Bölüm 10: Kana Bulandı Artık Mermiler

90 35 57
                                    

Mehmet hala Kerem'in kapısına vuruyordu.

Gidip alıp almamak arasında kalmıştım...

"Aç kapıyı! Yaptığının bedelini ödeyeceksin!" sert ve soğuk sesi otelin içinde yankılanıyordu. Korkunçtu!

Kerem kapıyı yavaşça araladı ve kafasını kapının dışına çıkardı.

"Ne var gece gece Mehmet. Belanı mı bulmaya geldin?" dedi Kerem uykulu bir ses tonuyla.

"Hayır, sadece küçük bir işim var. Sonra hayatıma normal bir şekilde devam edeceğim." dedi Mehmet normal bir sesle. Hayır ya...

"Delirdin mi Mehmet? Neden buradasın?" dedi Kerem.

"Evet delirdim! Sen ne cüretle, ne cesaretle benim canımdan çok sevdiğim arkadaşıma, kardeşime dokundun?" evet, işte bu sefer gerçekten Mehmet delirmişti.

Sinirden gözü dönmüştü. Gözleri etrafa ateş saçıyordu âdeta.

"Bu cesaretle..." dedi Kerem ve Mehmet'in suratına bir yumruk geçirdi. Mehmet sadistçe gülümsedi ve patlamış dudağının kenarından akan kanı başparmağıyla sildi. Yusuf hızlı adımlarla onların yanına gidiyordu.

"Mehmet gel gidelim. Başını sırf benim gibi bir aptal yüzünden belaya sokma! Ben aklıma tüküreyim! Sana neden bunları anlattım ki?! Senin bu konularda hassas olduğunu biliyordum! Ama ben bencillik ettim! Sırf derdimi paylaşmak istediğim için seni bu işe ben yönlendirdim!" dedi Yusuf ve Mehmet'i kolundan çekmeye çalıştı.

"Yusuf sen odamıza git, lütfen. Küçük bir işimiz var." dedi Mehmet ve  siyah karartıyı belinden çıkardı. Ve Kerem'in omzuna bastırdı. O an onun ne olduğunu kavradım. Bir tabanca...

Ben onlara doğru koşmaya başladım. Şevval de benim seslerime ve bağırışmalara uyanmıştı. Neva ve Gülizar da dışarı çıkmıştı. İkisinin de elinde silahlar vardı. Tabii, bu seslere silahsız çıkmak bir delinin işi olmalıydı.

Ben de her an silâhlarımı taşıyordum. Şevval de valizinden bir hançer ve tabanca çıkarttı.

"Adel n'oluyor kardeşim savaşa mı gidiyoruz?" Dedi Şevval valizinin fermuarını kapatırken. Durdum ve şöyle dedim.

"Bilmiyorum. Belkide ölüme gidiyoruzdur."

Mehmet de bu arada silahını Kerem'in omzuna bastırmaya devam ediyordu.

"Elveda de, son sözleri mırıldanabilirsin!" dedi Mehmet rahatsız edici bir sesle.

"Mehmet dur! Ne olursun!" Dedi Yusuf. Gözleri dolmuştu ve Mehmet'i kolundan çekmeye çalışıyordu. Ama nafile, o
yerinden bile kıpırdamıyordu. İstese de yapmazdı bunu.

Ve Mehmet tetiği çekti, o an zaman durmuştu, her şey durmuştu...

Silah ateş aldı ve yüksek bir ses çıktı.

"Bu onun için!" Dedi Mehmet gülerek. Ve Kerem'in omzundan kanlar akmaya başladı. Kerem gözlerini sıkıca kapatmıştı ve yanındaki duvara tutunuyordu. Bir eli yarasındaydı...

Berre de odadan çıkmıştı.

Sonra Kerem diğer omzundan da vuruldu.

"Bu da ihanetin için!" Mehmet kahkaha atıyordu. Ve en sonunda gülmekten gözlerinden yaşlar geldi. Kahretsin, kahretsin!

Yusuf şok içinde etrafa bakıyordu. Yapabileceği bir şey yoktu, korkudan beti benzi atmıştı.

En son elini dudaklarının üzerine götürdü ve gülmesini durdurmaya çalıştı. Onu ilk defa böyle görüyordum. Kerem kapının yanında, yerde yatıyordu.

Artık Çıkış Yok Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin