-thirteen🐈-

580 96 64
                                    


oy yorum Meoww~

Yeni bir okul günüydü. Minho ve Jisung dünkü konuşmanın etkisiyle okul girişinde yan yana gelmiş ve ayrılmamışlardı. Dersler yüzünden ayrılsalar da teneffüste yeniden dip dibe geliyorlardı. Etraf onlara garip gözlerle bakıyordu ama onlar umursamıyordu. Sadece birbirlerini umursuyorlardı.

Minho'nun arkadaşları da ne olduğunu anlamamış, onu sorguya çekmişlerdi. Minho onlarla daha sonra bu konu hakkında konuşacağını söylemişti. Bu yüzden beklemeye başladılar. Jisung'un arkadaşı Chris ise şimdilik ortalarda gözükmemişti.

Minho, Jisung'un dibinde olduğu sürece onun düşündüğünün aksine çok samimi ve çocuk ruhlu olduğunu keşfetmeye başlamıştı. Jisung ise umursamaz düşündüğü bu çocuğun diğer yönünü görmüş, şimdi ise ciddiyetle gösterdiği korumacılığına tanık oluyordu. Yan yana oldukça uyumlu da duruyorlardı.

Okulda şimdiden garip sohbetler dönerken arkalarından çıkacak olan dedikodular tahmin edilemeyecek kadar fazlaydı. Minho'nun umurunda değildi gerçi. Jisung tek önemsediğiydi.

"Bu arada, Chris ile hiç konuştun mu bu konuyu? Uzun zamandır görmüyorum onu."

"Fazla konuşamadık bunun hakkında
Okula bugün geleceğini söyledi. Ciddi bir rahatsızlık geçirdi diye biliyorum." Minho 'hıı' diyerek başını salladı.

"Ne zaman gelecek peki?"

"Şimdi falan gelir herhalde. A- bak lafının üstüne geldi." Koridorun karşısından gelen kaslı beden Jisung'u görünce hızlıca yanına koştu. Sanki annesiymiş gibi yüzünü kavradığında Jisung tepkisiz baksa da Minho şaşırmış gibi duruyordu.

"İyi misin Jisung? Özür dilerim." Endişeli bir baba gibi kendine çekip sarıldığında Jisung onun omzuna 'pıt pıt' yapmıştı.

"Sorun yok. Bir şey olsaydı da özür dilemeni gerektirmezdi." Tonlarca şey olmuştu ama yine de hiç umursamazmış gibi bu lafları söylemişti.

"Nasıl hiçbir şey olmadı geri zekalı? Kuyruğuna n'aptılar? Ve niye susuyorsun? O gün ne yaptılar?" Chris bazı şeylerden haberdardı. O gün onun yüzünden okulda kaldığında olduğunun da farkındaydı. Çünkü onu sadece o zaman yalnız bıraktı. Diğer gün hasta olsa da Jisung için okula gelmişti ama bu hastalık ciddi bir rahatsızlığa döndüğü için eve tıkılıp kalmıştı.

"Söylemek istemiyorum. Özür dilerim." Aralarındaki garip konuşma yeniden sarılmalarıyla son bulmuştu. Bu sefer Jisung da sarılmıştı ona.

O sırada kıvırcık saçlının gözü Minho'ya kaydı. Jisung'dan ayrıldıktan sonra saygı gösterir gibi Minho'nun karşısında eğildi ve teşekkür etti. Minho ne olduğunu anlamayarak onu omuzlarından tutarak kaldırdı.

"Jisung'u birkaç gün boşladım ve başına bu geldi. Sonra yeniden boşlamak zorunda kaldım. Kalan günlerde sen olmasaydın... Teşekkür ederim." Demek ki Minho'yu da öğrenmişti. Jisung onu da anlatmıştı biraz.

"Siz... Hayır sen." Minho neredeyse saygı kazanıyordu bu çocuğa karşı. Sizli bizli konuşması gerek gibi hissetmişti bir an.

"Tam konuyu konuşmadınız diye biliyordum."

"Evet konuşmadık. O yüzden hepsini bana anlat Jisung." Vicdan azabından ölecek gibi bakıyordu bu adam. Jisung'a gerçekten değer veriyordu. Jisung başıyla onayladı onu. Ama Minho ikisinin lafının arasına girmişti.

"O gün Jisung sana neden ulaşamadı?"

"O gün bana ne oldu ben de bilmiyorum açıkçası. Uyandığımda kapı kilitliydi ve içerideydim. Ama en son kendimi dış kapıda hatırlıyorum." Pekala biraz garipti. Belki de sarhoş olmuştu?

Thin Thin, Meow! ~minsung~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin