"Bu oyunu oynamaya devam edelim mi?" Dedi Neva."Bence devam edelim. Bir,iki defa daha oynar bırakırız." Dedi Mehmet.
"Tamam o zaman ben çeviriyorum şişeyi." Dedim hızla şişeye elimi uzatarak. Yeşil şişeyi tek elimle tuttum ve döndürmeye başladım. Durduğunda ise şişenin ucu Yusuf'u gösteriyordu.
"Doğruluk mu? Cesaret mi?" Dedim hızla. Ve Yusuf'un bakışlarında anlık bir korku sezdim...
Ve arkamdan bir ses "Cesaret." Diye fısıldadı. Sonra yanımdaki Gülizar'ın kafasına bir silah doğrultuldu. Ve ben de kafamın arkasında soğuk bir şey hissettim. Ve yavaşça iki elimi de havaya kaldırdım.
"Çığlık atmayı kesin! Yoksa hepiniz ölürsünüz!" dedi tanıdık bir ses.
Bu Kerem'in sesiydi...
O bunu yapabilir miydi?
Eminim ki, bunu gözünü bile kırpmadan yapardı... Demek bize silah doğrultmaya cesaret etmişti.
Şoku atlatmaya çalışırken önümde oturan Neva'nın kafasına da bir silah doğrultuldu fakat silahı kimin tuttuğunu göremiyordum.
Karanlıktaki kişileri görmeye çalışırken havaya bir kurşun sıkıldı. Omuzlarım havalandı,korkuyla yerimden sıçradım fakat birkaç saniye sonra bir şey olmadığını kestirebildim.
Ama belki de silahı o tutmuyordu. Başka biri ya da başka bir varlık tutuyordu. Bu lanet otelde olanlar mantık dışı olsa da artık neler olabileceğini biliyordum.
Bir anlığına deli cesaretiyle sesimi yükselttim. "Ne istiyorsun bizden? Yeter artık, bizi rahat bırakın!"
"Benimle bağırmadan konuş!" Bu ses koridorda yankılandığında tüylerim diken diken olmuştu. Bu ses benim sesimdi...
"Cesedini yaksam mı? Dereye mi atsam?" dedi bir ses daha. Neler oluyordu?
Birkaç saniye geçer geçmez bir silah daha patladı ve karanlıktaki herkesi süzdüm. Yanımdaki kişilerden bir çığlık sesi gelmemişti, yani bu bizim sağlam olduğumuzu gösteriyordu. Yine mi havaya ateş edildi?
Ama bu silah sesinden sonra arkamdaki silahı tutan kişi yere düştüğünde merminin boşa sıkılmadığını fark ettim. Arkamı döndüğümde ceset gördüm ve bunu normal karşıladım. Onu da siyah duman kontrol altına almıştı ama artık vurulmuştu.
Ne kadar üzüldüğümü tahmin edemezsin(!)
Onu kimin vurduğuna baktığımda ise onu gördüm
Kerem'i.
Mavi gözlü gencin sert sesi yankılandığında titredim. "Ayağa kalk, Kâhin, bol kanlı bir gece bizi bekliyor!"
"Dövüş partnerim olmak senin için bir şeref olacak, Pisicik." dedim ve hızla ayaklandım, elimi belime attım. Evet! Belimdeki kemere koyduğum silah şans eseri oradaydı. Hemen silahı elime aldım ve kuytu bir köşede pustum. Bu sırada bütün silahlar Kerem'e dönmüştü. Kollarını iki yana açtı ve kıkırdadı. Ne tür bir psikopatsın sen?
"Mermileriniz bana isabet edene dek tehlikedesiniz, aptallar."
Bu sırada diğerleri de bu durumu fırsat bilip ayağa kalkmıştı, silahlarını eline almıştı. Bir tek silah, Gülizar'ın başına dayalıydı.
"Ulan geri zekâlılar, benim ne günahım vardı! Beni de kurtarsanıza!"
Kahverengi saçlı kızın sözü biter bitmez arkasındaki adama bir kurşun yaklaştı. Beyaz gömlekli adam tetiğe basmak üzereyken havadaki mermi onun kafatasını delmiş, duvarda kırmızı lekeler oluşmasına neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Çıkış Yok
Misterio / SuspensoYedi yakın arkadaş, Almanya'da kış tatili için ıssız bir orman oteline giderler. Uçak masraflarını minimize etmek için bu seçimi yaparlar, ancak bilmedikleri şey, otelin derinliklerinde gizlenen sırların ve tehlikelerin olduğudur. Otel, dışarıdan b...