyor ne anlıyor, sonuç hep aynı."

Felix, bir eli kendi belinin üzerindeyken diğeriyle şakaklarını ovaladı bıkkınca. Jeongin'in annesinin nasıl bir kaçık olduğunu en iyi o bilirdi, ondandır ki istenmediğini bile bile yüzlerce kez yatıya giderdi evlerine. Ailesinin hatrından ötürü de bir laf edemezdi. Hoş, çoğu vakit de fazladan mesaiye kalır gece yarısına kadar görünmezdi evde.

"Bugün bize gelsene." dedi içindeki öfkeyi ses tonuna bir parça olsun yansıtmadan. "Dünyanın en sikko oyununu aldım, oynarız."

"Bilmiyorum, sorayım bir ona göre."

"Peki."

Sınıfın uğultusunun kesilmesinin ardından ikisi de sıralarına oturmuş ve derse giren öğretmenlerinin sorduğu hâl hatıra gönülsüzce cevap vermişlerdi. Öyle yadırgar bir ortam da yoktu, herkes kendi hâlinde görünüyordu.

Ne zaman ki Jisung, iki dersin ardından nefes nefese sınıfa girmişti işte o vakit başlamıştı onların mesaisi.

"Bedenci aşağıda tuttu beni lan, sadece iki ders geç kalmıştım." diyerek sesli söylenmesiyle çantasını sırasına atar atmaz pencere tarafındaki ikilinin yanına koştu. "Hoş geldiniz, nasıldı uzaklaştırma?"

daft punks | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin