"Aldırmazsan aldırma ama kendini kandırman gerek."
+++
"Resmen altı derstir anlatmanı bekliyorum Jeongin, hadi."
"Bir şey yok anlatacak, özür diledi dedim ya işte."
"Salak," diyerek arkadaşına göz devirdi Felix, ardından soğuk havadan dolayı akmaya başlayan burnunu çekerek daha da yanaştı Jeongin'e. Okulun bahçesinde dolanıyorlardı. "Nasıl diledi işte, ne söyledi? Sen ne cevap verdin? Hiçbir haltı anlatmadın."
Mevsimden ötürü kaybolmaya yüz tutan çilleriyle beraber rica eder gibi dudak büzen Felix'e sırıttı Jeongin, el mahkûm araladı ağzını. Belki düşünmekten daha zahmetsiz olurdu böylece.
"Sen gidince durup da konuşmasını beklemedim hiç, durağa yürüdüm direkt."
"O kadar beklediğim bir hareket ki."
"Ne yapayım Felix? Millet bunun için bekliyor sanki, bir fısıldaşmalar, aptal aptal bakışlar. Rahatsız oluyorum." dedikten sonra gördüğü ilk banka oturdu Jeongin, arkadaşı da yanına tünediği zaman ikisinin de kalçaları sızladı oturağın soğukluğundan ötürü.
"Haklısın, devam et."
"Otobüse binene kadar bırakmadı peşimi, illa konuşacakmışız. Konuşacak bir şey de yoktu bu arada, derdi ağzının laf yapması."
"Ee, ne yaptı, seninle otobüse falan mı bindi?"
"Evet." dediği vakit Felix'in alaylı gülüşü hayrete dönüştü, şaka yapmıştı oysaki.
"Ciddi misin?"
"Ciddiyim tabii, peşimden bindi. Zırvaladı bir şeyler, özür diliyormuş ama tüm suçu üstlenmiyormuş falan. Sonra otobüs bir hareket etti, suratını görmen lazımdı."
Tok ve keyifli bir kahkaha attı Felix. "Senin otobüsüne binip üstüne bir de inmeyi mi düşünmüş?" dedi, zira bildiği ve bindiği kadarıyla Jeongin'in kullandığı otobüs civarın en kalabalık ve boğucu otobüsü olurdu.
"İnemedi, bir de ayaktaydı." dedikten sonra kendisi de kıkırdadı yarım ağız.
"Tüm o yolu ayakta geçirmek... Evine de geldi mi bari?"
"Ayakta değildi amına koyduğum."
"Sen dedin ya lan."
"Kucağıma düştü pat diye, hâlinden de nasıl memnundu bir görsen!"
Gözlerini neşeyle irileştirerek henüz sönmemiş kahkahasını tazeledi kahverengi saçlı çocuk. Şaşkındı, kavga bile ederler sanıyordu da bunu aklının ucundan bile geçirmemişti. Ağzını açmadan hızını alamayıp parlamaya başlayan arkadaşını dinlemeye devam etti.
"Tam diyorum ki tamam, dahası olmaz. Üstüne bir de uyuyakaldı! Omzuma yatırdım mecbur, kafamı oynatamazdım yoksa. Sonra ben de uyumuşum, zaten yorgundum, bir de uyandırmakla uğraşamazdım. Dedim ki zıbarsın biraz, kafam rahatlasın. Bizim şoförü bilirsin, düz yolda bile viraj alıyor pezevenk! E Hyunjin de kayıp duruyordu sürekli, mecburen tuttum, düşerse rezil ederdi bizi. Herifin kokusunu hâlâ sağ omzumdan alırsın bak! Nasıl boca etmişse sik gibi parfümü, zevksiz orospu çocuğu. Yıkayamadım da dün, üşendim."
Derince ve buharlı bir nefes verdi konuştuğu paragrafın üzerine. Bilinçsiz cümlelerdi sanki, yeni yeni farkına varıyordu. Belki de bir tür kendini kandırmaydı. Kafasını çevirip de sessizliğini koruyan arkadaşının munzur ifadesiyle karşılaşınca temizledi boğazını.
"Ne bakıyorsun tip tip?" dedi sinir bozucu sırıtışıyla yapmaya çalıştığı imanın anlaşılabildiği Felix'e.
"Hiç," diyerek omuz silkti Felix burnunu kırıştırarak. "Beklediğimden tuhafmış, sonra ne oldu, gidip yatağına falan mı yatırdın? Ayağında da salladın mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daft punks | hyunin
Fanfic[tamamlandı] "Bak kardeşim, ben ibne değilim. Haberin olsun." "Ben de değilim amına koyayım." -seunglix. -düzyazı.