☆Özel Bölüm 2☆

432 52 36
                                    

"Güzelim, uyan hadi." Gözlerimi yavaşça araladım ve üzerimdeki Minho'ya baktım. "Ya Minho, biraz daha uyusam olmaz mı?" Diye sorup dudaklarımı büzdüğümde dudaklarıma bir öpücük bıraktı ve üzerimden kalktı.

"Ama güzelim uçağa yetişmemiz lazım." Ofladım ve oturur pozisyona geçtim. Elime telefonumu alıp saate baktığımda daha saatin 06.32 olduğunu gördüm. Uçak 07.30'da kalkıyordu. "Daha bir saat var."

"Bir saatte anca havalimanına gideriz. Hem yolda giderken de uyursun kucağımda." Dediğinde sevinçle ellerimi birbirine çarptım. "Söz mü?"

"Söz. Hadi kalk da hazırlan." Esneyerek yataktan kalktım ve lavabodaki işlerimi hallettikten sonra dün hazırladığım kıyafetlerimi giymeye başladım.

Uzun zamandır dinlenmeden çalışıyorduk ve kendimize, ilişkimize ayıracak vaktimiz çok olmuyordu. Biz de Minho'yla beraber bir tatil yapmaya karar vermiştik. Paris'e gidip, beraber vakit geçirerek aşkımızı tazeleyecektik. Bu fikir benden çıkmıştı ve Minho'ya söylediğim an kabul etmişti.

Kıyafetlerimi giydikten sonra telefonuyla uğraşan Minho'nun yanına gidip arkasından sarıldım. "Hazırlandın mı yavrum?" Demesiyle başımı olumlu anlamda salladım. "Hazırım." Dedik ve yanağımı sırtına sürttüm. Kıkırdayıp arkasını döndü ve burnuma bir öpücük kondurdu. "Hadi çıkalım o zaman." Deyip yerinden kalktığında ben de kalktım ve çantamı aldım elime. Evden çıkmadan önce de şapkamı ve maskemi takmıştım. Magazinciler kesin oradaydı çünkü Paris'e gideceğimizi fanlarımıza söylemiştik.

***

"Yavrum, geldik. Uyan." Minho'nun tatlı sesiyle uyandığımda yavaşça kucağında esnedim ve daha sonrasında kucağından kalktım. Ellerimi yumruk yapıp gözlerimi ovduğumda Minho da oturduğu yerden kalkmış, arabadan çıkmıştı. Dışarıda bir sürü kamera olduğunu görebiliyordum. Tek isteğim bu kalabalıktan sağ bir şekilde çıkabilmekti.

Minho kapının önünde benim arabadan inmemi bekliyordu. Çantamı aldıktan sonra daha fazla bekletmeden arabadan çıkmıştım. İner inmez Minho elimi kavradı ve beni peşinden sürüklemeye başladı. Etrafımızda onlarca koruma vardı ve etrafımızı sarıp bizi korumaya çalışıyorlardı. Flaşlardan önümü zor görsem de Minho'nun belimi kavrayan kolu sayesinde doğru yönde gidebiliyordum.

Bazen bazı fanlar bağırarak üzerimize gelmeye çalışıyorlardı fakat korumalar onları tutuyor ve fırlatıyorlardı. Evet, fırlatıyorlardı. Nereye düştüklerine bile bakmıyorlardı hatta. Tek düşündükleri bizi korumaktı.

Bazen kameralar ağzıma kadar girecek oluyordu fakat bu sefer de Minho ittiriyordu onları. Bu zorluğa rağmen yine de uçağa ulaşabilmiştik. Herkesten önce binip bize özel ayarlanan yere gidecektik. Minho oda gibi bir yer olduğunu söylemişti.

Görevli kadın bizi yerimize götürürken uykulu bir şekilde onu takip ediyordum. Minho'nun eli de hâlâ elimdeydi. Arada baş parmağıyla elimi okşuyor, bazen de çaktırmadan öpücük konduruyordu elimin üzerine. Bu hallerini çok seviyordum.

"Burası efendim. İyi yolculuklar dilerim." Kadın gülümseyerek söylediği şey üzerine elindeki kartı bize doğru uzatmıştı. Ben de gülerek elinden kartı aldığımda yanımızdan uzaklaştı. Gerçekten bir odaya gelmiştik. Elimdeki kartla kapıyı açtığımda içerisinin beklediğimden daha büyük olduğunu gördüm. Bir yatak bile vardı! Tabii ki iki kişilik yataklar kadar büyük değildi fakat yine de Minho ve ben sığardık. 14 saatlik bir uçuk için gayet konforlu bir alandı.

(Yazar: bazi ucaklarda boyle odalar oluyor mu bilmiyorum tamamen kafadan salladim ve ucus saatini de google amca 14 saat dedi)

Anxiety | Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin