Muhtaç•8

223 12 88
                                    

1 hafta sonra
Ömerin esmer ve büyük ellerinin sol bileğimi okşadığını hissetmemle birlikte başımı uçağın küçük penceresinden Ömerin parlayan gözlerine çevirdim.
Güneş sanki Ömerin gözlerinde doğuyor,parıldıyor gibiydi.

Ö:Birazdan kalkacağız güzelim.Gerilme...
Dediğinde gülümseyerek üzerine doğru eğildim ve dudaklarına kısa bir öpücük bıraktım.Birkaç defa birlikte uçağa binmiştik ve her seferindede koala gibi ona yapıştığım için kalkışları sevmediğimi biliyordu.

Saat daha sabahın sekiziydi.Birlikte Londraya gidiyorduk.Ömerin ona yardım etme teklifini gitmeden önce yaptığım gibi bu sefer reddetmemiş,
seviştiğimiz günün ardından Sinanıda çağırarak planı devreye sokmuştuk.Zaten zorlandığımız bir an bile olmamıştı.Neredeyse fikir alışverişi bile yapmamıştık!Ömer bize ilk teklif yaptığında her şeyi o kadar ayrıntılı bir şekilde düşünmüş ve tasarlamıştı ki planın işlememe olasılığı olmamıştı.

"Yatağın üzerinde gergin bir şekilde bacaklarımı sallayarak oturuyordum.Ömer bir süre önce misafirlerimiz olacağını benim odada beklememi söyleyerek aşağı inmiş ve hala odaya dönmemişti.Kimin daha doğrusu kimlerin geleceğini merakla beklerken stresten midemin bulandığını hissettim ve yüzümü buruşturdum.Kısa bir süre sonra kapı kolunun hareketlenmesiyle birlikte bakışlarımı kapıya doğru çevirdim.Ömer ardında iki kadınla birlikte odaya girmişti.
Kaşlarım hızla çatılırken o kadınların kim olduğunu fazlasıyla merak ediyordum.

Ö:Güzelim...seni Tuğba ve İdil hanımla tanıştırayım.İdil hanım,Tuğba hanım bu karşınızda gördüğünüz güzel kadın benim sevgilim...Güzelim bu karşında gördüğün iki hanımefendide makyöz.Planımıza uyması için yüzünde birkaç yaraya ihtiyacımız var.
Bu iki hanımefendide bu konuda oldukça başarılılar.
Dedi ve gülümseyerek bana doğru birkaç attı.
Elimi tutarak doğrulmamı sağladı.
Karşımdaki iki kadınada tebessümle başımı sallarken Ömer beni aynanın önündeki tabureye oturtmuştu.Kadınlar ellerindeki çantalardan sayamayacağım kadar çok fırça,
palet ve daha bir çok malzeme çıkarırken yutkundum ve bakışlarımı aynanın kenarına yaslanmış ve gülümseyerek beni izleyen Ömere çevirdim.

Yaklaşık 1 saat sonra tüm fırçalar yüzümden çekildiğinde yutkunarak aynadaki görüntüme baktım.Yüzüm solgunlaştırılmış,sağ kaşımdan yanağıma doğru süzülen kan...Alt dudağımın sağ kısmındaki yara ve hafif çürük imajı verilmiş sol göz altım...

D:T-teşekkür ederim,çok gerçekçi gözüküyor
Diyerek gülümsediğim sırada gülümseyerek görevimiz dercesine başlarını eğmişlerdi.
Ömer kadınların elini sıktıktan sonra defalarca kez teşekkür etmiş ve onları yolcu etmek için birlikte aşağı inmişlerdi.Ben ise hala aynada öylece kendime bakıyordum.
Ellerimi saçlarım arasına geçirip birkaç kez karıştırdım.Ömer sanki hırpalanmış,işkence edilmiş imajı vermemiz gerektiğini söylemişti.Ebrunun ve polis memurlarının aklında hiçbir soru işareti kalmayacak şekilde ilerliyorduk.

Ö:Güzelim...

D:Ömer?

Ö:Hazır mısın?
Dedi sandalyeye yaklaşıp önümde diz çökerken.Yutkundum ve hafif bir gülümseme eşliğinde başımı salladım.

D:Hazırım.
Dediğimde gülümsedi ve doğruldu.Ellerimi sıkı sıkı tutarak ilerlerken içimdeki stresi atabilmek için derin derin nefesler almaya çalışıyordum.Sakin ol Defne...Sakin!Hiçbir şey olmayacak.Bu sadece bir oyun...
Diyerek kendimi telkin etmeye çalıştığım sırada bodrum kata inmiştik.Ömer demir kapıyı hafifçe itip açılmasını sağladığında karanlığa gömülmüş oda irkilmeme sebep oldu.Ömer titrediğimi fark ederek bana döndüğünde alnıma uzun ve rahatlatıcı bir öpücük bıraktı.

Defömden KesitlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin