41.Bölüm

2.9K 116 7
                                    

“Ben öldükten sonra hayatına normal bir şekilde devam edeceksin.”

“Hayır.”

“Derin, öyle bir saçmalık yapmayacaksın!” dedi bir anda avazı çıkana kadar bağırırken. “Delirtme artık beni, yeter!” Bir anda iki kolumdan da sıkıca kavramıştı. Öfkeyle bakıyordu bana. “Zaten ölüyorum bir de sen öldürme beni, yeter,” dedi dişlerinin arasından. Gözlerim dolmuştu. “Söylediğime pişman etme artık, yeter,” dedi kısık çıkan ses tonuyla. “Sensiz bu hayata devam etmek istemiyorum,” dedim titreyen ses tonumla. Bakışları değişmişti.

“Yalvarıyorum sana,” dedi çaresiz bir şekilde beni bırakırken. Gözlerini kapatmıştı. “Yalvarıyorum.” Yüzümü avuçlarken alnını alnıma yaslamıştı. “Ne olur benim için yaşa sevgilim.” Ağlamaya başlamıştım. “Ne olur Derin,” dedi çaresiz bir şekilde. “Ne olur ikimizi de öldürme.”

“Ne olur ölme,” dedim ağlayarak. “Özür dilerim,” dedi o da ağlayarak. Sıkı bir şekilde Ateş’e sarılmıştım. Ben mucizelere inanmazdım. Ama keşke şu an bir mucize olsaydı ve benim sevdiğim adam yaşasaydı. Bu gerçeği bilmek benim boğazımı sıkıyordu resmen. Biri beni boğuyormuş gibi hissediyordum. “Senden rica ediyorum Derin,” dedi bana sarılırken. “O kalbinde yaşat beni. Benden sonra yaşayarak yaşat beni. Ölmek istemiyorum.”

Bu cümle daha şiddetle ağlamama sebep olmuştu. “Senin kalbinde ölmek istemiyorum,” dedi acıyla. Sevdiğin birini kaybettikten sonra hayatına nasıl devam edebilirdin ki? Mümkün müydü böyle bir şey? Cehennem azabı gibi olmaz mıydı her şey senin için? Ona ne desem de faydasız olacaktı. Sanırım bu acı gerçeği ben bir şekilde kabul etmeliydim. Yana yana kabul etmeliydim işte.

O gün, Ateş’le birlikte uyumuştum. Onun kollarının arasında uyumak istemiştim. Onun kokusunu içime çekmek istemiştim. Keşke bu koku aklıma kazınsa da, bir daha çıkmasa. Ben bu kokuyu unutmak istemiyordum çünkü. Kafamı göğsüne koyarken kalp atışlarını duymuştum. Nefesini hissetmiştim. Keşke bu kalp dayanmasaydı. Keşke hep böyle atmaya devam etseydi. Kalbi ne kadar da güzel atıyordu.

Gecenin bir vakti uyandığımda gözlerini kapattığını fark ettim. Eğer kalbinin attığını fark etmeseydim, benim kalbim duracaktı. Öyle güzel uyuyordu ki. Uyuduğunda tüm yorgunluğu yüzüne açık bir şekilde yansıyordu. Harabe gibiydi. Onu böyle görmek içimi parçalıyordu. Yaşlanmış gibiydi sanki. Onu izlemiştim. Keşke hep onu böyle uyurken izleyebilseydim. Ben biraz hareket edince gözlerini açmıştı. “Özür dilerim,” dedim onu uyandırdığım için. Zaten zar zor uyuyordu. Tebessüm etti. Kafasını hafif kaldırıp benim göğsüme koydu. Ellerini boynuna dolamamı sağladı. “Biraz da ben senin koynunda uyuyayım,” dedi tebessüm etmesine devam ederken. Gözlerini kapattı.

Gözlerim yanmaya başlamıştı. Yine de tebessüm ettim.

“Öldüğümde...” dedi kısık ses tonuyla. Söyleme işte bunu ya. “Senin kollarının arasında ölmek isterim.” Nefesimi tutmuştum. “Senin kokunu içime çekerek, sana dokunarak, seni tenimde hissederek...” dedi uykulu ses tonuyla. Gözlerini açtı. Bana baktı. Ağlayacak gibiydim. “Bence dünyanın en güzel ölüm şekli bu. Yaşadığını hissederek ölmek,” dedi yüzüme bakarak. “Kollarının arasında ölmemi ister miydin?” dedim titreyen ses tonumla. Sustu. Yutkunduğunu hissetmiştim. “Eğer senin ölümden başka bir yolun olmadığını bilseydim...” dedi zorlukla konuşarak. “Eğer başka bir çıkış yolumuzun olmadığını bilseydim,” dedi kısık çıkan ses tonuyla. “Ben mutlu gitmen için her şeyi yapardım.” Tebessüm etmişti ve bu tebessümünün acı barındırdığını hissetmiştim. “Her ne kadar zor olsa da...o an bin yerimden bıçaklanmış gibi hissedeceğimi, cayır cayır yanacağımı bilsem de...senin için yapardım bunu ateş böceği.”

Titrek bir nefes vermiştim.

“Ya sen?” dedi bana bakmasına devam ederken. “Sen benim için yapar mısın bunu?”

Yanıp kavrulacağımı bilmeme rağmen hem de.

Ama keşke gitmesen, keşke ben yanmasam.

Keşke tarih bizi yazmasa sevgilim.

Ateş Böceği // Yarı texting (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin