-eight🐈-

717 108 62
                                    

Oy Yorum Meoww~~~~

---

"Hazır mısın Minho! Geç kaldık oğlum in lan artık!"

Camıma bakarak bana telefondan bağıran Hyunjin yüzünden panik halinde pantolonuma kuyruğumu sokup giymeye çalışıyordum, neredeyse yere yapışacaktım. O sırada hoparlörde olan telefondan hala sesler geliyordu.

"Niye uyudun ki zaten!"

"Okuldan gelince yorulmuş olamaz mıyım!"

"Her neyse, gelirken dolaptan bir şeyler getir!"

"Dolap boş!"

"Para getir o zaman! Giderken bir şeyler alacağız."

"Böyle şeyler neden hep bana giriyor!"

"Çok konuşma da giyin piç! Bekliyorlar bizi!"

Pantolonumu sonunda geçirmeyi başarınca üstüme biraz parfum sıktım. Saçım uyandığımda da gayet düzgün olduğu için sadece elimle düzelttim ve cüzdanımla telefonumu ceketimin cebine atarak ceketimi üstüme aldım. Ve evet, o sırada ciyak ciyak bağıran Hyunjin'in yüzüne kapatmıştım telefonu.

Hızlı hızlı merdivenlerden indiğimde Hyunjin ile karşılaştık. Gözlerini dikmiş bir şekilde bana bakıyordu.

"Ne var? Sende sürekli okula geç kalıyorsun." Yanından geçip yoldan yürüdüğümde göz devirip yanıma yetişti. Hava hafifçe karanlıktı ve ışıkların aydınlattığı sokakta yürüyorduk. Hyunjin koruması varmış gibi kısa kollu ile gelmişti, ben ise donuyordum. Kuyruğum dışında.

Uzun bir yürüyüş sonrası -arada markete uğrayıp içecek aldık- Felix ile karşılaştık. Bizi beklemişti yolda. Bir süre sonra da okula vardık ve Changbin ile Seungmin'i gördük.

"Jeongin geç mi kaldı?"

"Gelmeyecekmiş." Felix'in söylediği şey ile şaşırdım.

"Neden? Böyle bir şeyi asla kaçırmaz."

"Annesi evde kalmasını söylemiş, ona yardım etmesi gerekiyormuş sanırım. Öyle dedi." Muhtemelen o aptal babasıyla uğraşmak zorunda kaldı. Hiçbir yardımımın dokunmaması üzücü gerçekten... bir de yardım edebilsem.

Felix diğerlerinin yanına oturmaya gitmişti. O sırada Changbin ayaklanıp yanıma yaklaştı. Hyunjin kaşları çatık bir şekilde bana yaklaşan Changbin'in götüne bir şaplak atıp onu daha da sinirlendirmiş ve kaçıp Seungmin'in ardına saklanmıştı.

"Ağaç olduk lan, hayırsız kedi!"

"Kuyruktan oldu ya... Ehe."

"Kuyruğuna sıçayım senin." Omzumu cimciklediğinde cidden ağaç ettiğimi fark etmiştim. Ardından koluma girip beni hazırladığı yere götürdü.

"Bak, bez bile serdik." Yerde birkaç yiyecek ve bardaklar vardı. Paket noodlelar ve sıcak su termosları falan. Klasik piknik gibiydi. Ha birde kurabiyeler. Felix onları daha yeni yerleştiriyordu.

"Bakın bunu annem yaptı, beğenmezseniz sizi oklavayla döver." Gülümseyerek ilk oturan olmuştu.

"Biraz gezmeyecek miyiz ya?"

"Sen bizi bekletirken biz gezdik zaten Minho. Delirtme adamı."

"Üzüldüm ama." Bana direkt olarak oturmamı işaret ettiğinde kuyruğumu ona çarpıtarak trip atmıştım. Hıh Changbin! Hıh!

Mavi, ay ışıklı karanlık havada yemek yiyorduk. Dedikodu falan da yapıyorduk.  Bir sürü kişi hakkında konuşmuştuk. Kendimiz bile dahil. Mesela Hyunjin elenmeme sebep olan etkinlikteki rezilliğimi anlatmıştı, ben de ona kuyruğumla bir tane geçirmiştim. Bunlar olurken en sonunda ise midemiz şişmişti neredeyse.

Thin Thin, Meow! ~minsung~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin