Yavaş adımlarla soyunma odasına giriş yaptığımda gözlerim sol kolumdaki saate takılmıştı.07.50'idi.
Prova için oldukça erken gelmiştim.Bu durum için sevinirken sırt çantamı yan tarafa bıraktım ve içindeki kıyafetleri aldım.Üzerimdekilerden kurtulup yerine sırt çantamdan çıkarttıklarımı giyindim ve birkaç tutamı topuzumdan firar etmiş dağınık kızıl saçlarıma baktım.Gülümseyerek çantamdaki tarağı çıkarttım ve aynaya yaklaştım.Sıkı bir at kuyruğunun ardından hazır olduğumu hissederken eşyalarımı dolaba koyup kitledim ve prova salonuna doğru ilerledim.Salona doğru attığım her bir adımda kulaklarıma muhteşem bir piyano çalıntısı yaklaşırken kaşlarımı çattım ve adımlarımı hızlandırdım.Provaya daha 1 saat vardı.Bu saatte kim gelmiş ve piyanonun başına geçmiş olabilirdi ki?Berk asla bu kadar erkenci davranmazdı.
Prova salonunun büyük siyah kapısından içeri doğru girdiğimde sahnenin en solunda duran siyah piyanoyu ve onu büyük bir tutkuyla çalan esmer oldukça yapılı bir adamı fark etmiştim.Kimdi ki bu adam?
Kaşlarımı çatarak sahneye doğru ilerledim ve piyanonun tam önünde durdum.Esmer adam gözleri kapalı olduğu için beni göremiyordu.Bu yüzdende tutkuyla ellerini hareket ettirip sanki yeniden doğuyormuş gibi büyük bir haz eşliğinde parmaklarını sağdan sola bastırmaya devam ediyordu.
Biraz daha yaklaştığım sırada salonun tam ortasındaki beyaz spot ışığının aydınlatabildiği yüzünde istemsizce gözlerimi gezdirdim.Kuzguni siyah saçları,siyah ve oldukça şekilli uzun kirpikleri,
şekilli burnu,dolgun ve tam öpülesi tonda duran dudakları...Tabi birde sanki özenle dizilmiş gibi ve yumuşacık duran siyah kirli sakalları...Yutkunarak bakışlarımı parmaklarına çevirdiğim sırada kollarını hareket ettirdikçe gerinen kol kasları gözlerimi büyütmeme sebep oldu.Onlar nasıl kas öyle?!Birde siyah kısa kollu tişörtünün yarısını örtemediği esmer tenine bir o kadar yakışmış siyah dövmesi...
Yanaklarıma hızla vücut eden kan akışını engelleyebilmek için ellerimi kaldırıp kendimi yellediğim sırada dudaklarım arasından kaçırdığım
"ay!"mırıltısı ile birlikte beni duymuş olacak ki göz kapakları hızla açıldı ve elleri durdu.Beni fark etmiş olmasının rezilliğiyle birlikte yanaklarıma hücum eden kan 2 katına çıkarken utançla başımı eğdim.D:Şey...p-pardon ben...
Ö:Sen?
Diyerek tamamlayamadığım cümlemi yarıda kesti.
Yutkunarak başımı kaldırdım ve çekingen bakışlarımı onun bana dimdik bakan siyah hareleriyle birleştirdim.Ah!Onlar nasıl gözler ya!
Hala bir açıklama yapmamı bekler gibi bakan siyah harelerine karşın yutkundum ve sol işaret parmağımla sahneyi işaret ettim.D:B-ben dansçıyım.Provadan önce gelip biraz çalışmak istemiştim.Bu saatlerde benden başka kimse burada olmaz da...Piyano melodisi gelince merak ettim kim olduğunu...
Diyerek yeniden başımı eğdiğim sırada az önce kırdığım pot yeniden aklımda canlanmış ve içimden kendime bir sürü küfür etmeme sebep olmuştu.Ö:Anladım.Piyano çalan arkadaş geçen gün bir kaza geçirmiş.O yüzden gösteride ben çalacağım.Bugün başlayacağım için erken gelip melodileri çalışmak istedim.
Diye açıkladığında başımı sallamakla yetindim ve yan tarafımda bulunan birkaç basamağı çıkıp yanından geçerek sahnenin ortasına ilerledim.Ö:Ömer...
Demesiyle birlikte ona dönerken dağılmamak için büyük bir çaba sarf ettim.D:E-efendim?
Ö:İsmim Ömer...Tanışalım diye söyledim.
D:Tanıştığıma memnun oldum Ömer,Defne bende...
Diyerek kısa bir tebessüm eşliğinde başımı salladım ve sahneye doğru dönerek üzerimdeki mini hırkayı çıkartıp birkaç adım arkama bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Defömden Kesitler
Romance8 yıl önce hayatımıza bir daha unutulmamak üzere giriş yapmış olan Defne ve Ömer İplikçiyi anmak,daha farklı şekillerde,daha farklı yaşamlarda da tanıyabilmek için yazdığım kesitlerle dolu bir kitap...Keyifle okuyun!!!