"Sana diyorum! Eğer ateş edersen seni öldürmekten kötü ederim!"
Bu kız gerçekten benim kardeşim mi? Aslında babama gözleri, surat şekli ve burnu benden daha fazla benziyordu. Gözleri okyanus mavisiydi. Simsiyah kısa saçları omuzlarına dökülüyordu. Ama okyanus rengi gözleri sanki kendine doğru çekiyordu beni. Onu daha tanımadan bile içimde bir sevgi besliyordum. Gözleri etrafa zehir saçıyordu sanki. Gözlerindeki okyanusta fırtınalar kopuyordu ve şimşekler çakıyordu.
Ve bu kız hızla Kerem'in kafasını iki eliyle tuttu."At o lanet olası silahını yere. Yoksa kırarım boynunu. Seçimini hızlı yap. Zaman daralıyor." Dedi Kerem'in kulağına doğru fısıldayarak.Benim kardeşim olabileceğine inanmaya başlamıştım.
Kerem sanki elinde ateşi tutuyormuş kadar hızlı yere attı silahını. O kız Kerem'e hızla bir tekme attı ve Kerem yere düştü. Yerde belini tutarak kıvranıyordu. Berre üzerine doğru koşmaya başladı o kızın. Tam elini havaya kaldırdığı anda o kız Berre'nin elini havada yakaladı ve kolunu ters çevirdi.
"O elini bir daha kaldırmayı deneyeyim bile deme." Dedi soğuk bir sesle. Ve Berre'yi kenara itti.
Sonra Yusuf'un yanına gitti sakin adımlarla.
"İyi misin Yusuf?" Dedi sakince. Mehmet de Yusuf'un yanına yaklaştı.
"Yusuf iyi misin! Burnun çok kanıyor! Bembeyaz olmuşsun! Bana bak, sakın uyuma..." Dedi Mehmet panikle. Yusuf'un tek eline avuçlarının arasına almıştı Zaten Yusuf'un yanında oturuyordu. Ama gittikçe daha fazla kan kaybediyordu Yusuf.
"Ameliyat olduğum yere vurdu. Hâlâ acıyor..." Dedi Yusuf sessizce.
"Kerem seni mahvedeceğim!" Dedi Mehmet sinirle.
" Nereye vurdu?" Dedi o kız.
"Karnımdan bıçaklanmıştım bir kere. Dikiş yerine vurdu. Birkaç kere de yumruk attı..." Dedi Yusuf dişlerini sıkarak.
"Mehmet karnına bak dikişi açılmış mı?" Dedi o kız.
"Adımızı nereden biliyorsun?" Dedi Mehmet.
"Sence şu an adını nereden bildiğim mi daha önemli yoksa arkadaşının sağlığı mı?" Dedi o kız.
Mehmet cevabı çok iyi biliyordu. Bu yüzden Yusuf'un tişörtünü kaldırdı ve baktı.
"Birşey yok. Ama biraz kızarmış dikiş izinin olduğu yer." Dedi Mehmet üzgün bir ses tonuyla.
"Tamam o zaman bir sıkıntı yok. Odasına götür ve biraz dinlensin." Dedi o kız.
Mehmet Yusuf'un kolundan tuttu ve ayağa kaldırdı.
"Kendin yürüyebilecek misin?" Dedi Mehmet endişeyle.
"Bilmiyorum. Yürümeye çalışırı-"
"O zaman benden destek alacaksın. İtiraz istemiyorum." Dedi Mehmet.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Çıkış Yok
Mistério / SuspenseYedi yakın arkadaş, Almanya'da kış tatili için ıssız bir orman oteline giderler. Uçak masraflarını minimize etmek için bu seçimi yaparlar, ancak bilmedikleri şey, otelin derinliklerinde gizlenen sırların ve tehlikelerin olduğudur. Otel, dışarıdan b...