☆26☆

3.2K 400 826
                                    


Yine bir tatil gününden herkese merhaba!

Bu tatilde ailemin yanına gideceğim için bavulumu önceki günden hazırlamıştım. Ailem İncheon'da beni bekliyorlardı.

Sabah erkenden kalkıp hazırlanmıştım ve evdekilere haber verip evden çıkmıştım. İncheon'a gitmeden önce yeni yurdumuza uğrayacaktım.

Evet! Artık bütün üyelerle ortak bir yurdumuz olacaktı!

Bavul hazırlamamın nedeni de buydu zaten. Bavuluma koyduğum eşyaları o eve bırakacaktım çünkü geri döndüğümde artık orada yaşayacaktık. Ailemin evine giderken yanıma kıyafet almama gerek yoktu. Orada yeterince kıyafetim vardı zaten. Annem sağ olsun bütün kıyafetlerimi hala saklıyordu ama ben oraya gittiğimde abimin kıyafetlerini giyiyordum çünkü bana bol gelmelerini seviyordum.

(Yazar: keske benim abim de kiyafetlerini giymeme izin verse aga bee. Bugun de bana yakiyoruz dostlar)

Arabam ile yeni yurdumuzun önüne gelince arabadan çıktım ve bagajdan bavulumu alıp eve doğru yürüdüm. Ev benim saray dedikleri evim kadardı. Kapının önüne geldiğimde, cebimdeki anahtarı çıkardım ve kapıyı açtım.

Ayakkabılıktan anladığım kadarıyla evde birileri vardı.

Ayakkabılarımı çıkardım ve ayakkabılığa koydum. Zenginiz diye eve ayakkabıyla girecek değiliz ya!

Salona doğru ilerlediğimde içeride Felix, Hyunjin ve Minho hyungu gördüm. Yemek yiyorlardı.

"Aaa Jisungie, sen mi geldin? Biz de yemek yiyorduk, gel sen de ye." Felix'in cümlesi üzerine başımı olumsuz anlamda salladım.

"Yok ya. Ben kıyafetlerimi bırakıp gideceğim."

"Nereye gideceksin?"

"Ailemin yanına, İncheon'a gideceğim hyung."

"Anladım. Biz tutmayalım o zaman seni." Minho hyungun sözleri üzerine başımı olumlu anlamda salladım ve daha önceden kura ile belirlediğimiz odama çıktım.

Bavulumu yatağımın üzerine attım ve içini açıp kıyafetlerimi çıkarmaya başladım. Dolabımı açtım ve çıkardığım kıyafetleri dizmeye başladım. O kadar çok kıyafet almıştım ki hepsini dizemeyeceğimi düşünüyordum.

Fakat yaklaşık 10-15 dakika sonra hepsini dizmeyi başarmıştım. Dinlenmek için yatağıma oturmuştum ki kapım çalındı.

"Geel." Diye bağırmamla kapım aralandı ve içeriye Minho hyung girdi.

"Ne yapıyorsun Hannie?" Dedi tatlı bir sesle ve yanıma oturdu.

"Kıyafetlerimi yerleştirdim. Şimdi de dinleniyordum." Dedim ve saatin kaç olduğuna bakmak için telefonumu açtım. Saat 9.30'du ve annem saat 10.00'da orada olmam gerektiğini söylemişti.

"Aaa geç kalacağım. Benim gitmem lazım, geç kalacağım." Deyip ayağa kalkmamla, bileğimden tutularak yatağa geri çekilmem bir olmuştu. Fakat artık oturmuyor, sırtüstü yatıyordum.

Minho hyung da bu fırsatı değerlendirerek üzerime çıkmıştı.

KALBİM YERİMDEN ÇIKACAK GİBİYDİ!

"Görüşürüz öpücüğü yok mu?" Demesiyle onu boynundan çekip dudaklarına yapışmış, derin bir öpüşme başlatmıştım.

Önceki öpüşmemizin aksine, bu sefer yavaşça, tadını çıkara çıkara öpüşüyorduk.

Öpüşmenin etkisiyle kendimden geçmiştim ki o an eve geç gidersem annemin neler yapabileceği gelmişti. Zorlukla dudaklarımızı ayırdım ve tekrardan dudağına küçük bir öpücük kondurup onu üzerimden ittim ve ayağa kalktım.

Anxiety | Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin