40.Bölüm

3.1K 127 44
                                    

Merhaba millet. Naber?

Nasılsınız bakalım?

Size bu bölüm öncesi yazarınızdan çok güzel bir tavsiye vereceğim. Eğer, birisi sizin elinizi bırakıyorsa ve daha sonra sağda solda “O şu an başkasıyla birlikte” diye sizi kötülüyorsa, ona sadece şunu söyleyin: Yasını mı tutacaktım?

Sen siktir olup gidiyorsan, sen beni bırakabiliyorsan, daha sonra o eli başkalarının tuttuğundan sana ne ki? Yaran mı var aslan parçası? Beter ol.

Bu kadar :)

Ay bu arada bir baktım 10K olmuşuz da, geçmişiz de. Bir mutlu oldum anlatamamm. Veee aşk kategorisinde 1.sıradayız. Hepinize çok çok çok teşekkür ederim. Gerçekten iyi ki varsınız :)

İyi okumalar bebekler :)

Gözlerimi açtığımda hastane odasında olduğumu fark ettim. “Derin,” dedi Ateş hızla soluğu yanımda alırken. Çok endişelenmiş görünüyordu. “Ateş,” dedim pürüzlü çıkan ses tonumla. “Kendine geldin sonunda,” dedi tebessüm ederek. “Ateş,” dedim bu kez doğrularak. “Söyle güzelim. Söyle, buradayım,” dedi elimden tutarken.

“Sen ne dedin?” dedim titreyen ses tonumla. Gözlerim tekrar dolmak üzereydi. “Derin,” dedi çaresiz bir şekilde. “Yalandı, değil mi? Şakaydı ya da. Kızmam hiç,” dedim hızla. “Lütfen sinirden söylediğini söyle bana. Kızdın, ondan söyledin, değil mi? Lütfen Ateş.”

“Derin,” dedi bir kez daha acıyla. “Gerçekti.” Kalbime tekrardan bir ağrı saplanmıştı. “Olamaz,” dedim hızla başımı iki yana sallarken. “Sen çok iyi gözüküyorsun Ateş. Senin hiçbir şeyin yok gibi gözüküyor. Ateş, yalan söylüyorsun.” Ben bunu kabul etmek istemiyordum. “Senin insomnia dışında ne hastalığın olabilir ki?”

“Derin,” dedi derin bir nefes vererek. “Güzel sevgilim,” dedi ellerimi tutarken. “Ne olur yapma böyle,” dedi yalvaran gözleriyle bana bakarken. “Asıl sen yapma Ateş,” dedim gözlerim dolarken. “Sen yapma, yalvarırım. Yalan söylüyorsun işte.” Ağlamak üzereydim. “Derin, ben AIDS hastasıyım,” dedi gözlerimin içine bakarken. “Her geçen gün yavaş yavaş ölüyorum.”

“Ne?” dedim gözümden bir damla yaş akarken. “Sana daha önce bir birliktelik yaşadığımı söylemiştim. O kız, hastaymış. Söylememişti bana. Ondan sonra oldu işte,” dedi kafasını öne eğerken. “Ama bunun bir tedavisi var,” dedim hızla umut dolu bakışlarımla. “Tedavi alıyorsun, değil mi?”

“Hayır Derin.” Kaşlarımı çattım. Ne demek hayır? “Tedaviyi yıllar öncesinde reddettim. İstemiyorum tedavi olmak.” Delirmiş gibi güldüm. “Hasta mısın oğlum sen? Bile bile kendini ölümün kollarına mı atıyorsun?”

“Evet,” dedi hızla. “Çünkü tedavi dediğin şey işkenceyi daha fazla uzatmak benim için.” Derin bir nefes verdi. “Sana dokunamam. Seni deli gibi arzularken bunu yapamam Derin. Bu siktiğimin hayatında zaten böyle yaşanmaz ki. Benim için asıl ölüm bu. Bu hayatta sadece nefes alıp vermemi istiyorsun, ama ben bununla daha fazla devam edemem. Çünkü zaten kaç senedir zor dayanıyorum. İstemiyorum tedavi olmak.”

“Ateş, tedavi olacaksın,” dedim direterek.

“Olmayacağım,” dedi kesin bir dille.

“Ya benden sevdiğim adamın göz göre göre gözümün önünde ölüşünü izlememi istiyorsun sen,” dedim çıldırmış gibi. “Ben aynısını sana yapsam hoşuna gider miydi? Bir gün ölüp gideceğimi bile bile benimle hiçbir şey olmamış gibi devam edebilir miydin sen?”

“Derin, anlamıyorsun,” dedi Ateş. “Bu grip değil ki. Veya kanser de değil. AIDS. Atlatabileceğim bir şey değil. Boşa çırpınmanın bir faydası yok ateş böceği. Ben öleceğim. Zaten herkes er ya da geç bir gün ölür. Değil mi?”

“Ben de kendimi öldürürüm o zaman,” dedim bir anda. “Derin, saçmalama,” dedi sinirlenmeye başlayarak. “Ya ben senin olmadığın bir hayatta yaşamak istemiyorum,” dedim ağlarken. “Madem birlikte yaşayamayacağız, o zaman birlikte ölelim. Ben senden başkasıyla olmak istemiyorum ki. Ben senden başka kimseyi sevmek istemiyorum. Kalbimde sen varken bunu yapamam ben. Madem yaşamayı istemiyorsun, senin yaşamadığın bir hayatta ben de yaşamam. Ölürsen, beni de öldürmüş olursun. Eğer içinde benim bulunduğum o kalp, atmayı sonlandırırsa, içinde ben de ölürüm Ateş.”

Ateş Böceği // Yarı texting (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin